Esas No: 2019/3726
Karar No: 2021/2171
Karar Tarihi: 16.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3726 Esas 2021/2171 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3726
KARAR NO: 2021/2171
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2016/79 Esas - 2019/902 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 28/09/2015 tarihinde davalı ... şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı ... plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusuru ile yaya olan davacıya çarpması neticesinde davacının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını, müvekkilin dava konusu trafik kazası sebebi ile daimi sakat kaldığını, bakiye ömrü boyunca artık eskisi gibi ihtiyaçlarını karşılayamayacak ve eskisine oranla daha fazla efor sarf etmek zorunda kalacağını, ekonomik geleceğinin sarsılmasından kaynaklı olarak uğradığı zararla birlikte yaşı ve kendisine izafe edilecek kusurun olmadığı da değerlendirildiğinde yapılacak yargılama sonucunda gerçek zararın ortaya çıkacağını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL iş göremezlik tazminatının kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan azami poliçe teminatı limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 23.045,43 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Husumet, zamanaşımı ve derdestlik itirazında bulunduklarını, davacının araçlara ait yola girmekle asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının tam kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "Davanın Kabulüne, 2.342,20 TL geçici işgöremezlik, 20.703,23 TL sürekli iş göremezlik zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından kusur oranlarına ilişkin yeterli inceleme yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, Karayolları fen heyetinden kusur raporu alınması gerektiğini, yine maluliyet oranının tespiti için Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 28/09/2015 tarihinde davalı ... şirketine ZMMS sigortalı dava dışı sürücü ...'nın yönetimindeki ... plakalı aracın yaya olan davacıya çarpması sonucu gerçekleşen trafik kazasında davacının yaralandığı, bu yaralanması nedeni ile geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminatı talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; kaza tespit tutanağında“...bu kazanın oluşumunda 77 BB 202 plakalı araç sürücüsü ...'nın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 84.maddesinde belirtilen asli kusurlardan (f) fıkrasında yazılı "Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma" ile tali kusurlardan 52 / 4-a maddesinde yazılı “ Sürücüler araçların hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak" yaya ... ise aynı kanunun 68.maddesi A fıkrasında belirtilen "Yayalar taşıt yolu bitişiğinde ve yakınında yaya yolu, banket veya alan varsa burada yürümek zorundadırlar” ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 138/A maddesinde yazılı "Yayalar taşıt yolu bitişiğinde veya yakınında yaya yolu, banket veya alan varsa buralardan yürümek, her iki tarafında banket bulunan ve kullanılabilir olan yollarda kendi gidiş yönüne göre sol bankette yürümek zorundadır” kusurlarını ihlal ettiği açıklanmış; Mahkemece alınan kusur raporunda bilirkişi dava dışı sürücü ...'nın 2918 sayılı KTK'nın 52 /1-a, b ve 53/b-6 maddesinde düzenlenen kuralları ihlal ettiği belirlenerek kazanın meydana gelmesinde % 37,5 oranında kusurlu olduğu, davacı yayanın ise 2918 sayılı KTK'nın 68/a,b ve e Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 138/A maddesinde yazılı kuralları ihlal ettiğinden % 62,5 oranında kusurlu olduğunu belirlemiştir. Bu durumda kaza tespit tutanağı ile Mahkemece alınan kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişiye ait tedavi evrakları ve muayenesi sonucu tespit edilen tıbbi bulguları dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri esas alınarak yapılması gerekmektedir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 03/09/2018 tarihli maluliyet raporunun Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlendiği, kaza tarihine göre uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği anlaşıldığına göre davacı vekilinin istinaf itirazı yerindedir. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK'dan, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan "Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği" hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı iş göremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte ek maluliyet raporu alınması; Tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/12/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.