15. Hukuk Dairesi 2016/1605 E. , 2017/4317 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, ayıplı işin giderim bedeli, ayıplı iş nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemlerine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı iş sahibi, davalı yüklenicinin 20.04.1998 tarihinde imzalanan sözleşme ile Tabiat Tarihi ve Madencilik Müzesi İnşaatı yapım işini üstlendiğini, 24.12.2002 tarihinde işin kesin kabulünün yapıldığını, ancak işin kesin kabulünün yapılmasından sonra gizli ayıpların ortaya çıktığını, ayıpların giderim bedelinin tahsili için ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/577 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, mahkemece yapılan yargılama sonunda 22.01.2009 tarihinde ıslah talebi de dikkate alınarak 399.750,00 TL’nin tahsiline karar verildiğini, söz konusu kararın kanun yollarından geçerek kesinleştiğini, davacı idare tarafından ayıplı işlerin giderilmesi için ihaleye çıkıldığını, ihaleyi alan firma tarafından yeni gizli ayıpların bildirildiğini, bu nedenle ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/3 Değişik iş sayılı dosyasında tespit yaptırıldığını, bilirkişiler tarafından ayıpların tespit edildiğini, tespit raporunun 10.02.2010 tarihinde davalı yükleniciye tebliğ edildiğini, ancak davalı yüklenici tarafından ayıpların giderilmediğini, bu nedenle ayıpların giderilme bedeli ve ayıptan kaynaklanan zarar kapsamında 1.908.444,68 TL harcama yapıldığını, bunun 399.750,00 TL’sinin ilk yargılamada hüküm altına alındığını, bu miktar mahsup edildiğinde davalı yüklenicinin 1.588.694,68 TL borcu kaldığını, ancak davalı yüklenici tarafından ödenmediğini iddia etmiş; davalı yüklenici ise yargılama sonucunda hükmedilen ayıp giderim bedelini faizi ile birlikte 893.500,00 TL olarak ödediklerini, başka borçlarının olmadığını savunmuş; mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı iş sahibinin 01.02.2010 tarihli tespit raporu ile ayıplardan haberdar olmasına rağmen davalıya ayıp ihbar külfetini Ankara 16. Noterliği’nin 07.11.2012 tarih ve 25219 yevmiye numaralı ihtarı ile yerine getirdiğini, makul süre içinde ayıp ihbarını yerine getirmediği gibi, davalının sorumlu tutulabileceği ek bir tamirat, tadilat ve güçlendirme bedeli bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kesinleşen hükümle tespit edilen gizli ayıplardan sonra ortaya yeni gizli ayıpların çıkıp çıkmadığı, bu ayıplardan kaynaklanan zarar oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı belirtilmiş ise de, davacı idarenin talebiyle yapılan ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/3 Değişik iş sayılı tespit dosyasına sunulan 01.02.2010 tarihli bilirkişi raporunun davalı yükleniciye 10.02.2010 tarihinde tebliğ edildiği, bu suretle 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 362/son maddesi hükmünde yer alan iş sahibi idarenin eserde gizli ayıpların bulunduğunu anlar anlamaz (vakıf olur olmaz) derhal bu ayıpları müteaahite bildirme mükellefiyetini yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece ihtar tarihinin dikkate alınarak, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesi doğru olmadığı gibi, dosya arasında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacı idare tarafından mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra ayıplı işlerin giderilmesi için ihaleye çıkıldığı, dava dışı Tek-Ay Müh. İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti tarafından 07.12.2009 tarihinde düzenlenen teknik inceleme raporunda, davaya konu müze inşaatının bodrum katta bulunan dolgu kısmının tamamen boşaltıldığı, dolgu içerisinde kalan kolonlarda ve temelde güçlendirme yapılması gerektiğinden bahsedildiği, tespit raporunda da bodrum katın toprağının boşaltılması sonucu kolonlarda ortaya çıkan ayıplardan bahsedildiği anlaşılmakta olup, yargılama aşamasında alınan bilirkişi kurulu raporunda bu hususların yeterli ve şüpheden uzak şekilde değerlendirilmediği anlaşılmıştır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK"nın 266. madde ve devamında düzenlenen hükümler gözetilerek, konusunda uzman üniversite öğretim üyelerinden oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla gerektiğinde yerinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinden davaya konu edilen gizli ayıpların ve gizli ayıplar nedeniyle doğduğu iddia edilen zararların kesinleşen kararda hüküm altına alınıp alınmadığı, alınmamış ise bedeli konularında ayrıntılı inceleme yapılması, rapora taraflarca itiraz olduğu takdirde taraf itirazlarını karşılayacak ek rapor alınması, alınacak raporun mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişli olmasından ibaret olmalıdır. Eksik ve hatalı değerlendirme sonucu verilen karar doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 07.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.