16. Hukuk Dairesi 2013/7397 E. , 2013/8409 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ... vekili mevki ve yönlerini dava dilekçesinde bildirdiği kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın kadastro öncesi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen dava konusu bölümün dava dışı tapulu 58 parsel, (B) harfi ile gösterilen dava konusu bölümün dava dışı tapulu 59 parsel sayılı taşınmaz içinde, (C) harfi ile gösterilen dava konusu bölümün ise derenin aktif yatağı içerisinde kaldığı ve zilyetlikle iktisabının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece 03.10.2011 tarihinde yapılan keşif neticesi alınan fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen dava konusu bölümün 58 parsel, (B) harfi ile gösterilen dava konusu bölümün 59 parsel sayılı taşınmaz içinde, (C) harfi ile gösterilen dava konusu bölümün ise dere yatağında kaldığı, tapu müdürlüğünün 27.04.2012 tarihli müzekkeresinde ise (A) harfi ile gösterilen dava konusu bölümün 58 parsel, (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerin ise tescil harici alanda kaldığı bildirilmiş, yine 05.10.2011 tarihli jeolog bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın dere yatağı dışında kaldığı bildirilmiş olmasına karşın, hükme esas alınan 30.01.2012 tarihli jeolog bilirkişinin ek raporunda derenin aktif yatağı içerisinde olduğu ifadesine yer verilmiştir. Mahkemece bu çelişkiler giderilmeden, hava fotoğrafları da uygulanmaksızın, tek bir mahalli bilirkişi ve tanığın soyut beyanları esas alınarak karar verilmiştir. Bir yerin niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı uygulaması olup, dava tarihi 10.05.2010 olduğuna göre, bu tarihten geriye doğru en az 20-30 yıl öncesine ait (1980-1990 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı"ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise, İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte uzman bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı mühendisi, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu, teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla uygulanması, hava fotoğraflarının çekildikleri, Kadastro Müdürlüğünden gelen paftaların ise, düzenlendikleri tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar-ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı veya hangi nitelikte bulunduğu, dere yatağında olup olmadığı konusunda uzman bilirkişilerden tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, hava fotoğrafları ile dava tarihinden önceki evrelere ilişkin kadastro paftasını harita çizim programıyla çakıştırılmalı, yerel bilirkişi, tanıkların, komşu parsel maliklerinin ve tespit bilirkişilerinin HMK"nın 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince, keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, davacının hangi tarihte taşınmazın imar-ihyasına başladığı, ne şekilde sürdürüldüğü ve hangi tarihte tamamlandığı konularında yerel bilirkişi, taraf tanıkları ile res"en hazır edilecek tespit bilirkişi ve komşu parsel maliklerinin bilgilerine başvurulması, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup-dolmadığının hesaplanması, daha önce götürülmeyen başka bir uzman bilirkişi ziraat mühendisleri aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenerek gerekçeli, denetime açık, karşılaştırmalı rapor istenmesi, tapulama harici kısımlar ile dava konusu bölümler irdelenerek imar-ihyanın yapılış tarzının açıklatılması, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK"nın 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesi, HMK"nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, dava konusu taşınmaz bölümlerinin tescil harici alanda kalıp kalmadığının ve dere yatağında bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 18.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.