Esas No: 2021/2356
Karar No: 2021/1199
Karar Tarihi: 12.04.2021
Danıştay 2. Daire 2021/2356 Esas 2021/1199 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/2356
Karar No : 2021/1199
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara Emniyet Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapan davacının, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8. maddesinin 6 ve 20. bentleri uyarınca "meslekten çıkarma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … günlü, … sayılı kararının iptali istemiyle açılan davayı reddeden … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının, ''yargılamanın yenilenmesi'' yoluyla kaldırılarak, meslekten çıkarılmasına yönelik işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen temyize konu kararla; davacının meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali isteminin reddine yönelik Mahkemelerinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının, Ceza Mahkemesi yahut herhangi bir ilama değil, doğrudan dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile idarece düzenlenen soruşturma raporu ve ekli belgelere dayalı olarak verildiği görüldüğünden, somut vakıanın, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden olan ''karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması'' durumuna uymadığı; ayrıca, davacı tarafından Ceza Mahkemesinde yargılamaya katılan Cumhuriyet Savcıları ve Hakimleri, ilgili Yargıtay Üyeleri, soruşturmayı yürüten Emniyet Örgütü personellerinin FETÖ/PDY örgütü üyeliği nedeniyle görevlerinden ihraç edilmesi dolayısıyla eldeki davada yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluştuğu ileri sürülmekte ise de, ilgili kişilerin FETÖ/PDY örgütü üyeliği nedeniyle görevlerinden ihraç edilmesinin başlı başına yargılamanın yenilenmesi sebebi olmasının makul bir değerlendirme olmadığı, yargılamanın yenilenmesi sebebinin, anılan kişilerin FETÖ/PDY örgütü üyeliğinden kaynaklanan saiklerle davacının meslekten çıkarılmasını doğrudan ve güçlü biçimde etkileyecek şekilde işlem yaptıkları yönünde bir tespit veya kararın olması halinde mümkün olabileceği, aksi halde FETÖ/PDY örgütü üyeliği nedeniyle görevlerinden ihraç edilen tüm kamu görevlilerinin yaptığı iş ve işlemlerin yargılamanın yenilenmesiyle karşı karşıya kalacağı ve bu durumun yargılamanın yenilenmesi müessesesi ile elde edilmek istenilen amaca uymayacağı sonucuna varılmakla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 53. maddesinde tahdidi olarak sayılan yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden hiçbirinin somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle, davacının yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; disiplin soruşturmasına konu fiillerine yönelik ceza yargılamaları sonucunda beraat kararları verildiği, soruşturmayı yürüten ve yargılamaya katılan kişilerin FETÖ/PDY soruşturması kapsamında mesleklerinden ihraç edildikleri, meslekten çıkarılmasına dayanak alınan delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiğinin ceza mahkemesince tespitinin yapıldığı, bu nedenle dava konusu işlemin dayanağının kalmadığı ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının "Ortak Hükümler" kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… İlçe Emniyet Müdürlüğünde görev yapan davacı, Kaçakcılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Narkotik Suçlar Büro Amirliği görevlilerince, … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı talimatına istinaden "Uyuşturucu madde ticareti yapmak amacıyla kurulan suç örgütüne üye olmak, örgüt faaliyetleri kapsamında uyuşturucu madde ticareti yapmak, esrar maddesi elde edilen hint keneviri bitki kırıntısı temin etmek, nakletmek" suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında 09/03/2007 tarihinde gözaltına alınıp 10/03/2007 tarihinde tutuklanmıştır.
Davacının ayrıca … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayısı ile "İrtikap" suçundan tutuklu yargılanmasına karar verilmesi üzerine Personel Şube Müdürlüğünün 12/03/2007 tarihli yazısı ile hakkında idari soruşturma başlatılmıştır.
Ankara Emniyet Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapmakta olan davacı ve polis arkadaşı … (…) hakkında yapılan soruşturma sonucunda; Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekiplerince bahsi geçen suç kapsamında halen Sincan F tipi Cezaevinde tutuklu bulunan tanık …'nin uyuşturucu madde ticareti yaptığı bilgisi alınmıştır.
Bunun üzerine …'ye ait … numaralı telefonun iletişiminin tespiti ve dinlenmesi sonucu, …'nin 07/03/2007 tarihinde Hatay ilinden Ankara'ya uyuşturucu madde getireceğinin tespit edilmesi üzerine Organize Suçlar Şube Müdürlüğü görevlilerinin Ankara ili, Gölbaşı ilçesi yakınlarında yaptıkları uygulamada …'nin aracının bagajında 2.087 gram hint keneviri bitkisi ele geçirilmiştir.
Tanık …'nin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde ve tutuklu bulunduğu cezaevinde alınan ifadelerinde; Narkotik Suçlar Büro Amirliğinde verdiği ifadesini tekrar ederek, tutuklanma tarihinden yaklaşık 7-8 ay önceden kız arkadaşı olan …'nin kendisini ihbar etmesi üzerine aracında 1 kg civarında hint kenevir bitkisi yakalayan davacı ve … ile bu olaydan dolayı tanıştıklarını, arkadaşlıklarının ve dostluklarının bu olayla yakalanma tarihine kadar ilerlediğini, davacı ve ...'nün kendisini hint keneviri ile yakaladıklarında aralarında pazarlık yapıp anlaştıklarını, bu polislerin araçlarının kaloriferlerinin çalışmadığı, kalorifer sistemini yaptırmasını, otoya CD çalar ile paspas takımı almasını istediklerini, ayrıca kendisinden iki bayan ayarlamasını istediklerini, sözünü tutarsa esrar maddesini geri vereceklerini söylediklerini ve birbirlerine telefon numaralarını verdiklerini, bir çok kere görüştüklerini, kendisine "yarım yamalak iş yapma, toplu ve büyük iş yap çok para kazan", ayrıca "biz bankadan para çeker sana veririz bu şekilde birlikte çok miktarda para kazanırız" dediklerini, 08/03/2007 tarihinden bir buçuk ay önce kendisini uyuşturucu almak üzere Hatay'a gönderdiklerini, kendisine davacının 2.000-YTL verdiğini, …'nün de Antakya Merkez Postanesine 3.000-YTL gönderdiğini, Hatay'da 6-7 kg esrar temin ettiğini, ertesi gün davacıya ait araç ile Hatay'a gelen polis memurlarından …'nün 3.500-YTL daha elden verdiğini, Ankara'ya arkadaşından temin ettiği araç ile adı geçen polis memurlarını takip ederek güvenli bir şekilde esrar maddesini getirdiğini, polis memuru …'nün hesabına bir çok kere para yatırdığını, ancak anılan polis memurunun esrarın 30.000-YTL edeceğini söyleyerek daha fazla para talep ettiğini, davacıdan da 2.000-YTL'nin dışında 800-YTL daha aldığını, 1.500-YTL'sini ödediğini beyan etmiştir.
Bahsi geçen olaylarla ilgili davacı ve …'nün görev yaptıkları tarihlerde görevleri esnasında karşılaştıkları … ve … hakkında elde ettikleri bilgileri görevli oldukları … İlçe Emniyet Müdürlüğüne veya İlçe Devriye Ekipler Amirliğinin hiçbir Amirine bildirmedikleri tespit edilmiştir.
Kaçakçılık Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekiplerince 08/03/2007 günü saat 00:45 sıralarında … plaka sayılı … marka araçta 2.082 kg hint keneviri ile yakalanan tanık …'nin yapılan üst aramasında çıkan bir adet blok not şeklinde çizgisiz kağıt üzerinde; 2.350 …(davacı), 6000 …, 420, toplam 8,770, … … Bankası bankamatik Giriş tuşuna bas. … rakamlarının bulunduğu, …Bankasına ait Nakit Borç Ödeme ATM fişinde 28/01/2007 tarihinden 13/02/2007 tarihine kadar …'a ait 1 adet, 11 adet de … Bankasına ait toplam 12 adet dekontlarda çeşitli meblağlarla olmak üzere toplam 4.640-YTL paranın … adına yatırıldığı tespit edilmiştir.
… isimli şahsın kullandığı … numaralı GSM hattının rehberinde yapılan incelemede; davacının, 177. sırada Pol … ve 178. sırada … olarak; ...'nün ise, 33. sırada … ve 34. sırada … olarak kayıtlı olduğunun tespit edildiği, …'nin kullanmış olduğu … numaralı telefon ile davacının kullanmış … numaralı telefonun, 24/02/2007 tarihinde 3 kez, 25/02/2007-27/02/2007 tarihinde 2 kez, 28/02/2007 tarihinde 2 kez, 03/03/2007 tarihinde 2 kez şifreli olarak konuştuğunun teknik takip kayıtlarından anlaşıldığı, …'nin kullanmış olduğu … numaralı telefon ile …'nün kullanmış olduğu … numaralı telefonun 24/02/2007 tarihinde saat:18:33 ve saat:20.07'de olmak üzere 2 kez yaptıkları telefon görüşmelerinde, …'nün …'yi kumar oynamak için çağırdığı, …'den saat:11.00'de yola çıkacağı için hazırlıklı olmasını istediğini, … yeterli parasının olmadığını söyleyince, …'nün "biz senin ne yaptığını duyuyoruz, beni kandırma" dediği, adı geçen polis memurlarının günü birlik Hatay iline gidip geldikleri, gitme nedenine gösterdikleri mazeretlerinin ikna edici olmadığı, …'nin ifadesi ve teknik takip görüşme kayıtlarından da anlaşılacağı üzere uyuşturucu madde temini maksadıyla ve …'ye hem madde hem de gerektiğinde polislik sıfatlarını kullanarak yardımcı olmak amacıyla gittiklerinin aralarında yaptıkları ve delil olarak dosyada mevcut Bankamatik yoluyla yaptıkları karşılıklı para alışverişlerinin sabit olduğu, uyuşturucu kullandığı, alıp sattığı, naklettiği sabit olan … ile yakalanma tarihinden geriye doğru 7-8 aylık zaman zarfında birlikte oyun oynamak ve birlikte yemek yeme gibi gerekçelerle belirli aralıklarla buluştukları, adı geçen Polis Memurlarının uyuşturucu işi yapmakta olan …'nin durumundan faydalanarak kendi lehlerine adı geçen şahsı kullandıkları, kendisine para vererek esrar maddesi almasını teşvik ettikleri, bu alınan esrarı da sattıkları, kârını aralarında pay etmek istedikleri, her iki Polis Memurunun da tutuklanma tarihlerine kadar olan 6 aylık süre içerisinde sık sık izin kullandıkları ve bu süre zarfında da birden çok değişik numaralı GSM hattı kullandıkları kanaatine varılmıştır.
Davacı bu fiilleri nedeniyle disiplin yönünden, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8. maddesinin 6. ve 20. bentleri gereğince … günlü, … sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmıştır.
Söz konusu meslekten çıkarma cezasının iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karar, temyiz kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Davacı tarafından, 16/06/2017 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile; hakkında uyuşturucu ticareti suçundan verilmiş olan hükmün, yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurularak bütün sonuçları ile ortadan kalktığı ve kesinleştiği, irtikap suçundan ise … Ağır Ceza Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile beraat ettiği ve bu kararın da kesinleştiği belirtilmek suretiyle; meslekten çıkarılmasına yönelik işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının, yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılarak, anılan işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Yargılamanın yenilenmesi" başlıklı 53. maddesinin (1.) fıkrasında, "(Değişik birinci cümle:5/4/1990-3622/22 md.) Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir.
a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
b) Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması,
c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,
d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,
f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması,
g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması,
h) (Değişik:10/6/1994-4001/23 md.) Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması,
ı) (Ek:15/7/2003-4928/6 md.) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması (Ek ibare : 25/7/2018-7145/4 md.) veya hüküm aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi." nedenlerinden biri ile yargılamanın yenilenmesinin istenebileceği; (2.) fıkrasında, yargılamanın yenilenmesi isteklerinin esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanacağı; 4928 sayılı Kanun'la değişik (3). fıkrasında, yargılamanın yenilenmesi süresinin, (1) numaralı fıkranın (h) bendinde yazılı sebep için on yıl, (1) numaralı fıkranın (ı) bendinde yazılı sebep için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl ve diğer sebepler için altmış gün olduğu, bu sürelerin, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanacağı kuralına yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanun ile değişik "Yargılamanın yenilenmesi usulü" başlıklı 55. maddesinde ise, isteğin ilişkin olduğu konu, diğer bir daire veya mahkemenin görevine girmiş ise kararın bu daire veya mahkemece verileceği, karşı tarafın savunması alındıktan sonra isteklerin inceleneceği ve kanunda yazılı sebeplerin varlığı durumunda davaya yeniden bakılarak karar verileceği, yargılamanın yenilenmesi istemlerinin, kanunda yazılı sebeplere dayanmaması durumunda ise istemin reddine karar verileceği ve yargılamanın yenilenmesi istemlerinde duruşma yapılmasının, görevli daire veya mahkemenin kararına bağlı olduğu hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir yargı kararı, yasalarda belirlenen usullere uygun olarak verildikten, itiraz ya da yasa yollarından geçerek veya bunlara ilişkin başvuru süreleri sona ererek kesinleştikten sonra değişmez bir nitelik kazanır. Yargı kararlarının bu değişmezlik kuvvet ve niteliğine “kesin hüküm” denilmektedir [TELLİ S. Tekin, “İdari Yargıda Kesin Hüküm”, İdare Hukuku ve İdari Yargı ile İlgili İncelemeler I, Ankara 1976, s. 103]. Yargı yerlerinin bu şekilde verdiği kararlar kesin hüküm halini alınca, hukuksal gerçek olarak kabul edilir. Kararı veren mahkeme de dahil olmak üzere hiçbir merci kural olarak (yargılamanın yenilenmesi hariç) bu karara dokunamaz. Bu durum hukuki barışın ve yargıya güvenin amaçlanmasının bir sonucudur. Kesin hükümler, yargılamanın iadesi yoluyla ortadan kaldırılmadıkça tarafları bakımından varlığını ve hukuki sonuçlarını muhafaza eder. Bu yön kamu düzenine taalluk edip re’sen dikkate alınması gereken bir husustur.
Ancak bu kuralın mutlak olarak uygulanması adaletin gerçekleşmesine ters düşebilir. Kararın gerçeğe aykırı olduğu, kesin hükümden sonra yeniden bir muhakemenin yapılmasını haklı gösterecek önemde bir hatanın yapılmış olduğu sonradan anlaşılabilir. Bu durumda ortada bir kesin hüküm vardır denilerek, karara dokunulmaması, başka bir haksızlık teşkil edecektir. Yargılama faaliyeti sonucunda verilen hükümde hata yapılmışsa, hüküm gerçeğe aykırılık teşkil ediyorsa, kesin hüküm, bu gerçeğe tercih edilerek başka bir adaletsizliğe mahal vermek kabul edilemez. İşte bu gibi durumlarda, kanunda sayılmış sebeplere dayanılarak, kesin hükmün ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesini sağlamak üzere, yargılamanın yenilenmesi denilen kanun yolu hukuk sistemlerinde kabul edilmiştir [GÖZÜBÜYÜK A. Şeref/TAN Turgut, İdare Hukuku C. II, İdari Yargılama Hukuku, Ankara 1999, s. 1082].
Yukarıda yer verilen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinde, yargılamanın yenilenmesi sebepleri sayma yoluyla belirlenmiştir. Öğreti ve yargı içtihatlarında, tahdidi olarak sayılan bu selepler dışında herhangi bir nedenle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulamayacağı gibi, kıyas yoluyla da bu sebeplerin genişletilemeyeceği konusunda fikir birliği bulunmaktadır.
Davacı tarafından; yargılamanın yenilenmesi istemi, 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (c) bendindeki "Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararı ile bozularak ortadan kalkması", hususuna dayandırılsa da, idare mahkemesi kararının, yargılamanın yenilenmesi yoluyla kaldırılan ceza mahkemesi kararına dayanmadığı veya atıfta bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Anılan Kanun'un 53. maddesinin (e) bendinde yer alan "Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması", durumundaki hile; hakikatte mevcut olan olayların bilerek gizlenmesi veya sahte olaylara dayanmak suretiyle karşı tarafın zararına sonuç doğmasına neden olunmasıdır.
Hile, lehine hüküm verilen taraf ya da onun adına hareket edenlerce kullanılmalıdır. İdari davalarda taraflardan birisi kamu gücü kullanarak işlem tesis eden idare olduğuna göre, idare adına işlem tesis eden kamu görevlilerinin hileleri de, diğer şartlar mevcutsa yargılamanın yenilenmesi nedenidir. İdare adına hareket edenlerin, hileyi organize ve birbirleriyle irtibatlı şekilde kullanmaları şart değildir. Önemli olan kullanılan hilenin, mahkemenin kararını, karşı tarafın (davacının) aleyhine olacak şekilde etkilemiş olmasıdır ki, mahkeme hilenin perdelemesi nedeniyle hukuk gerçeğini tam olarak görememiş olsun.
2577 sayılı Kanunun 53. maddesinde öngörülen hilenin, diğer kanunlardaki hile kavramından daha geniş biçimde anlaşılması gerektiği hem yargısal içtihatlarda hem de doktrinde kabul edilmiş bir yaklaşımdır. Diğer bir ifadeyle, diğer kanunlardaki hileden ayrı olarak daha geniş bir anlamda, hükme tesir eden pek çok fiil ve davranışın hile şeklinde nitelendirilmesi ve olayların gelişimine göre ne gibi hallerin hile teşkil edeceğinin hakim tarafından takdiri zorunlu olmaktadır.
Diğer yargılamanın yenilenmesi nedenleri somut olgulara dayandırıldığı halde, hile daha geniş şekilde değerlendirilmiş, hükme etkili olabilecek benzeri başka eylemlerin de hakimin takdirine göre yargılamanın yenilenmesine sebep sayılması imkanı getirilmiştir. Bu şekli ile 2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (e) bendinin, olağanüstü bir kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi sebeplerini sınırlı olmaktan çıkardığı söylenemez ise de, daha geniş yorumlanabilecek genel bir kural getirdiği de açıktır. Bu itibarla hakimin, bu bent hükmüne dayanılarak yapılan yargılamanın yenilenmesi istemini incelerken, bir taraftan istemin nitelikçe olağanüstü bir yol olduğunu göz önünde tutması, öte yandan da diğer Kanunlarda; örneğin Borçlar Kanununda düzenlenen hilenin unsurlarına bağlı kalmaksızın ne gibi eylemlerin hile kabulüyle yargılamanın yenilenmesini gerekli kılıcağını takdir etmesi gerekmektedir. Hileli davranış olumlu (aktif) bir eylem olabileceği gibi çekinme, susma, hareketsiz kalma, bir belgeyi mahkemeye göndermeme, bir belgenin, olayın veya eylemin tarihini değiştirerek sunma, sanığın lehine sonuçlanması kuvvetle muhtemel bir süreci yarıda kesmek suretiyle lehe durumun ortaya çıkışını engelleme gibi türlü şekillerde de ortaya çıkabilir. Bütün mesele, hilenin hükmü etkilemiş olup olmadığını tespit etmekte ve gerek olumlu gerekse olumsuz davranışın bilerek yapılıp yapılmadığını belirlemekte toplanmaktadır. Diğer bir anlatımla hükme etkili olan hileli davranış bilerek yapılmış ise yargılamanın yenilenmesi şartı gerçekleşmiş demektir.
Bir kamu görevlisinin suç oluşturduğu iddia edilen fiili ile ilgili olarak idarece açılan bir disiplin soruşturmasında; soruşturma emri verilmesi, bağımsız, üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, soruşturmacı olarak atananların ve cezayı verecek olan disiplin amirlerinin veya disiplin kurulu üyelerinin soruşturmaya konu olayla hiçbir ilgisi bulunmayan, hakkında soruşturma yapılan kamu görevlisinin suç konusu eyleminden zarar gören veya yarar sağlayan veya olayın mağduru durumundaki kişilerden etkilenebilecek konumda bulunmayan kişi ve kişilerden olmaları gerekmekte olup, olayla ilgili tanık ve soruşturulanların ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, soruşturulanların görev ve konumları itibariyle sorumlulukları ve suçun oluş biçimi irdelenerek düzenlenen rapor ile fiilin sübut bulup bulmadığının ortaya çıkarılması, bu aşamada soruşturmacının kanaat ve teklifini belirtmesi ve ilgili makama sunması, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veya kurulların ayrı olması ve yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek ilgilinin savunmasının alınması disiplin hukukunun temel ilkelerinden olup, hukuki güvenliğin de gereğidir.
Uyuşmazlığa konu olay incelendiğinde; olaya bizzat görgüsü olan tanıklardan …'nin soruşturma kapsamında ifadesinin alındığı, ancak davacı tarafça, adli yargıda yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulması üzerine tanık …'nin …Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında yapılan yeniden yargılama sonucu alınan ifadesinde, ilk ifadesinde geçen hususların o dönem ifadesini alan kişilerce yazıldığı, ifade alma sürecinde avukatının olmadığı, bazı hususları söylemediği halde ifade tutanağına yazıldığı, ifadesini alan kişilerin korku ve baskı ile iradesini sakatladığını beyan ettiği ve bunun da duruşma tutanağına geçirildiği; ayrıca bir başka tanık …'nin yeniden yapılan yargılama sonucu alınan ifadesinde aracında uyuşturucu madde yakalanması üzerine gözaltına alındığı ve 08/03/2007 tarihinde ilk ifadesini verdiği ve bu ifadede davacı ve …'nün adının geçmediği, ama oradaki soruşturmayı yapan polislerin kendisini ihbar edenin davacı ve … olduğunu, onların adını vermesi durumunda satıcılıktan değil sadece kullanıcılıktan ceza alacağını söylemeleri üzerine 09/03/2007 tarihli ifadeyi verdiği ve bunu okumadan imzaladığını, sonraki ifadelerinin ifadeyi alan polislerce yazılmış kurgu ifadeler olduğunu ve kabul etmediğini belirtip, bunların duruşma tutanağına yazıldığı görülmüştür.
Diğer yandan, davacı ve … hakkında "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama" suçundan …Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yeniden yargılama sonucu, davacı ve …'nün suçu işlediğine dair tanık … ve …'nin sonradan değişen mahkeme huzurunda alınan beyanları dışında başkaca bir delilin olmadığı ve tanıkların emniyette ifadelerini görevinden ihraç edilmiş memurların baskısı ve tehdidi altında verdiklerini beyan etmeleri gerekçesiyle beraat kararı verildiği anlaşılmıştır. (… Ağır Ceza Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı EK KARARI)
Bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, hukuki menfaati etkilenen davacı hakkında, adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyetli bir sonuca ulaşılabildiği noktasında şüphe doğduğu ve bu kararın yukarıda hukuki değerlendirme başlığı altında irdelenen; delillerin büsbütün dayanaksız kalmasını sağlayan ve kanunda sayılmış olan hallerin ortaya çıkması davanın esasının incelendiği zamanda mevcut olan hukuki delillerin ışığında bulunmuş olan hukuk gerçeğinin, yargılamanın yenilenmesi yoluyla yeni delillere göre yeniden aranmasını gerekli kılmaktadır.
Bu durumda, davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kararda esas alınan ve olayın aydınlatılmasında bilgi ve görgülerine başvurulan tanık ifadelerinin bu noktada hukuken itibar edilebilir nitelikte olup olmadığının ve bu kapsamda Mahkeme kararına etkili hileli eylemde bulunulup bulunulmadığı hususunun, bir başka deyişle, yargılamanın yenilenmesi istemi şartlarının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 53. maddesinin (e) bendinde yer alan hüküm kapsamında gerçekleşip gerçekleşmediğinin Mahkemece açıklığa kavuşturulması suretiyle, davacının meslekten çıkarılmasına ilişkin işleme karşı açtığı dava hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekirken, davacının yargılamanın yenilenmesi yönündeki talebini reddeden Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. Yargılamanın yenilenmesi isteminin reddi yolunda …İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmenin durdurulması harcının davacıya iadesine,
4. Aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Yasa'nın (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/04/2021 tarihinde esasta oybirliğiyle, gerekçe yönünden ise oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlık; polis memuru olarak görev yapan davacının, meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının, yargılamanın yenilenmesi yoluyla kaldırılarak, anılan işlemin iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden; Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … günlü, … sayılı dava konusu işlemiyle; davacının, "irtikap" ve "uyuşturucu maddeleri yapmak veya kullanmak, bunların yapılmasına, kullanılmasına, saklanmasına, yakalanacağı sırada ortadan kaldırılmasına veya satın alınmasına aracı olmak" suçlarının sübuta erdiğinden bahisle, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8. maddesinin 6 ve 20. bentleri uyarınca meslekten çıkarılmasına karar verilmiş, söz konusu meslekten çıkarma işlemine karşı açılan ve temyiz edilmeden kesinleşen … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararında, "olayla ilgili olarak … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… esasına kayden açılan dava sonucunda anılan Mahkemenin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile davacının üzerine atılı uyuşturucu esrar maddesi ticareti yapmak suçunu işlediği neden gösterilerek 5237 sayılı TCK'nun 188/3. maddesi uyarınca takdiren 5 yıl hapis ve 60 gün adli para cezası ile cezalandırılmış bulunduğu; davacının uyuşturucu esrar maddesi ticareti yapmak suçunu işlediği alınan ifadeler ve dosyada mevcut diğer deliller çerçevesinde sabit olduğunun anlaşıldığı, bu sebeplerle, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı" gerekçesine yer verilmiştir.
Davacı tarafından, disiplin soruşturmasına ve meslekten çıkarılmasına esas alınan fiillere yönelik ceza yargılamalarında, irtikap suçundan beraat ettiği, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma ve sağlama suçundan mahkumiyetine hükmedildiği, anılan kararların da Yargıtay aşamasından sonra kesinleşmekle birlikte, "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama" suçundan … Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yeniden yargılama sonucunda, anılan suçun işlendiğine dair tanık … ve …'nin mahkeme huzurunda alınan beyanları dışında başkaca bir delilin olmadığı ve tanıkların emniyet ifadelerini görevinden ihraç edilmiş memurların baskısı ve tehdidi altında verdiklerini beyan etmeleri gerekçesiyle, hakkında beraat kararı verildiği ileri sürüldüğünden, anılan beraat kararlarının, işbu davada talep edilen yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilip edilmeyeceğinin tesbiti gerekmektedir.
2577 sayılı Kanunun 53. maddesinin (c) bendinde; "Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararı ile bozularak ortadan kalkması" yargılamanın yenilenmesi nedenleri arasında sayılmıştır.
Davacıya isnat edilen disiplin suçunun, "Uyuşturucu maddeleri yapmak veya kullanmak, bunların yapılmasına, kullanılmasına, saklanmasına, yollanmasına, yasaklanacağı sırada ortadan kaldırılmasına, satılmasına veya satın alınmasına aracı olmak" olduğu, ceza yargılamasına konu suçun da "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama" olarak belirlendiği, bir başka ifadeyle; disiplin cezasına konu eylem ile ceza yargılamasına konu eylemin örtüştüğü görülmektedir.
Bunun gibi; ceza hukuku anlamında suç teşkil eden eylem ile disiplin hukuku anlamında cezayı gerektiren eylemlerin örtüştüğü durumlarda; her iki yargılamanın farklı sonuçlandırılmasının, hukuk güvenliği açısından kabulü mümkün olmadığı gibi, ceza yargılamasında beraatle sonuçlanan bir eylem nedeniyle disiplin cezasının verilebileceğinin kabulü, masumiyet karinesinin de ihlali niteliğinde olacaktır.
Bu itibarla, aynı suçlama bakımından ceza yargılamasında verilen (yargılamanın yenilenmesi suretiyle) beraat kararının, disiplin cezasının yargısal denetimi bakımından da hüküm ve sonuç doğurması gerektiğinin kabulü zorunludur.
Uygulanacak "yargılamanın yenilenmesi" nedenine gelince;
Temyize konu mahkeme kararında; disiplin cezasına ilişkin davada yalnızca ceza mahkemesinin mahkumiyet kararına dayanılmadığı, dosyadaki tüm delillerin ayrıca değerlendirilerek karar verildiğinden bahisle, davacı hakkındaki mahkumiyet kararının kaldırılması ve beraat kararı verilmesinin "Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararı ile bozularak ortadan kalkması" olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesine yer verilmiştir.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerden, … Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yeniden yargılama sonucunda, "anılan suçun işlendiğine dair tanık … ve …'nin mahkeme huzurunda alınan beyanları dışında başkaca bir delilin olmadığı" gerekçesiyle beraat kararı verildiği, mahkumiyete esas alınan tek delilin, … ve …'nin ifadesi olduğu, anılan ifadelerin de, baskı ve tehdit altında alındığı hususunun ceza yargılaması sonucu geçersiz sayıldığı ve bu ifadelere dayalı ceza hükmünün kaldırıldığı, bir başka ifadeyle; yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulan ilk Mahkeme kararının dayandığı tanık delilinin yargı kararıyla ortadan kaldırıldığı göz önüne alındığında, sözü edilen ceza yargılamasında yargılamanın yenilenmesi suretiyle verilen kararın, "Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararı ile bozularak ortadan kalkması" niteliğinde kabul edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan, çoğunluk kararıyla; 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (e) bendinde yer alan "Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması" niteliğinde yargılamanın yenilenmesi nedeni bulunduğuna hükmedilmiş ise de; sözü edilen yargılamanın yenilenmesi nedeninin, davadaki tarafların kasıtlı bir eylemini ifade etmesi, davada taraf olan idarenin bu yönde bir eyleminin tesbit edilememesi, davacının da ileri sürdüğü gibi; idarenin değil, idare adına soruşturma yürüten kişilerin baskı ve tehditleriyle idarenin yanıltıldığı göz önüne alındığında, sözü edilen maddenin niteliği itibarıyla olaya uygulanma olanağı bulunmaktadır.
Bu itibarla, davacının yargılamanın yenilenmesi isteminin, 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (c) bendinde yer alan "Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması" hükmü kapsamında kabulü ile Mahkeme kararının bu doğrultuda bozulması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.