7. Hukuk Dairesi 2015/6330 E. , 2016/7565 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı ve davalı ..."nın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, davacının davalı iş yerinde bilgi işlem elemanı olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haklı bir nedene dayanmaksızın feshedildiğini, asıl işveren ... gibi son alt işverenin de sorumlu olduğunu, davacının 08:00-18:00 saatleri arasında çalıştığını, ayda 3-4 kez 16 saatlik nöbetler tuttuğunu, dini ve milli bayramlarda sürekli çalıştığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin ... Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi"nin bilgi işlem otomasyon işini ihale ile aldığını, davalı firma ile idare arasında imzalanan sözleşme gereği personelin idarenin kurallarına uyacağının belirtildiğini, firmanın işçi alımı ve çıkarılmasında tasarruf sahibi olmadığını, alt işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin üzerindeki yönetim hakkının tamamen asıl işveren tarafından kullanıldığını, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan iş sözleşmesi belirli süreli olduğundan davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Bakanlık vekili, husumet itirazında bulunduklarını, şirketin bünyesinde çalışan işçilerle idare arasında herhangi bir sözleşme bulunmayıp idarenin yapmış olduğu tek sözleşmenin süreli hizmet alım sözleşmesi olduğunu, işçilerin belirlenmesi, işe alınması ve işten çıkarılmasının ihaleyi alan şirketin yetki ve sorumluluğunda olduğunu, davanın asıl işveren konumundaki şirkete yöneltilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının herhangi bir alacağının da bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, işçilerin işe alınmalarında ve iş akitlerinin fesihlerinde davalı ... yetkililerinin söz sahibi olduğunun hizmet alım sözleşmesinin teknik şartnamesi ile kanıtlandığından davalı Bakanlık ile davalı şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ve davalı şirkette çalışan işçilerin en başından beri davalı idarenin işçisi sayılacağı, bu nedenle davalı şirket hakkında açılan davanın husumetten reddi gerektiği gerekçesi ile alacakların davalı ...’ndan tahsiline karar verilmiştir.
Somut olayda, davalılar arasında hastane bilgi yönetim program kiralama, işletim, destek eğitim ve personel kullanım hizmetlerinin yürütülmesi için hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, Teknik Şartname"nin 4.20.7 maddesinde "Hastane komisyonun uygun göreceği kişiler çalıştırılacaktır." ve 4.20.8 maddesinde ise "Hastane komisyonun uygun görüşü olmayan hiçbir personel çalıştırılmayacak, hastane idaresinin haberi olmadan hiçbir personelin işine son verilmeyecektir." şeklinde düzenlemeler bulunduğu görülmüştür. Teknik Şartname"de yer alan düzenlemelerden, personelin işe alınmasında ve işten çıkarılmasında idarenin karar verici olduğu anlamının çıkarılamayacağı, işyeri bünyesinde çalışacak işçilerin işten çıkarılmasında doğrudan hastane yetkililerinin değil davalı şirketin yetkili olduğu, bilgi amaçlı olarak hastane yetkililerinin haberdar edilmesinin hizmetlerin yürütülmesi için zorunluluk olduğu, bu hükümlerin davalı idarenin yönetim hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açık olup, davalılar arasında 4857 sayılı Yasasının 2. maddesi anlamında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu sabittir. Bu durumda hatalı değerlendirmeyle aradaki ilişkinin muvazaalı olarak kabulü isabetsizdir.
Kabule göre de; İyiniyetli olan davacı işçiye karşı, taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin MK.nun 2. maddesindeki iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince davalı ..... tüm alacaklardan diğer davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Muvazaalı işlem üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez ise de muvazaalı işlemin tarafı olanların bunu birbirlerine karşı ileri sürebilmeleri mümkündür. Muvazaalı işlemin tarafı olan davalı şirkete yönelik davanın husumetten reddedilmiş olması doğru olmamıştır.
Bu yanlışlık davacının hak alanını ilgilendirdiği gibi bu şirketle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalının da hak alanını ilgilendirir.
Davalı şirketin davacının alacaklarından diğer davalı ... ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken davanın şirket açısından husumetten reddi hatalı olup davacı ve davalı ..."nın temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.