Esas No: 2020/576
Karar No: 2021/1596
Karar Tarihi: 16.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/576 Esas 2021/1596 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
...
T Ü R K ... İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : ... ...
ÜYE : ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP : ... ...
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI ...
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/10/2019 tarih ve .... sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye'de toplam 1856 mağazasının bulunduğunu, bu mağazalardan... numaralı tescilli markalarının olduğunu, yine müvekkili şirket tarafından tüketici nezdinde yalnızca müvekkili şirketi çağrıştıran tanınmış “...” logosu kullanılmak sureti ile ve özellikle turuncu büyük harf “...” ibareli seri markaların üretildiğini, davalının .... numaralı ve "..." ibareli başvurusu ile müvekkili şirket tarafından kullanılan markalar arasında iltibas oluşturacak derecede benzerlik bulunduğunu, başvuruya konu markanın da aynı renk tonunda oluşturulduğunu, markaların tescil edildikleri mal ve hizmetler açısından aynı ve benzer olduklarını, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazının ...sayılı kararı ile reddedildiğini ileri sürerek, müvekkili şirket adına tescilli markalar ile davalının .... sayılı markasının iltibas oluşturduğunun tespitine, davalı ... ... kararının iptaline ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilinin davaya konu......ibareli marka tescil başvurusunun, yine müvekkiline ait önceki tarihli marka tescillerinin serisi niteliğinde bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu marka üzerinde müktesep hak sahibi olduğunu....... ibareli marka tescil başvurusunun, davacının işbu davaya mesnet markaları ile iltibas yaratacak derecede benzer olmadığını, müvekkilinin kötüniyetli bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında aynılık/benzerlik olmadığı, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi olmaması nedeni ile..... başvuru numaralı davalı şirket markası açısından tescil engelinin/hükümsüzlük nedeninin bulunmadığı, aynı nedenle davacının 556 sayılı KHK’nin 8/4 maddesi kapsamından yararlanamayacağı, .... numaralı başvurunun kötüniyetli yapıldığına ilişkin bir delilin bulunmadığı, davalı şirketin önceki tarihli .... sayılı markasına dayanılarak başvuru kapsamındaki 36 ve 37. sınıf tüm hizmetler ve ... sayılı markasına dayanılarak da 35. sınıftaki bir kısım hizmetler yönünden, dava konusu başvuru yönünden kazanılmış hakkının da bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markalarında baskın olarak yer alan turuncu "..." harfi de dikkate alındığında, taraf markalarının görsel, anlamsal ve işitsel olarak, orta seviyedeki tüketici nezdinde karıştırılması ve markalar arasında bağlantı kurulması ihtimalinin bulunduğunu, markaların tescil edildikleri mal ve hizmetlerin de aynı ve benzer olduğunu, davalı şirketin kazanılmış hakkının bulunduğuna ilişkin değerlendirmenin yerinde olmadığını, müktesep hakka dayanak gösterilen markaların siyah harflerle ve standart karakterlerle oluşturulmuş "..." ibaresinden oluşmakta iken, dava konusu başvuruda yer alan şekil ve renk unsuru dikkate alındığında, dava konusu marka ile davalı şirketin önceki markalarının esas unsurundan uzaklaşıldığını, ayrıca dava konusu markada, müktesep hak iddiasına konu markaya nazaran, marka kapsamındaki emtiaların genişletildiğini, davalı şirketin dava konusu marka başvurusunun, müvekkili şirkete ait markaların tanınmışlığından yararlanmak ve haksız kazanç elde etmek maksadıyla yapıldığını, 556 sayılı KHK'nın 8/4 maddesi gereğince de tescil talebinin reddinin gerektiğini, dava konusu başvurunun seçilmesinin haklı bir nedeninin olmadığını, sadece müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile kötü niyetle bu ibarenin tescil edilmek istendiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, ... kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı şirketin .... numaralı ve "..." ibareli markanın tescili için başvuruda bulunduğu, davacının "...” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak iltibas, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarıyla başvuruya itiraz ettiği, itirazın nihai olarak ...'nın 10.11.2017 tarihli .... sayılı kararı ile reddedildiği, davanın iki aylık hak düşürücü süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafın istinaf dilekçesi de gözetildiğinde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas olup olmadığı ile aynı KHK'nın 8/4. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği noktalarında toplanmaktadır.
556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; davalı şirketin başvurusu kapsamında 35, 36 ve 37. sınıftaki bir kısım hizmetler bulunmaktadır. Davacının itirazına mesnet markalarının tüm sınıflarda tescillerinin olduğu gözetildiğinde, taraf markaları arasında emtia benzerliğine ilişkin ilk koşul, başvuru kapsamındaki tüm hizmetler yönünden, somut olayda gerçekleşmiştir.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; her iki taraf markasının da harf markası şeklinde olduğu ve esas unsurların her iki markada da “...” harfi tarafından temsil olunduğu görülmektedir. Davalı başvurusundaki "..." harfinin, aynen davacının markalarında olduğu gibi büyük harfle yazılarak ön planda tutulduğu, ayrıca davacı yana ait “...” ibareli markaların turuncu/kırmızı/siyah gibi farklı renklerde tescil edilmiş ise de bilinen ve tanınan renklerinin turuncu/kırmızı olduğu, bu renklerde oluşturulan “...” harfinin, özellikle davacı yanın alışveriş merkezlerinde ve kendi mağazalarında büyük ebatlı olarak kullanıldığı, halk tarafından bilinen ve tanınan bir işaret olduğu anlaşılmaktadır. Davacı markalarının özellikle görsel anlamdaki tanınmışlığının, yine turuncu renkte oluşturulmuş ve ön plana çıkarılmış "..." harfi içeren davalı başvurusu karşısında, taraf markaları arasında görsel anlamda ortalama tüketici algısında iltibasa yol açabilecek nitelikte bulunduğu kabul edilmelidir. Davalının başvurusundaki esas unsurun, turuncu renkli italik yazılmış “...” harfinden oluşması, dava konusu markadaki konumu itibariyle diğer tüm unsurların göz ardı edilmesine sebep olmuştur. Sonuçta Dairemizce taraf markalarının görsel anlamda birbirlerine benzedikleri ve ortalama tüketici nezdinde iltibasa yol açabilecekleri, davacı yanın markalarında yer alan “...” harfinin “...” markasının kısaltması olarak kullanılmasının, ortalama tüketiciler tarafından ilk bakışta refleks olarak davacı firmayı akıllara getireceği, davalıya ait başvuru markasında “...” harfinin yanı sıra “1 Adana" gibi yardımcı unsurlara yer verilmiş ise de bu unsurların, başvuruyu "..." harfinden uzaklaştırmaya yeterli olmadığı, tam tersine tüketiciler nezdinde, davalının işletmelerinin, davacının Adana'da açılmış şubeleri gibi algılamasına yol açabileceği kabul edilmiştir.
Her ne kadar genel olarak harf markalarının ayırt ediciliğinin düşük, zayıf markalar olduğu bilinmekte ise de özellikle uzun yıllara dayalı kullanımlar, yapılan yatırımlar, markanın tanıtım kampanyaları, reklam ve promosyonlar, markaların ulaştıkları kitlenin genişliği, sektörde bulundukları sürenin uzunluğu gibi pek çok etken sebebiyle harf markalarının da özellikle yazım şekilleri, renkleri gibi unsurlarla bir araya geldiğinde, iltibasa neden olabileceği, somut uyuşmazlıkta da davacı markasının yüksek tanınmışlık seviyesi nedeniyle tüketicinin bu şekilde bir yanılgıya düşme tehlikesinin ve en azından işletmeleri iktisadi-idari anlamda ilişkilendirebileceği ihtimalinin kuvvetli olduğu düşünülmüştür.
Yine her ne kadar dosyada mevcut bilirkişi raporunda, turuncu rengin genel olarak pozitif algı yaratmak, müşterilerde satın alma dürtüsü oluşturmak ve ilgi çekmek için markalarda sıklıkla kullanıldığı, dolayısıyla taraf markaları arasında asıl unsur yönünden ve turuncunun renk olarak kullanılması nedeniyle 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında, ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı sonucuna varılmış ise de, Dairemizce yukarıda açıklanan gerekçelerle bu görüşe iştirak edilmemiştir. Benzer bir uyuşmazlıkta “... görevimiz hizmet ...-41 market şekil” markasını davacı markaları ile benzer gören Yargıtay 11. H.D.'nin 28.11.2013 tarih ve .... sayılı ilamı da aynı yöndedir.
556 sayılı KHK'nın 8/4. maddesi yönünden yapılan değerlendirmede ise davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olduğu açık ise de taraf markalarının kapsadıkları hizmetler yönünden farklı bir emtia bulunmadığından, Dairemizce de bu madde koşullarının somut olayda uygulanma yerinin olmadığı kabul edilmiştir.
Davalının önceki tarihli ....sayılı markalarına dayalı olarak, dava konusu başvuru yönünden kazanılmış hakkının bulunup bulunmadığının incelenmesine gelince; Yargıtay 11. H.D.'nin 19.09.2008 tarih ve ... K. sayılı ilamda da belirtildiği üzere, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için şu üç koşulun birlikte bulunması gereklidir:
1- Kazanılmış hak iddia edilen tescilli marka ile dava konusu markadaki ibarelerde asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması,
2- Karşı taraf markalarına yanaşma niyeti olmadan ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde, eski ve yeni markalar arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunmuş bulunması,
3- Yeni markada kazanılmış hak iddia edilen markaya nazaran emtia kapsamının genişletilmemiş olması.
Somut uyuşmazlıkta davalının... sayılı önceki markaları, siyah beyaz harflerle oluşturulmuş markalardır. Anılan markalarda "..." harfi turuncu renkte yazılarak ön plana çıkarılmamıştır. Dolayısıyla yukarıda açıklanan ilk şart olan, kazanılmış hak iddia edilen tescilli marka ile dava konusu markadaki ibarelerde, asli unsurların muhafaza edilmiş olması koşulu, dava konusu olayda sağlanamamış, tam tersine davalı şirketçe yeni başvuru ile davacı markalarına yanaşılmıştır. O halde davalının dava konusu başvurusunun, davacı markalarına yanaşma kastı içerdiği ve önceki markalarının işbu dava konusu başvuru yönünden, davalı şirkete kazanılmış hak sağlamayacağı kabul edilmiş, aksi yöndeki bilirkişi raporuna bu yönden de itibar edilmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.06.2016 gün ve ... sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
O halde somut uyuşmazlık yönünden mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK.'nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse "düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 15/10/2019 gün ve... sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, ...
3-Davalı şirketin... numaralı ve "..." ibareli markasının 23.02.2018 tarihinde tescil edildiği anlaşıldığından, hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Harçlar Kanunu'na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL. harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL'nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 2.500,00 TL tercüme ücreti, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 344,50 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 139,60 TL olmak üzere toplam 4.344,50 TL yargılama giderine, 35,90 TL başvurma harcı ile 35,90 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 4.416,30 TL'nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen davacıya iadesine (HMK ....333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021
....
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.