9. Hukuk Dairesi 2013/345 E. , 2013/3330 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, ilave tediye farkı, ikramiye alacağı ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, davalı bakanlık emrinde çalıştığını, 11. 12. 13. ve 14. dönem Toplu İş Sözleşmelerinin tarafı olan ... İşçileri Sendikası üyesi olduğunu 31.12.2004 tarihinde sona eren toplu iş sözleşmesinin ardından yeni bir sözleşme imzalanmadığını, anılan sözleşmelerde ücret artışı hükümlerinin ücretine tam yansıtılmadığını, 31.12.2004 tarihinden sonraki dönemde ise ücret artışının geç ve eksik uygulandığını beyanla, ücret, ilave tediye ve ikramiye fark alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı işveren, alacakların zamanaşımına uğradığını toplu iş sözleşmelerinin 40. maddesine uygun olarak yevmiye tespitlerinin yapılarak ücretlerine yansıtıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, istek konusu dönemde eksik ödeme yapıldığının bilirkişi raporu ile belirlendiği gerekçesiyle davaya konu taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda kıdem terfi primi eklenmek suretiyle hesaplamaya gidildiği görülmektedir.
İstek konusu dönemde yürürlükte olan toplu iş sözleşmelerinin tamamında kıdem terfii 33. maddede düzenlenmiştir. Maddenin başlığı “Daimi işçilerin Kıymetlendirme Fişlerine Dayalı Kıdem Terfii” olup, madde içeriğinden de sözü edilen terfi için daimi işçi olarak çalışılması gerektiği açıktır.
Toplu iş sözleşmesinin 35. maddesinde sendika üyesi olan işçilerin üyeliğin sendikaya bildirilmesinden itibaren daimi işçiler gibi toplu iş sözleşmesinden yararlanacakları yönünde kurala yer verilmiş ise de sözü edilen hükmün, ücret artışı ile diğer sosyal hakları ilgilendirdiği kabul edilmelidir. Zira toplu iş sözleşmesinin 25. maddesinde daimi işçi ile mevsimlik işçi tanımları yapılmış ve 33. maddede kıdem terfi sadece daimi işçiler için öngörülmüştür. Mevsimlik işçinin üyeliğin bildirildiği andan itibaren toplu iş sözleşmesinin tüm hükümlerinden yararlanabileceği kabul edildiğinde, toplu iş sözleşmesinde öngörülen daimi işçi ile mevsimlik işçi arasındaki ayrımın nedeni ortadan kalkar. Zira 2822 sayılı Yasa gereği üyeliğin işverene bildirildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanılacağından, daimi işçilerle mevsimlik işçilerin toplu iş sözleşmesinin tüm hükümlerinden yararlanması söze konu olur. Toplu iş sözleşmesinde açıkça daimi işçilerle mevsimlik işçilere ait tanıma yer verilmesi ve 33. maddede açıkça daimi işçilere kıdem terfii öngörülmesi sebebiyle düzenlemenin amaçsal yorumu yapıldığında mevsimlik işçilerin kıdem terfi haklarının olmadığı kabul edilmelidir. Toplu iş sözleşmesinin 35. maddesi hükmü, sendika üyesi olan mevsimlik işçilerin, sözleşmede açıkça daimi işçilere sağlanan haklar dışında kalan hükümleri bakımından sonuç doğurur.
Davalı işveren davacının bir dönem mevsimlik işçi statüsünde çalıştığını, 2001 yılında daimi kadroya alındığını savunmuştur. Dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden davacının istek konusu dönem içinde hangi statüde çalıştığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece bu yönde bir araştırmaya gidilmeli, davacının hesaplamaya konu dönem içinde mevsimlik işçi statüsünde çalışmasının bulunduğu belirlendiği taktirde gerekirse bilirkişiden ek hesap raporu alınarak mevsimlik çalışılan dönem için kıdem terfi zammı yevmiyeye eklenmemelidir. Başka bir anlatımla mevsimlik işçi olarak çalışılan dönem için kıdem terfi zammı hesabı ile yevmiye tespiti hatalıdır. Sözü edilen durum ileriye dönük olarak yevmiyeyi etkilediğinden zamanaşımına uğramayan dönem hesabını da ilgilendirmektedir.
Davacının çalışmalarının daimi kadroda geçmiş olması halinde hükme esas alınan rapordaki hesaplamaya itibar edilmelidir.
3- Mahkemece hüküm fıkrasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde kabul edilen ücret ve ikramiye fark alacakların faiz başlangıçlarının açıkça gösterilmemesi, bilirkişi raporunda yazılı tarihlerden söz edilerek faize dair karar verilmesi de doğru değildir. Ayrıca 31.12.2004 sonrasında doğan ve toplu iş sözleşmesine dayanamayan alacaklar bakımından en yüksek işletme kredisi faizine karar verilmesi de doğru değildir. 31.12.2004 tarihinden sonra doğan ücret ve ikramiye alacakları bakımından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.