Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1544
Karar No: 2021/1869
Karar Tarihi: 16.12.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1544 Esas 2021/1869 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1544
KARAR NO: 2021/1869
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2016/468 Esas 2018/1101 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmesi olduğunu, bu sözleşme devam ederken müvekkili şirketin davalı şirket ile yeni bir bayilik sözleşmesi imzalamadığını, bayilik sözleşmesi imzalanırken müvekkilinden teminat olarak 235.000-TL bedelli bononun alındığını, müvekkilinin sözleşme edimlerini yerine getirdiğini, müvekkilinin hesap ekstrelerine ve ticari defter ve belgelerine göre davalıya 112.254-TL'lik borcu bulunduğunu, ancak bu bonoya ilişkin borcunun bulunmadığını, davalının teminat olarak elinde bulundurduğu bonoyu kötü niyetli olarak kullanmakta olduğunu, davalı şirketin bonoyu iade etmeyeceğini ve yeni sözleşme imzalanmadığı için cezai şart olarak bonodaki bedeli talep ettiğini belirterek müvekkilinin dava konusu teminat niteliğinde olan senet yönünden borçlu olmadığının tespiti ile davalı şirketin %20'den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının taleplerinin akdi ve yasal dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacının 22/08/2011 tarihinde 5 yıl süreli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve protokol imzalandığını, davacının sözleşme süresi boyunca birçok defa borçlarını vadesinde ödemediğini, müvekkili şirketin davacı şirketle 25/03/2016 tarihinde yeni bir 5 yıllık akaryakıt bayilik sözleşmesi ve protokol imzalandığını, bu sözleşmenin EPDK'na bildirildiğini, aynı tarihte davacı şirketin eski bayilik sözleşmesinin sona erdiğine dair ihtarname gönderdiğini, ihbarname içeriğinde davacı şirketin müvekkili şirkete 197.267,48-TL borcu olduğunun belirtildiğini, ancak tüm alacak kalemleri hesaplandığında davalı tarafın borcunun 214.061,43-TL olduğunu, davacının iddialarının hukuki geçerliliğinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının dava konusu olan 02/04/2016 keşide, 21/04/2016 vade tarihli, 235.000-TL bedelli senetten dolayı 112.254-TL cari hesap borcu dikkate alındığında, senet bedeline göre bakiye 122.746-TL yönünden davalıya borcu bulunmadığı, davalı tarafından 214.061,43-TL yönünden takip yapılıp toplam 267.555-TL icra tehditi altında ödendiğinden ve davacıdan haksız olarak talep edilen asıl alacak 101.847,43-TL'nin ferilerle birlikte yapılan ödeme olan 267.555-TL'ye oranlandığında 127.248,92-TL ödemenin davalıdan istirdadının gerektiği, senet miktarına göre takibe konu olan asıl alacak miktarının toplam senet miktarından düşüldüğünde bakiye kalan 20.938,57-TL yönünden davacının senetten bu miktarla sınırlı borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne davacının dava konusu bono nedeniyle 20.938,57-TL davalıya borçlu olmadığının tespitine, bakiye kısım yönünden icra tehdidi altında yapılan 127.248,92-TL'lik ödemenin ödeme tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın istirdat davasına dönüştürülmesine ilişkin dilekçede kötüniyet tazminatı ödenmesi talebinde bulunmalarına rağmen mahkemece bu konuda karar verilmediğini, davalının cari hesap nedeniyle aldığını iddia ettiği bonoya yazdığı miktar nedeniyle iyiniyetli hareket etmediğini belirterek kararın kaldırılmasını, davalının tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; harç tamamlanmadan karar verilmesinin yerinde olmadığını, yine istirdada konu edilen miktarın 267.550-TL olmasına rağmen vekalet ücreti takdirinde dava değeri olarak 235.000-TL'nin dikkate alınmasının yerinde olmadığını, gerekçeli kararın HMK'nın 297'nci maddesinin öngördüğü açıklıkta olmadığını, icra takibinin ve ihtiyati haciz kararının 214.061,43-TL olmasına rağmen mahkemece geriye kalan 20.938,57-TL yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, çözülmesi gereken sorunun davacının cari hesap nedeniyle müvekkiline olan borcunun miktarının olduğunu, 21/04/2016 tarihi itibariyle müvekkilinin davacıdan olan alacağının davacının defterlerinde daha fazla bir şekilde 220.943,87-TL olduğunu, Mahkemece Bayilik Sözleşmesinin değerlendirilmediğini, davacının 31/03/2016 tarihinde sözleşmeyi feshederken aynı zamanda müvekkilinden akaryakıt almaya devam ettiğini, müvekkili şirketin bir yandan davacı bayinin cari hesap borcuna ilişkin vermiş olduğu senet hakkında icra işlemlerini başlattığını, diğer taraftan ise bayilik sözleşmesini süresinden önce feshetmesi nedeniyle teminat mektuplarını protokol ve bayilik sözleşmesinin açık hükümleri uyarınca muaccel hale gelen cezai şart borçlarına mahsuben tazmin ettiğini, asıl uyuşmazlığın teminat mektuplarından kaynaklandığını, bilirkişiler hatalı olarak teminat mektubu bedellerini cari hesap borcundan düştüklerini, halbuki söz konusu teminat mektubunun davacı bayinin sözleşme ilişkisi kapsamında cezai şartlar da dahil olmak üzere her türlü borçların teminatını teşkil etmek üzere verildiğini, müvekkilinin teminat mektuplarını dilediği alacağa mahsuben tazmin etme hakkının bulunduğunu, buna karşılık mahkemece sözleşmelerin haklı nedenle feshedilip edilmediği araştırılmadan müvekkilinin cezai şart alacağına mahsuben tazmin edilen teminat mektuplarını hatalı olarak cari hesaptan mahsup ettiğini, icra dosyasına ödemenin üçüncü kişi tarafından yapılması nedeniyle davacının bu bedelin istirdatı için aktif dava ehliyetinin bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı vekili, bayilik sözleşmesinin teminatı olarak davalıya verilen bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, teminat mektupların tazmin edilmesi ile müvekkilinin hesap ekstrelerine, ticari defter ve belgelerine göre davalıya 112.254-TL'lik borcu bulunmakla birlikte davalı tarafından aynı zamanda takibe konulan 02/04/2016 keşide, 21/04/2016 vade tarihli, 235.000-TL bedelli senedin sonradan doldurulduğunu, teminat senedi olduğunu belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise 115.000-TL teminat mektubu bedelini 120.000-TL olan cezai şart alacağından mahsup ettiğini, bunun dışında cari hesap nedeniyle davalıdan 214.061,43-TL alacağının bulunduğunu, takip konusu senedin cezai şart alacağı ile ilgisi bulunmadığını, bahse konu senedin 214.061,43-TL cari hesap alacağı nedeniyle icra takibine konulduğunu belirterek davanın reddini savunmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık teminat mektubu bedellerinin hangi alacak kaleminden mahsubu gerektiği noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki 22/08/2011 tarihli sözleşme ve 05/08/2011 tarihli bayilik protokolü ile bayilik ilişkisi kurulmuş olup, 25/03/2016 tarihinde yeniden Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzalanmıştır. 25/03/2016 tarihli sözleşmenin eki niteliğindeki aynı tarihli Protokolün 3.1.3 maddesinde davalı nezdinde bulunan toplam 115.000-TL bedelli üç adet teminat mektubunun davacının davalı Kadoil nezdinde doğmuş veya doğacak her türlü borçlarına teminat oluşturmak üzere geçerli olduğu belirtilmiştir. Protokol'ün 3.2.2 maddesinde; sözleşmenin bayi tarafından ihlal edilmesi halinde bayinin, ...'e satış taahhüdünden kaynaklanan cezai şart bedeli dışında, 150.000-USD tutarında maktu cezai şart bedeli ödeyeceği kabul edilmiştir. Senedin 21/04/2016 olan vade tarihi itibariyle davalının defterlerine göre davalı davacıdan 214.061,43-TL alacaklı, davanın açıldığı 06/05/2016 tarihi itibariyle ise davalının 99.061,43-TL alacaklı olduğu, aradaki 115.000-TL farkın tazmin edilen teminat mektuplarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı tarafından ilk olarak 27/04/2016 tarihinde düzenlenen 120.000-TL cezai şart faturası davacı tarafından iade edilmiş, yeniden düzenlenen faturalar aynı şekilde yeniden iade edilmiştir. Böylelikle davalı tarafından tutulan cari hesapta cezai şart faturası nedeniyle alacakta bir artış bulunmamaktadır. Davacının ticari defterlerinde ise; senedin 21/04/2016 olan vade tarihi itibariyle davalının davacıdan 220.943,87-TL alacaklı, davanın açıldığı 06/05/2016 tarihi itibariyle ise davalının 105.943,87-TL alacaklı olduğu, aradaki 115.000-TL farkın tazmin edilen teminat mektuplarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin, bayilik ilişkisinden kaynaklanan açık hesaba dayalı olduğu her iki tarafça da kabul edilmektedir. Davalı tarafından düzenlenen 120.000-TL bedelli cezai şart faturası, mal satışına dayalı olarak düzenlenmediği gibi davacı tarafından kabul edilmeyerek davalıya iade edilmiştir. Bu durumda davalının cezai şarttan kaynaklandığını iddia ettiği 120.000-TL alacağını taraflar arasındaki cari hesaba dahil etmesi veya davacının tazmin edilen 115.000-TL teminat mektubu bedelini iddia ettiği cezai şart alacağından mahsup etmesi mümkün değildir. Takibe konu senedin taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin teminatı için alındığı, cezai şart alacağını kapsamadığı davalı tarafından da kabul edilmektedir. Bu durumda mahkemece takip konusu senetten dolayı davacının davalıya olan sorumluluğunun cari hesap alacağı ile sınırlı tutularak sonuca gidilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine davacının davalıya 112.254-TL borcu olduğunu belirtmesi nedeniyle taleple bağlılık kuralı dikkate alınarak uyuşmazlık konusu senetten (235.000 - 112.254 = 122.746) 122.746-TL borçlu olmadığı kabul edilerek sonuca gidilmesi ve istirdada karar verilmesi doğru olmuştur. Davacı borçlu tarafından iş bu davanın açılmasından sonra icra dosyası hesabına 267.555-TL ödeme yapılmıştır. Mahkemece davacının davalıya olan 112.254-TL borcu ile yapılan ödeme oranlanmak suretiyle istirdadı gereken tutara, davacının aleyhine olacak biçimde 127.248,92-TL olarak hükmedilmiş ise de davacının istirdadına karar verilen miktar yönünden açık istinafı bulunmamaktadır. Ayrıca davacı tarafından değeri senet bedeli 235.000-TL gösterilerek açılan davada, mahkemece davacı yönünden davanın kabul edilen kısmı 122.254-TL üzerinden, davalı yönünden ise davanın reddine karar verilen 112.254-TL üzerinden vekalet ücreti takdirinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yine İİK 67 maddesi, "Davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir" hükmüne haizdir. Alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça takibin kötü niyetle yapılmış olmasına bağlıdır. Dolayısıyla sadece ve ancak takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilir. Somut olayda ise davacı takipte kısmen haksız olsa da kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi doğrudur. Açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK 'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalıdan alınması gereken 8.384,77-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 2.096,2‬0-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.288,57-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.16/12/2021

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi