Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13536
Karar No: 2019/2827

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/13536 Esas 2019/2827 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/13536 E.  ,  2019/2827 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili 07/02/2014 harç tarihli dava dilekçesi ile Tarım ve ... Bakanlığına ... ... Yönetimi aleyhine açtığı davada; müvekkilinin ... mıntıkasında kain 378 parsel sayılı taşınmazı 08/12/1972 tarihinde satın aldığını, aldığı tarihte üzerinde herhangi bir şerh olmadığını, taşınmaz üzerine yapacağı inşaattan önce 2012 yılında yaptığı araştırmada ise taşınmazın 1978 yılında yapılan ... kadastrosu sırasında ... sınırları içerisine alındığını öğrendiğini, davacıya ait taşınmazın ... kadastrosu sonucu ... sayılan yerlerden olduğuna ilişkin tutanağına rağmen gayrimenkul üzerine şerh konulmadığı gibi bu güne kadar tapu kaydının düzeltilmesi istemi ile dava açılmadığını, bu gayrimenkulün bedelinin de davacıya ödemediğini ileri sürerek müvekkiline ait tapulu gayrimenkulün ... vasfında olmadığından ... sınırlarına alınması işlemlerinin iptaline, olmadığı takdirde davacının hakkının ihlali nedeni ile 5.000 TL manevi tazminat ile davacının taşınmazına fiilen kamulaştırmasız el koyma işlemi ile kullanılmasının engellenmesine rağmen, hukuken devrini almayan ve bedeli ödenmemiş olan gayrimenkule ilişkin olarak fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 123,710,00 TL maddi tazminatın 04/12/2013 tarihinden itibaren yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... Yönetimi süresinde sunduğu cevap dilekçesinde; zamanaşımı, husumet ve görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Davacı vekili 15/07/2014 tarihli dilekçesi ile; davasının, dava konusu taşınmazın ... sınırlarına alınması işlemlerinin iptaline (müdahalenin önlenmesi) olmadığı takdirde tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline, tapunun müvekkili adına olan kaydının iptali ile ... adına tescili halinde TMK"nın 1007. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 123.710,00 TL tazminatın faizi ile davacı yana ödenmesinin talep edildiğini, TMK"nın 1007. maddesi gereğince yapılan talep yönünden de Hazinenin davaya dahil edilerek usulü eksikliğin giderilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece davaya dahil edilen ... vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunmuş ayrıca davanın tümü ile reddini savunmuştur.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucu davaya konu taşınmazla ilgili tahdidin 11.06.1980 tarihinde kesinleştiği, dolayısıyla davacı vekilinin talebinin süresinde bulunmadığı gerekçesi ile dava konusu taşınmazın ... sınırları içine alınmasına ilişkin ... tahdidinin iptaline yönelik talebin reddine, kesinleşen ... kadastrosu sınırı içinde kalan taşınmaz parçasının hukuken kamu malı ... sayılan yer olduğu ve tapu kütüğüne tescil edilmemiş olmasının taşınmazın hukuken ... olma niteliğini ortadan kaldırmadığı ve kesinleşen ... kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kayıtlarının yasal değerini yitirdiği, öte yandan, hakkında kesinleşen ... tahdidi bulunan taşınmazların önceki tapu kayıtlarının iptali ile parselin ... adına tescilinin, ancak ... veya onun adına ... Yönetimi tarafından talep edilmesinin mümkün bulunduğu, davacı tarafın bu konuda bir sıfatının bulunmadığı gerekçesi ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline yönelik talebinin sıfat (aktif husumet) yokluğundan reddine,
    Davacının, davasını tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan devletin özel hukuk ilkeleri gereğince sorumluluğunu düzenleyen ayrık nitelikteki MK"nın 1007. maddesine dayandırdığı, bu maddeye göre Hazinenin sorumlu tutulabilmesi için zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmış olmasının gerektiği, oysa dava konusu zarara neden olan tespitin kadastro çalışmaları sırasında gerçekleştiği, taşınmazın 11.06.1980 tarihinde kesinleşen ... kadastro (tahdit) çalışmaları sırasında ... sınırları dahilinde kaldığından bahisle tespit gördüğü ve bunun sonucunda üzerinde hiçbir takyidat bulunmaksızın 08.12.1972 tarihinde üçüncü kişiden sicile güvenerek satınalan davacının zarara uğramasına yol açıldığı, şu durumda zarar Hazinenin idari işleminden kaynaklanmakta olup uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesi ile dava konusu taşınmazın ... sınırları içine alınması nedeniyle uğranıldığı iddia olunan maddi ve manevi zararların tazminine yönelik davanın yargı yolu bakımından görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, ... tahdidine itiraz, olmadığı takdirde tapu iptali ve tescil ile TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davasıdır.
    Davaya konu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 378 parsel sayılı 355 m² yüzölçümlü taşınmaz, davacı tarafından 08/12/1972 tarihinde satın alınmış ve halen adına kayıtlı durumdadır.
    Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan değerlendirme hatalıdır.
    Şöyle ki; dava konusu taşınmazın tapusu dava açıldığı tarihte halen davacı adına kayıtlı ise de dosya kapsamına sureti sunulan ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/35 D.iş sayılı dosyasında alınan 01/08/2013 tarihli bilirkişi raporu ve eldeki dosyada alınan bilirkişi raporlarında taşınmazın tamamının kesinleşen ... sınırları içinde kaldığı bildirilmiş olup davacı yan taşınmazın tahdit dışına çıkarılması, olmadığı takdirde tapusunun iptali ve ... adına tescili ile tazminat isteminde bulunmuştur.
    Dosyada davacının talepleri terditli olup öncelikli talebi ... tahdidinin iptaline ilişkindir. Mahkemece yöredeki ... çalışmalarına ilişkin evraklar eksiksiz olarak getirtilmediğinden dava konusu taşınmazın tahdide göre konumu net olarak belirlenemediği gibi dosya kapsamından ... Yönetimi tarafından dava konusu taşınmazın kesinleşen ... sınırı içinde kaldığı iddiası ile tapusunun iptali ve ... adına tescili istemiyle ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açıldığı anlaşılmıştır. ... Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası ile eldeki ... tahdidinin iptali davasının sonuçları birbirlerini etkileyeceğinden, HMK’nın 166. maddesi gereğince her iki davanın birleştirilerek görülmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu nedenle, mahkemece, sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için dava dosyaları birleştirilerek tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
    Bunun yanı sıra ... Yönetimi tarafından tapu iptali istemiyle dava açılmamış olsaydı dahi dava konusu taşınmazın tapusu dava açıldığı tarihte halen davacı adına kayıtlı ise de taşınmazın ... tahdidi içine alınması tapu maliklerinin tasarruf yetkisini kısıtlar nitelikte olduğundan ve idare tarafından tapu iptali ve tescil davasının açılmasını beklemeye gerek olmadan, tapu maliki tarafından da kesinleşmiş ... kadastro sınırları içinde kalan bölümlerinin maliki olduğu parselden ifrazını ve bu bölümün mülkiyetini kaybetme nedeniyle doğacak zararın tazminini istemeye engel bir durum bulunmamaktadır. Açıklanan bu sebeplerle davacının tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline yönelik davasının sıfat yokluğundan reddine karar verilmiş olması yerinde olmamıştır.
    Ayrıca; tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından Medenî Kanunun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Sicil tutma işleminden ya da bir işlemin yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda Borçlar Kanununun haksız eylemden doğan sorumluluğa ilişkin kurallarının uygulanacağı da kuşkusuzdur.
    Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan da Devlet, Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak -3-
    sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (aynî) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukuki duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür. Devletin kadastro işlemlerinden sorumluluğunun kapsamı Medenî Kanunun 1007. maddesi kapsamında düşünüldüğünde, eldeki davaya adli yargıda bakılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4-383-2009/517 sayılı kararı da bu biçimde açılan davaların adli yargı yerinde görülmesi gerektiği yolundadır.
    Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazinenindir. Mahkemece Hazinenin davacı yanca sonradan davaya dahil edilmesinin Hazineye taraf sıfatı kazandırıp kazandırmayacağı hususu da değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle ve eksik değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve kanuna uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi