Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/878
Karar No: 2022/2120
Karar Tarihi: 10.03.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/878 Esas 2022/2120 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/878 E.  ,  2022/2120 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : YALOVA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden davanın usulden reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; Milli Emlak Müdürlüğüne ait olan ... Mahallesi 330 ada 3 ve 4 parsellerdeki arsa vasıflı taşınmazlar üzerinde murisi ... tarafından 230 adet zeytin ağacı yetiştirildiğini, mirasçıları olarak taşınmazlardaki ağaçların bakımını üstlendiklerini, ancak söz konusu arazilerin haberi olmadan Milli Emlak Müdürlüğü tarafından davalıya devredildiğini, araziler üzerindeki 230 adet yaklaşık 40 yaşında olan zeytin ağaçlarının kendilerine ait olduğunu ileri sürerek; ağaç bedeli olarak şimdilik 5.000TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 12/04/2019 tarihli dilekçe ile talebini 130.620TL’ye artırmıştır.
Davalı; davacılar tarafından zeytin ağaçlarının hangi tarihte ekilmiş olduğunun beyan edilmediğini, dolayısıyla 10 yıllık zamanaşımı süresinin söz konusu olabileceğini, tapu kayıtlarına güvenerek taşınmazı satın aldığını, tapu kayıtlarında beyanlar hanesinde görülmeyen ve dikildiği iddia edilen ağaçlar ile ilgili davada kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davaya konu taşınmazların çalılık, makilik iken tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere bölgenin yöre halkı tarafından 70’li yılların başında temizlenerek zeytin ağacı dikilip yetiştirildiğini ve resmi kurumlar tarafından halka herhangi bir uyarı yapılmadığını, davacıların murisinin de bu şekilde dava konusu taşınmazları ihya için 168 adet ağaç diktiğini, murislerinin ölümünden sonra da çocuklarının ağaçların bakımını üstlendiğini ancak Milli Emlak Müdürlüğünün taşınmazları ihaleye çıkarmadan ... Belediyesine devrederek arsa vasfında kaydedildiğini ancak satış esnasında zeytin ağaçlarının ekonomik değerinin hesaplanmadığını ve kendilerine ağaç bedellerine yönelik ... Belediyesinin de ödeme yapmadığını, dolayısıyla zeytin ağaçları nedeni ile 168 ağaç için belirlenen 156.744TL tutarında sebepsiz zenginleştiğini, ... ve ...'in mirasçılık belgelerindeki davacıların payları oranında davanın kabulü ile 130.620 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; muris ...'in davacılar dışında başka mirasçıları da bulunduğu ve talebin muris tarafından dikilen zeytin ağaçlarının bedelinin tahsili istemi olduğu, muristen kalan terekede mirasçılar arasında iştirak halinde mülkiyet esasları geçerli olması sebebi ile mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu ve bu davaların birlikte açılması gerektiği ancak davacı mirasçıların sadece kendi paylarına hasren dava açtıkları, mirasçıların iştirak halindeki payı üzerinde tek başına tasarruf yetkisi bulunmadığı gibi dava diğer mirasçıların paylarını da kapsamadığından diğer mirasçıların davaya katılması ya da terekeye temsilci atanması yoluyla davaya devam imkânı da bulunmadığı, davacıların aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı tarafından satın alınan taşınmaza davacıların murisi tarafından dikilen zeytin ağaçlarının bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği tahsili istemine ilişkindir.
TMK’nın 640/2. maddesine göre; “Mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.”
Elbirliği mülkiyetinde esasında, mülkiyeti meydana getiren kişilerin hepsinin bir arada hak sahibi olmaları yer alır. Bu mülkiyette malikler paydaş değil, ortaktır. Tüzel kişiliğe sahip olmayan bu ortaklıkta, hakkın süjesi ortaklık olmayıp bir bütün halinde elbirliğiyle hareket etmek zorunda olan ortaklardır (TMK m. 640/1). Ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır.
HMK’nın "Mecburi dava arkadaşlığı" başlıklı 59. maddesinde ise; "Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır." hükmü düzenlenmiş bulunmaktadır.
Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder (HMK m. 60/1).
Taraf ehliyeti 6100 sayılı HMK'nın 114/ 1-d maddesi uyarınca dava şartlarından olup yine aynı Kanun'un 115/1 maddesi gereğince de kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece kendiliğinden göz önüne alınmalıdır. Ancak yine aynı Kanun'un 115/2 maddesi gereğince dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verilmeli, bu süre içinde bu dava şartı noksanlığının giderilmemesi halinde davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmelidir.
Davacıların murislerinin ve kendilerinin ihya ettiği taşınmazdaki zeytin ağaçlarının bedeline yönelik taleplerinin niteliği gözetildiğinde tereke alacağı üzerinde mirasçıların elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu ve mirasçılardan biri tarafından dava açılması nedeniyle mirasçının açtığı bu davayı yalnız başına yürütemeyeceği, davanın bütün mirasçılar ile birlikte yürütülmesi gerektiği açıktır.
Bu nedenle işbu davanın görülebilmesi için diğer mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya TMK'nın 640/3. maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacılara uygun bir süre verilmesi gerekir. Eğer diğer mirasçılar davaya katılmaz ve yazılı muvafakat da vermezler ise, bu durumda davayı açan mirasçıların terekeye bir temsilci tayin ettirmesi gerekir (TMK.640/3). Terekeye atanan temsilci, bir kısım mirasçının açtığı davaya icazet verirse davaya tereke temsilcisi tarafından devam edilir. Terekeye temsilci atanması ve tereke temsilcisinin davaya devam etmesi halinde de, ayrıca diğer mirasçıların davaya katılmalarına veya muvafakatlerinin alınmasına gerek yoktur.
Davayı açan mirasçıları, kendisine verilen kesin süreye (HMK md. 94) rağmen diğer mirasçıların davaya katılmalarını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ve terekeye temsilci de tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verilir.
Her ne kadar, bölge adliye mahkemesince davacıların davayı paylarına hasren açtığı dolayısıyla elbirliği mülkiyet hükümlerinin uygulandığı davada paya hasren açılmış olması sebebi ile diğer mirasçıların da davaya dahil edilemeyeceği, davacıların da paylarını bu şekilde talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, davacıların dava dilekçesindeki talepleri incelediğinde murisleri tarafından dikilen ağaçların bedelinden paylarına düşen bedeli talep etmedikleri; aksine murisleri tarafından dikilen ağaçlar nedeniyle davalının mal varlığında oluşan zenginleşmenin tamamının terekeye iadesini talep ettikleri anlaşılmaktadır.
O halde bölge adliye mahkemesince; diğer mirasçıların davaya dahil edilmesi ya da terekeye temsilci atanması için davacılara süre verilmesi ve hasıl olacak sonucu göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacılar vekilinin vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK'nın 371. maddesi uyarınca davacılar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın aynı Kanun'un 373/2. maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 10/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.





Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi