19. Hukuk Dairesi 2018/3563 E. , 2020/589 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının usul bozması üzerine yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün ve 13.09.2018 tarihli ek kararın davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ve davalı vek. Av. ... ’ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra dosya incelendiği gereği görüşülüp, düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının 16.06.2002 tarihinde davalı bankadan çektiği tarımsal krediyi ödeyememesi üzerine aleyhine icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, davalı bankanın borç miktarından fazla alacak için takip yaptığını, davacının toplam 33.246,61 TL borcu olmasına rağmen 1.564,382,01 TL üzerinden takip yapıldığını iddia ederek, fazla talep edilen 1.531.135,40 TL için borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kullandığı kredinin ödenmemesi üzerine icra takibi yapıldığını ancak 15.435,91 TL olan borç miktarının sehven 1.543.591,00 TL yazıldığını, takibin düzeltilmesi için icra müdürlüğüne yapılan başvurunun feragat için vekaletnamede yetki bulunmadığından red edildiğini belirterek, takip talebinde yapılan maddi hatanın tespiti ile açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacının davalı bankadan tarımsal kredi çektiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine gönderilen muacceliyet ihtarnamesinde borç miktarının 15.435,91 TL asıl alacak olmak üzere toplam 32.786,42 TL olduğunun bildirildiği, davalı banka vekilinin ödeme emrinde sehven maddi hatadan kaynaklanacak şekilde asıl alacağı 1.543.591,00 TL olarak yazdığı, usulünce tebliğ edilen ödeme emrindeki maddi hatayı davacının görmesine rağmen herhangi bir itirazda bulunmayıp, sonradan eldeki davayı açarak dava değerinin 1.543,591,0 TL olduğunu ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğinden hukuk tarafından korunmayacağı, 12. Hukuk Dairesi"nin 10.01.2005 tarih 2004/22724 esas 2005/205 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; takip ve ödeme emirlerindeki alacak miktarlarındaki maddi hataların düzeltilmesine yasal bir engel bulunmadığı, zaten bu düzeltmede borçlunun kabulüne de gerek olmadığı, bu nedenle davalı vekilinin maddi hata talebinin kabulüne karar vermek gerektiğinden icra dosyasına konu asıl alacağın 15.435,91 TL olduğu gerekçesiyle davanın reddine, davacının davranışı her ne kadar hakkın kötüye kullanılması olarak belirtilmiş ise de; davalı tarafından söz konusu maddi hatayı yapmadan önce gerekli dikkat ve özeni göstermediği anlaşıldığından takdiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemece temyizin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle 13.09.2018 tarihli ek kararla davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmiş, ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı vekili tarafından, mahkemece davanın reddine dair verilen 26.04.2018 tarihli karar temyiz edilmiş olup, mahkemece davacı vekilinin bu temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle 13.09.2018 günlü ek karar ile temyiz talebinin reddine karar verilmiş, temyiz isteminin reddine dair kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine yapılan inceleme sonucu; 6100 sayılı HMK"nun 102. maddesinde "Adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlar, otuzbir ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir eylülde başlar" hükmü bulunmaktadır. Adli tatilde bakılamayacak olan davalarla ilgili olarak HMK tarafından belirlenen sürelerin son günü adli tatile rastladığı takdirde, bu süreler, adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır. Karar davacı vekiline 26.07.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup sürenin son günü adli tatile denk geldiğinden süre bir hafta uzamış olacağından davacı vekilinin 04.09.2018 tarihinde yapmış olduğu temyizin süresinde olduğu anlaşıldığından ek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin davacı vekilinin temyiz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasından sonra davacı vekilinin esas hükme yönelik temyiz başvurusu incelenmiştir.
2-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin asıl hükme yönelik yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle 13.09.2018 tarihli ek kararın kaldırılmasına, (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin asıl hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, davacı adli yardımdan yararlandırılmış ise de temyiz itirazlarında haksız çıktığından aşağıda yazılı onama harcının davacıdan tahsiline, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı lehine hükmedilen takdiren 2.540,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 25.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.