5. Ceza Dairesi Esas No: 2017/3822 Karar No: 2018/397 Karar Tarihi: 05.02.2018
İhmali davranışla görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2017/3822 Esas 2018/397 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ankara Barosu avukatı bir sanık, müvekkilinin çekinin karşılıksız çıkması nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Ancak icra takibi beş yıl boyunca gerçekleşmediği için takip yenilendi ve icra baslatildi. Bununla birlikte, Antalya Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın vekilliği altındaki şahsın suçundan hüküm verildikten sonra, katılana danışmadan vazgeçme dilekçesi sunarak hükmü iptal ettiğini belirledi. Bu nedenle, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi için davaların birleştirilmesi gerektiği kararına varıldı. Kararda, suç işleme kararının icrası sırasında zincirleme suç hükümlerinin eksik uygulandığı da belirtildi. Kanun maddeleri 3167 sayılı Kanun, 5237 sayılı TCK'nın 53/1-e maddesi ve TCK'nın 43/1. maddesi ile 53/5. maddesi ve fıkrasıdır.
5. Ceza Dairesi 2017/3822 E. , 2018/397 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : İhmali davranışla görevi kötüye kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; 1-Ankara Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapan sanığın, katılan ... tarafından 1999 yılında vekil olarak tayin edildiği, katılanın ... isimli şahıstan aldığı çekin karşılıksız çıkması nedeniyle 24.000 TL tutarındaki alacağı için verdiği talimat uyarınca sanık tarafından Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına 3167 sayılı Kanuna aykırılık suçundan suç duyurusunda bulunulduğu, yine Ankara 24. İcra Dairesinin 2001/3714 sayılı takip dosyasında icra takibi başlatıldığı, anılan dosyada 10/05/2002"de yapılan son talep tarihinden itibaren yaklaşık beş yıl süreyle işlem yapılmadığı, sanığın takipsiz kalan icra dosyasını 20/08/2007 tarihinde yenilediği ve dosyanın 2007/6909 Esas numarasını aldığı, borçlunun da aynı tarihte bu dosyaya beyanda bulunarak borcunun maaşından kesilerek ödenmesine muvafakat ettiği, daha sonra borçlu vekilinin takibe konu çeke ilişkin zamanaşımının gerçekleştiği yönündeki itirazı üzerine Ankara 14. İcra Mahkemesinin 26/03/2008 tarihli kararıyla icranın geri bırakılmasına karar verildiği, yine sanığın borçlu hakkında Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesince 3167 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan ve kesinleşen hükümden sonra katılanın muvafakatı olmadan şikayetten vazgeçme dilekçesi vererek borçlu hakkında kesinleşen cezanın ortadan kaldırılması kararı verilmesine sebep olduğu anlaşılan olayda, katılanın şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sanığa atılı Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin borçlu ... hakkındaki dosyasında muvafakat olmadan şikayetten vazgeçtiğine dair iddialara ilişkin olarak tefrik kararı verildiği ve evrakın Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, her iki eyleme ilişkin olarak Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından ayrı ayrı ilgili Başsavcılıklara soruşturma izni verildiği, yapılan yargılama sonucunda Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanık hakkında Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamaya konu eylemin aynı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısında; anılan bu dosyanın akıbetinin araştırılması ve mümkünse davaların birleştirilmesi, aksi halde asılları veya onaylı örneklerinin getirtilmesi, hukuki kesinti, zincirleme suç ve mahsup hükümlerinin değerlendirilmesi, bundan sonra hasıl olacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Kabule göre de; a) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda atılı suçu birden fazla kez işlediği anlaşılmasına rağmen zincirleme suç hükümlerini içeren TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini, b) 5237 sayılı TCK"nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükümde belirlenen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 05/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.