16. Hukuk Dairesi 2013/7422 E. , 2013/8429 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 119 ada 176 parsel sayılı 177.617.54 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz mera niteliği ile sınırlandırılmıştır. Davacılar Ahmet ve ... miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, davacı ... aynı nedenler ve tapu kaydına dayanarak taşınmazın belirttikleri bölümlerinin adlarına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, fen bilirkişisi tarafından hazırlanan 10.08.2012 tarihli rapor ve haritada (A) harfi ile gösterilen bölümünün davacı ..., (B) ve (C) ile gösterilen bölümlerinin 1/2 paylı olarak davacılar ... ve ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, (A) ile gösterilen bölümün davacı ..."ın tutunduğu tapu kaydı kapsamında kaldığı ve zilyetlik koşullarının oluştuğu, (B) ve (C) ile gösterilen bölümler üzerinde ise davacılar ... ve ... lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmadığı gibi varılan sonuç dosya kapsamıyla dahi çelişmektedir. Davacı ..."ın tutunduğu 1 dönüm miktarlı ve Teşrinievvel 1320 D. 16 numaralı tapu kaydı, ... ve ... adına kayıtlı olup, sınırlarında şarkan ve garben "dere", cenub "hark", şimalen "..." tarlası okumaktadır. Taşınmaz başında yapılan keşifte (A) ile gösterilen bölümün doğu ve batı sınırlarında dere, güneyinde hark bulunduğu belirtilmiş ise de kuzeyinde ... tarlasının olup olmadığı sorulmamış, doğusunda bulunan derenin taşınmazın tam olarak doğu sınırını kapsayıp kapsamadığı fen bilirkişi raporunda gösterilmemiş, tapu kaydının değişebilir sınırlı olup olmadığı, değişebilir sınırlı ise sınırlarında eylemli mera olduğu gözetildiğinde miktarı ile geçerli olacağı, tapu miktar fazlası açısından da taşınmazın üç sınırının eylemli mera olduğu gözetildiğinde davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesinde öngörülen taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmayacağı tartışılmamıştır. Diğer yandan tapu maliki görünen kişiler ile davacı arasında akdi ve ırsi bağ olup olmadığı belirlenmemiş, varsa davacıdan bu husustaki delilleri istenmemiştir.
Davacılar ... ve ... adına tesciline karar verilen taşınmazın (B) bölümünün dağın yamaçları arasında doğal bir vadi şeklinde, (C) bölümünün ise düz bir yapıya sahip olup çevresinin engebeli ve dağlık bir yapıya sahip bulunduğu böylece meradan doğal sınırlarla ayrılmış olduğu gerekçe gösterilmiş ise de; dosyanın incelenmesinde taşınmaz başında farklı tarihlerde yapılan iki ayrı keşifte hakim gözleminin keşif zabıtlarında bulunmadığı, keşifler sonucunda zirai bilirkişilerce düzenlenen raporlarda taşınmazları meradan ayıran doğal ya da yapay sınırlardan bahsedilmediği, dosyaya sunulan fotoğraflardan arada sınır olup olmadığı belirlenemediği halde mahkemece bu sonuca nasıl varıldığı anlaşılamamaktadır.
Diğer yandan 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermek zorundadır. Mahkemece, hüküm yerinde taşınmazın ada parsel numarası belirtilmeksizin ve yüzölçümleri dahi gösterilmeden yalnızca (A), (B) ve (C) bölümlerinin davacılar adına tesciline karar verilmesi, taşınmazın geri kalan bölümü hakkında hüküm kurulmaması dahi isabetsizdir.
O halde; Mahkemece sağlıklı sonuca varılabilmesi için, öncelikle davacı ..."ın dayandığı tapu kayıt malikleri ile arasındaki akdi ve ırsi ilişkişi belirlenmeli, daha sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, fen bilirkişisi ve 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif icra edilmelidir. Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında davacı ..."ın tutunduğu Teşrinievvel 1320 tarih 16 numaralı tapu kaydı (A) harfi ile gösterilen taşınmazın başında okunup, tapu kaydının hudutları mahalli bilirkişilere zeminde tek tek göstertilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, teknik bilirkişisine yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmeli, tapu kaydının sabit sınırlı olup olmadığı, değilse miktar fazlasının meradan kazanılıp kazanılmadığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılıp kazanılamayacağı değerlendirilmeli, gerek (A) bölümünün ve gerekse de diğer davacılar ... ve ..."nın talep ettiği (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerin niteliği, öncesinin ne olduğu, intikali ve tasarruf şekli hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin, niteliklerini ve sınırlarında bulunan mera ile aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarında 3 kişilik uzman ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazları değişik yönlerden gösterir renkli fotoğraflar rapora eklenmeli, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir harita düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Bu denli eksik incelemeye ve yanılgıya dayalı olarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 19.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.