10. Hukuk Dairesi 2014/7899 E. , 2015/11170 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan Murat Kuşcu avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 10.07.2009 tarihli trafik-iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerden oluşan Kurum zararının sürücü ve sigorta şirketinden rücuan tazminini talep etmiştir.
5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin dördüncü fıkrası üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilebilecektir.Anılan fıkrada geçen “çalıştıranlara” ibaresi, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan üçüncü kişinin işverenlerini ifade etmekte olup; söz konusu işverenlerin sorumluluğu için, iş kazası veya meslek hastalığının oluşmasında kusurunun bulunduğunun saptanması gerekir.
5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin beşinci fıkrası rücu edilemeyecek kişileri düzenlemekte olup; fıkra hükmüne göre, kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalığın oluşması halinde; bu kişilerin Kurumun rücu alacağından sorumluluğu için haklarında ceza davasında
./..
verilmiş kesinleşmiş mahkûmiyet kararının bulunması gerekir. Verilen hapis, adli para cezası, hapis cezasının paraya çevrilmesi veya tecil edilmesi sorumluluğu gerektirecek olup; düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar ise, kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 gün 2011/19-639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2009/4-13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.04.2010 gün ve 2010/2-76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararları).
Eldeki dosya kapsamına göre;... hizmetini yerine getiren davalı ...yönetimindeki askeri araçla ... istikametinden ... istikametine doğru E-80 karayolu üzerinde seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde soldan yola doğru girerek karşıya geçmek isteyen sigortalıya çarpması şeklinde oluşan 10.07.2009 tarihli trafik-iş kazasında, yaya sigortalının vefat ettiği, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda davalı ...ın %25, sigortalının %75 kusurlu olduğunun bildirildiği, ceza davasında, davalı...hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, tekerlekli araç günlük görev ve koruyucu bakım formunda, olay günü kazaya karışan araçta şoför olarak davalı ...ın görevlendirildiği, anlaşılmıştır.
Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, olay günü ... olarak askerlik hizmetini yapmakta olan ...ın, vazifesinin gereği olarak yaptığı fiil sonucu oluşan trafik-iş kazası nedeniyle hakkında ceza davasında verilmiş kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunmadığından 5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince sorumluluğunun bulunmadığı gözetilerek hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalılardan Murat Kuşcu avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bozma sonrası yürütülecek yargılamada hükmü temyiz etmeyen davalı yönünden davacı Kurum yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu da nazara alınmak üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı Murat Kuşcu"ya iadesine, 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.