Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/7013 Esas 2013/8381 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/7013
Karar No: 2013/8381
Karar Tarihi: 18.09.2013

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013/7013 Esas 2013/8381 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2013/7013 E.  ,  2013/8381 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sonucu Yeniköy Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 38, 122 ada 11 ve 22 parsel sayılı 876.22, 5819.93 ve 2285.24 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., irsen intikale ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davasının kabulüne, çekişmeli 101 ada 38, 122 ada 11 ve 22 parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Anayasanın 141. maddesinde ifadesini bulan bu ilke, mahkemelerce verilen kararların gerekçelerinin açıklanmasını gerektirmektedir. Nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 (1086 Sayılı Kanun 388). maddesi de kararın “gerekçe” içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan madde uyarınca gerekçe, “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” ifade etmektedir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Hüküm fıkrasında varılan sonucun nedenlerini açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi gerekçenin farklı bir sonuca ilişkin bulunması da yargılamanın açıklığı prensibiyle doğrudan çelişmektedir. Diğer taraftan 10.04.1992 tarih 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Bileştirme Kararı da kısa karar ile gerekçeli kararın uyumlu olmasını öngörmektedir. Somut olayda mahkemece, son duruşmada açıklanan kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, davacının davasının kabul edildiği belirtilerek çekişmeli taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş ise de hükmün gerekçesinde çekişmeli taşınmazın taksimen miras payı olarak davalıya kaldığı, 30 yılı aşkın süredir davalının zilyetliğinde olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerektiği açıklanmış olmakla hüküm fıkrası ile gerekçe arasında çelişki yaratılmıştır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı prensibine aykırı olduğu gibi 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine ve 10.04.1992 tarih 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Bileştirme Kararı’na da aykırı bulunmaktadır. Davalı ...’ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 18.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.