20. Hukuk Dairesi 2011/11806 E. , 2012/2370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 18.10.2010 tarihli dilekçesinde sınırlarını bildirdiği, ... köyünde bulunan dava dışı 186 ada 10, 11 ve 23 sayılı parsellerin sınırındaki birisi 1163 m2 ve diğeri 685 m2 yüzölçümünde olan taşınmazların orman olarak tesbit gördüğünü ancak, bu yerlerin orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin sulh ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararının bulunduğunu belirterek, yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu iddiasıyla Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tapuya tescilini istemiştir. Davalı ... Yönetimi, taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını belirterek, orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemce davanın REDDİNE, Orman Yönetiminin tescil isteminin kabulüne, ... köyünde bulunan, fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 15.02.2011 tarihli rapor ve krokide (A) ile gösterilen 1856,16 m2 yüzölçümündeki taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline, karşı dava olarak el atmanın önlenmesine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra dava tarihinden önce 22 numaralı Orman Kadastro Komisyonuna bağlı iki numaralı ekip tarafından yapılıp sonuçları 15.03.1979 tarihinde, itirazların incelenmesi sonucu komisyon çalışmaları da 05.06.1981 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen, daha önce sınırlandırması yapılan ormanların aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ile 1988 ila 1991 yılları arasında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşmiş olan aplikasyon ve sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu, 2896 ve 3302 sayılı Yasalar ile değişik 2/B uygulaması vardır.
4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 713/6. maddesi uyarınca, davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler. Kanunun 713/3. maddesi de tescil davasının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılacağını öngörmüştür.
Dava genel kadastroda tapulama dışı bırakılmış olan bir taşınmazın Türk Medeni Yasasının 713. maddesi gereğince tapu kaydının iptali ve tapuya tescili istemiyle açıldığına göre, davanın Hazine ile birlikte taşınmazın bulunduğu köy tüzel kişiliği aleyhine açılması, Hazine ve köy tüzelkişiliğinin davada davalı sıfatıyla yer alması gerekirken, dava sadece Orman Yönetimi aleyhine açılmış, Hazine ve köy tüzelkişiliği taraf edilmemiş, başka deyişle taraf teşkili sağlanmamıştır.
Bir kısım davacılar vekili Avukat ... tarafından dosyaya eklenmek üzere sunulan belgeler arasında yer alan Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.10.2010 gün ve 2010/1028-926 sayılı veraset ilamından, davacılardan ..., 14.10.2010 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geride eşi Hazzı kızı 1941 doğumlu Seher Şerefli ile çocukları Bakiye ... ve ..."ın kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, Necip ... adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden yargılama sona erdirilerek karar verilmiştir.
Öte yandan, yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir.
1086 sayılı H.Y.U.Y.’nın 41. maddesi ve yeni 6100 sayılı HMK"nın 55. maddesi gereğince, taraflardan birinin ölümü halinde diğer tarafın istemiyle hakim, davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir. Taraf ehliyeti dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re"sen gözetilmesi gereklidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554 -2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, Necip ... öldüğü tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı H.U.M.K.’nun 73. maddesinde Kanunun gösterdiği istisnalar dışında hakimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceğini öngörmüştür. Buna göre mahkemece davacı ... ölümüyle mirasçıları davadan ve duruşma gününde haberdar edilip, kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen “adil yargılanma hakkı”nın en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke omayıp, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin bir konu olup, temyiz edenin sıfatına bakılmadan re"sen gözetilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilerek, davacılardan ... yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğe edilerek, davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması, öte yandan, davanın Hazine ve köy tüzelkişiliğine yönlendirilmesi için davacı taraf ve tescil isteyen Orman Yönetimine olanak tanınması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilip, Orman Yönetiminin tescil istemi kabul edilerek, çekişmeli taşınmazın kısmen orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 21.02.2012 günü oybirliği ile karar verildi.