Esas No: 2022/673
Karar No: 2022/1831
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/673 Esas 2022/1831 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/673 E. , 2022/1831 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı tarafın 2002 yılından itibaren 50480 sayılı köy tarımsal abonesi olduğunu, elektrik sayacının sağlam ve çalışır durumda olduğunu, Ocak 2011 döneminde 168,20 TL tutarında elektrik faturasının düzenlendiğini, daha sonra düzenlenen bir başka fatura ile 18.126 TL borç çıkartıldığını, önceki faturanın çarpım faktörünün 0,15 KW olması gerekir iken 0,10 KW olarak alınması nedeniyle hata olduğunu ve bu yeni fatura ile hatanın düzeltilmiş olduğunu, aboneliğin bağların sulanması için kurulduğunu, bu kadar elektrik tüketilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca davalı tarafın sayacı 2008 yılından beri okumadığını, bu nedenle de bu faturanın kabul edilebilir olmadığını ileri sürerek, davalı tarafa 18.126 TL ek fatura bedeli yönünden borcunun olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; sayacın çarpanın aboneliğin tesis edildiği tarih itibarı ile 75/5=15 olduğunu, bu nedenle de açılan davanın haksız olduğunu, elektrik piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliğinin 23. maddesi doğrultusunda davacı taraftan sayaç çarpanından dolayı ortaya çıkan farkın tahakkuk ve tahsil edilmiş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı ...'ün 18.126 TL'lik borcun 1.175,44 TL'lik kısmından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizce verilen 28/05/2018 tarihli ve 2016/19568 E - 2018/5928 K. sayılı kararıyla; somut olaydaki uyuşmazlığın çarpan hatasından kaynaklı olduğu ve dosya içerisindeki bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece yapılan yargılama sonucunda; bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulü ile davacının 18.126 TL lik borcun 9.967,54 TL’lik kısmından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar, davacı ve davalı GEDAŞ vekilinin temyizi üzerine, Dairemizce verilen 04/06/2020 tarihli ve 2019/5896 E - 2020/2725 K. sayılı kararıyla “...fatura tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinde belirtilen yönteme uygun hesaplamayı içerir rapor alınmak suretiyle hüküm tesisi gerekirken, bozma ilamında belirtilen söz konusu hususları içermeyen, eksik, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bilirkişi raporu ve ek raporu doğrultusunda karar verilmiş olup, bu hali ile mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereği yerine getirilmemiştir.
O halde mahkemece, dosyanın konusunda uzman 3 kişilik yeni bir bilirkişi heyetine tevdi ile davalı kurumun, davacı taraftan isteyebileceği bedelin duraksamasız belirlenmesi noktasında Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinde belirtilen yönteme uygun hesaplamaları içerir ve tarafların itirazlarını karşılar nitelikte rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada; aboneliğin köy tarımsal aboneliği niteliğinde olduğu, bu itibarla davacının tüketici sıfatını taşıdığı, uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bulunduğu ve davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu, alınan raporda abonenin aylık tüketim verileri değerlendirildiğinde sayaca yansıtılan faturanın hayatın olağan akışına aykırı olduğu dikkate alınarak davacının elektrik sayaç çarpanının farklı alındığına kanaat gerekçesiyle tüketici mahkemesi sıfatıyla davanın kısmen kabulü ile, davacı ...'ün 18.126 TL'lik borcun 2.048,71 TL'lik kısmından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un Amaç başlıklı 1. maddesinde Kanun'un amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde; "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar." hükmüne yer verilmiştir. Kanun'un 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder.
Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanun'un amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda; davacı tarımsal sulama abonesi olup, 4077 sayılı Kanun kapsamında tüketici sıfatını taşımamaktadır. Bu duruma göre davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak da sözkonusu olmaz.
Hal böyle olunca mahkemece; davaya asliye hukuk mahkemesi olarak bakılması ve uyulan bozma kararların uyarınca işlem tesis edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu tüketici mahkemesi sıfatıyla işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.