20. Hukuk Dairesi 2011/9878 E. , 2012/2345 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi ve davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü ... mevkii 209 ada 16 parsel sayılı 5871,45 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle atalarından intikalen ..."ün zilyetliğindeyken, 2006 yılında sattığından söz edilerek ... adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, zilyetlikle edinilemeyeceği, tespitin iptali ve Hazine adına tapuya tescili, Orman Yönetimi ise taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu tespitin iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece Hazinenin davasının REDDİNE, Orman Yönetiminin davasının KABULÜNE, çekişmeli parselin tespitinin iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi ve davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1966 yılında yapılıp 11.10.1968 tarihinde ilan edilen ve 11.01.1969 tarihinde kesinleşen orman tahditi, 1981 yılında yapılıp 13.05.1982 tarihinde ilan edilerek itirazsız yerlerde 13.05.1983, itirazlı yerlerde ise 30.07.1982 tarihinde ilan edilip, 30.07.1983 tarihinde kesinleşmiş, sınırlandırması yapılan ormanların aplikasyonu, orman kadastrosu ve 6831 sayılı Yasanın, 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması, 1991 yılında 3302 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması mevcuttur.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli parsellerin bulunduğu köyde seri bazda yapılan orman kadastrosunda, dava konusu yerlerin niteliğinin araştırılmadığı, resmi belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucu verilen bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin kısmen kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde bulunan devlet ormanı kısmen, kesinleşmiş orman sınırları dışında bırakılsa da, yüksek eğimli, üzerinde orman bitki örtüsü bulunan ve toprak muhafaza karakteri taşıyan hiç işlenmemiş yerlerden iken son zamanda bitki örtüsünün kaldırıldığı, zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığı belirlenip, önceden yüksek eğimli makilik olduğu anlaşılan çekişmeli parselin, 6831 sayılı Yasanın 1/J maddesinin karşı kavramından ve 15/07/2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/p, 26/a-h ve j maddeleri gereğince orman sayılacağı ve orman sınırı dışında bırakılmış olsa dahi, aynı yönetmeliğin 26/2. maddesi hükmü gereği taşınmazın orman niteliğini ortadan kaldırmayacağı, orman olarak tescili gereken yerlerden olduğu gözetilerek orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı gerçek kişinin tüm, Hazinenin ise diğer
temyiz itirazları yerinde görülmemiştir ancak, Hazine taşınmazın Devletin hüküm tasarrufu altındaki taşlık ve çalılık niteliğinde olduğu iddiasıyla dava açtığı ve çekişmeli parselin taşlık ve çalılık nitelikli devlet ormanı olduğu saptanarak bu nitelikle Hazine adına tesciline karar verildiği, ormanların mülkiyeti Hazineye ait olduğu, başka deyişle aynı zamanda Hazinenin davası da kabul edildiği halde, Hazinenin davasının reddine şeklinde hüküm kurulması doğru değilse de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasında yer alan “Davacı Hazinenin davasının REDDİ, Orman İdaresinin davasının KABULÜ ile,” cümlesinin hükümden çıkartılarak, bunun yerine “Orman Yönetimi ve Hazinenin davasının KABULÜNE,” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı peşin temyiz harcının istek halinde iadesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 21/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.