15. Hukuk Dairesi 2017/2487 E. , 2017/4324 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Vek. Av. ...
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklandığı belirtilen alacağın tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıyla aralarında kurulan sözlü eser sözleşmesi uyarınca ... Parkında bir kısım inşaat işlerini yaptıklarını, düzenlenen hakediş belgelerinde davalı çalışanı ..."ın imzası bulunduğunu, ancak iş bedelinin ödenmediğini ve ... 5. İcra Müdürlüğü"nün 2012/6347 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı hakediş raporlarında imzası bulunduğu belirtilen ..."ın şirket yetkilisi olmadığını, bir süre saha güvenliğinden sorumlu kişi olarak çalışmış ise de şantiye şefi olarak çalışmadığını, alacak yaratılmaya çalışıldığını belirterek akdî ilişkiyi inkar etmiş ve davanın reddini savunmuş, mahkemece; akdî ilişkinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, iddia olunan sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK"nın 355. maddesinde düzenlenen ve konusu bir kısım inşaat işleri olan eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK"nın 67. maddesine göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
Bir kimse bizzat kendisi tarafından yapılan sözleşme ve işlemlerle borç altına girebilir ise de kanuna uygun biçimde kendisi namına başkası tarafından yapılan sözleşme ve işlemler ile de borç altına girebilir. Bir kimsenin kendisi adına yapılan işlemlerle borç altına girebilmesi bakımından sözleşme tarihine göre uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"ndaki hükümlerin gözetilmesi gerekir. Bunlar BK"nın 32 ve devamı maddelerde düzenlenen temsil hükümleri, 449 ve devamı maddelerde düzenlenen ticari temsilciye ilişkin hükümler ve 453. maddede düzenlenen ticari vekillere ilişkin hükümdür. Bu hükümlere göre kişi adına yapılan işlemlerle borç altına girebileceği gibi, alacağının tahsil edilmesi, borcu söndüren yazılı belge düzenlenmesi gibi borçla ilgili kendisi yönünden hukuki sonuç doğuran işlemlerin de gerçekleştirilmesi mümkündür. Bu hükümlere göre yapılan işlemlerin kendisi aleyhine sonuç doğurup doğurmadığı yönünden de sağlıklı inceleme yapılması gerekir. Bu konuda öncelikle belge altında imzası bulunan kişi yasal temsilci değil ise tanık olarak dinlenmeli, belgedeki imzanın kendisine ait olup olmadığı sorulmalı, gerekirse imza incelemesi yapılmalı, bu kişinin davalının başka işleri nedeniyle tahsilat yapıp yapmadığı, yaptığı borç doğuran diğer işlemlere icazet verilip verilmediği araştırılmalı ve bu konuda gerektiğinde ticari defter ve kayıtları üzerinde de inceleme yapılmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacının dayandığı hakediş belgelerinde imzası bulunan ... ... duruşmada dinlenmiş ve belge altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, davacının bir yıl kadar çalışarak bazı işleri yaptığını, kendisine verilen yetki nedeniyle başka işletmelerle ilgili belgelere de imzalar attığını beyan etmiş ancak bu kişinin davalının başka işleri nedeniyle imzaladığı belgeler bulunup bulunmadığı, yaptığı borç doğuran diğer işlemlere icazet verilip verilmediği araştırılmamıştır.
Bu durumda mahkemece; davalı şirket elemanı ..."ın ticari temsilci, ticari vekil olarak hareket ettiği borç doğuran diğer işlemlerine davalı tarafından icazet verilip verilmediğinin araştırılması ve bu konuda gerektiğinde ticari defter ve kayıtları üzerinde de inceleme yapılması, yetkileri olmadığı halde şirket namına yapılan işlere icazet verildiğinin belirlenmesi halinde akdî ilişkinin kurulduğu kabul edilerek sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 07.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.