Esas No: 2020/486
Karar No: 2021/1617
Karar Tarihi: 16.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/486 Esas 2021/1617 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/486
KARAR NO : 2021/1617
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2018
NUMARASI : 2017/141 E. - 2018/173 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/05/2018 tarih ve 2017/141 E. - 2018/173 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili adına tescilli 2000/26120 sayılı "..." ibareli markanın bulunduğunu, davalı Şirketin ise bu marka ile karıştırılma tehlikesi olan "..." ibaresinin marka olarak tescili için diğer davalı Kuruma başvurduğunu, 2015/54357 kod numarası verilen başvuruya müvekkilince yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira dava konusu başvuru ile müvekkili markası arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, her iki markanın da aynı kökten türetildiğini, markaların kapsamlarında yer alan malların da aynı sınıfta bulunduklarını, ayrıca davalının marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek YİDK’in 2017-M-1082 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusu ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını, ... ibareli markanın ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, bu nedenle uyuşmazlık konusu markaların karıştırılmayacağını, taraf markalarının yazı stillerinin de farklı olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu başvurunun kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının "..." ibareli başvuru markası ile davacının "..." ibareli tescilli markası arasında dava konusu markanın kapsamında yer alan 30. sınıftaki "Dondurmalar, yenilebilir buzlar" emtiası bakımından görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde 30. sınıftaki "Dondurmalar, yenilebilir buzlar" emtiası bakımından her iki taraf markalarının aynı işletmeye ait marka, idari ve ekonomik açıdan birbirleriyle bağlantılı işletmelere ait markalar olduğu konusunda izlenim doğabileceği, "Dondurmalar, yenilebilir buzlar" emtiası dışında kalan mallar yönünden ise iltibas tehlikesinin olmadığı, iltibas oluşturmayan mallar yönünden başvuru markasının, davacının tanınmış olduğu iddia edilen markalarından ve onun şöhret ve imajından haksız yarar sağlayacağı, itibarına zarar vereceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hususlarının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2017-M-1082 sayılı YİDK kararının 30. sınıftaki "Dondurmalar, yenilebilir buzlar" emtiası yönünden iptaline, bu mallar yönünden dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 30. sınıftaki tüm mallar için iltibas tehlikesinin bulunduğunu, bu sınıftaki mallar arasında yakın benzerlik olduğunu ve birbirini tamamlayıcı emtiadan oluştuğunu, davacı tarafından başvurusu yapılan "..." markasının, müvekkili markasıyla aynı sınıfta yer alması ve müvekkili markasının tüketiciler nezdinde yarattığı algıya benzer bir algının yaratılmaya çalışılması nedeniyle tüketicilerin, işbu markaları taşıyan malların aynı işletmeden geldiğini ya da üreticileri arasında ekonomik, organik bağlantı bulunduğunu düşünebileceklerini, 30. sınıfta yer alan malların hızlı tüketim mallarından oluşmasının, nihai tüketicinin seçim yaparken daha dikkatsiz davranmasına ve benzer emtialar arasında bağlantı kurarak karıştırmasına neden olabileceğini, bu nedenlerle sırf "dondurmalar, yenilebilir buzlar" malları bakımından değil, 30. sınıfın tüm alt malları bakımından benzerlik ve karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını, zira davacı markasının üç harften oluşan kısa bir marka olduğunu ve kısa markaların bütün olarak akılda kalmalarının daha kolay olduğunu, bu kapsamda kısa ibareleri içeren markalarda yapılacak ufak değişikliklerin dahi ayırt ediciliği sağlayacağını, somut olayda da bu anlamda dava konusu başvuruya ayırt edicilik kazandırıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, mahkemece görevlendirilen bilirkişinin piyasa bilirkişisi olmaması sebebiyle ortalama tüketicilerin markaları algılayış biçiminin hukuka aykırı bir şekilde tespit edildiğini, bilirkişinin tasarım alanında herhangi bir teknik bilgiye haiz olmadığı açık olup bu yönden de yerel mahkemenin esas aldığı raporun eksik inceleme sonucu oluşturulduğunu, davacı yanın müvekkil Şirketin markalarına karşı gerçekleştirmiş olduğu yayına itirazın gerekçesi olan "..." ibareli markanın zayıf marka olduğunu, ortalama gıda tüketicilerinin ilgili markaları ilişkilendirmesinin imkansız bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, "..." ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet "..." ibareli marka arasında, başvuru kapsamında yer alan "Dondurmalar, yenilebilir buzlar" malları yönünden 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira başvuruda yer alan "..." ibaresinin, itiraza mesnet markayı aynen içerdiği ve "..." ibaresinden türetildiği, öte yandan başvuru kapsamında yer alan yukarıdaki ürünler yönünden "..." ibaresinin ayırt ediciliğinin de bulunduğu, bunun dışında davacı markasının kapsamında yer alan ürünlerle, dava konusu başvuru kapsamındaki mallar arasında, 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında bir benzerliğin olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, davalı Şirket vekilinin bilirkişinin niteliğine ilişkin istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 54,40'ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL'nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2022
Başkan
...
Üye
...
Üye
...
Katip
...
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.