Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/691
Karar No: 2022/2136
Karar Tarihi: 10.03.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/691 Esas 2022/2136 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/691 E.  ,  2022/2136 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; Zeytinburnu 2. İcra Müdürlüğünün 2001/1600 Esas sayılı dosyası üzerinden 21.05.2001 tarihinde davalı aleyhine 15.000,00 TL alacağını tahsil etmek amacıyla takip başlattığını, ancak alacağını tahsil edemediğini, takip tarihinden sonra yaşanan ekonomik olumsuzluklar sebebiyle munzam zararının oluştuğunu, ayrıca takipte faiz talep etmesine rağmen, faiz talebinin sonradan eklendiği gerekçe gösterilerek takipteki faiz talebinin iptaline karar verildiğini, bu sebeple takip tarihinden itibaren işlemiş faizin de tahsilini talep ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile faiz talebi yönünden 5.000,00 TL, munzam zarar yönünden 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile faiz alacağına ilişkin talebini 33.907,40 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne, 33.907,40 TL temerrüt faizi alacağının davalı taraftan tahsiline, faiz alacağına ayrıca faiz yürütülemeyeceğinden faiz talebinin reddine, taleple bağlı kalınarak 5.000,00 TL munzam zarar alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı eldeki dava ile, davalı aleyhine icra takibi başlattığını ancak alacağını tahsil edemediğini ileri sürerek, faiz alacağı ile munzam zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafından temyiz edilen karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan), 18.12.2012 tarih, 2012/14156 Esas,
2012/28946 Karar sayılı ilam ile “...1-Dava munzam zarar ve faiz alacağına ilişkin olup, davacı davalıdan olan alacağının tahsili için icra takibi başlattığını ancak 2001 senesinde başlayan icra takibinde bugüne kadar hiçbir ödeme yapılmadığını, oluşan faiz ve munzam zararının tahsilini istemiş, davalı ise davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak ve alacak henüz tahsil edilmediğinden munzam zararın oluşmayacağı kanaatiyle munzam zarara ilişkin davacı talebinin reddine karar verilmiş ise de, munzam zarar talep edilebilmesi için alacağın tahsili gerekmez. Mahkemece, bu husus ve Borçlar Kanunu'nun 105/2. maddesinde düzenlenen munzam zarar alacağına ilişkin şartlar değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Davacı ayrıca takip talebine faiz isteğini sonradan eklediği gerekçesiyle faiz kısmı iptal edildiğinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek faiz talebinde bulunmuş, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da kanuni faiz 33.907,40 TL olarak hesaplanmıştır. Ancak mahkemece ,davacının bu talebi alınan raporda alacak henüz tahsil edilmediğinden faizin kabul edilemeyeceği ve bilirkişi tarafından faiz yönünden hesaplama yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Ne var ki, yukarıda da anlatıldığı üzere bilirkişi raporunda faiz yönünden hesaplama yapılmış ve alacağın tahsil edilmemesinin sadece munzam zarar hesabı yapılmasına engel olacağı tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemece davacının faiz istemi değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, alınan bilirkişi raporu yanlış yorumlanarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...” gerekçesiyle bozulmuş, davalının karar düzeltme istemi aynı dairenin 06.11.2014 tarih, 2014/29233 Esas, 2014/34768 Karar sayılı ilamı ile reddedilmiş; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, davalının açtığı menfi tespit davasının reddine karar verildiği, tahsil edilemeyen 15.000,00 TL’nin takip tarihinden dava tarihine kadar geçen sürede ekonomik olarak değer kaybettiğinin sabit olduğu, ek bilirkişi raporu ile munzam zarar 42.280,49 TL olarak hesaplanmış ise de taleple bağlılık prensibi gereğince 5.000,00 TL munzam zarar alacağının oluştuğu gerekçesiyle, davacının munzam zarar talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 105. maddesine göre alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle mükelleftir.
Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm, kanıtlanmadan ödenmesi talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etme olanağı yasal olarak mevcut değildir. İkinci bölüm, temerrüt faizini aşan (munzam) zarara ilişkin olup; temerrüt faizini aşan bir zararı olduğunu iddia eden, bu iddiasını somut delillerle ispat etmek zorundadır.
Yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu davacıyı ispat yükünden kurtarmaz. Zira davacı, para alacağını zamanında alması halinde bu parayı ne şekilde kullanacağını ispatlayamamıştır. Ayrıca alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu da ispat etmek zorundadır. Soyut enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması munzam zararın gerçekleştiği ve ispatlandığı anlamına gelmez. Davacı tarafından ispatlanması gereken husus, enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Örneğin; alacağını zamanında tahsil edememekten ötürü, başkasına olan borcunu ödemek için daha yüksek oranda faizle borç aldığını veya alacaklı olduğu parayı zamanında alsa idi, yabancı para ile ödemek durumunda olduğu borcunu, geçen süre içinde geçekleşen kur farkı sebebiyle daha yüksek miktardan ödemek zorunda kalmayacağı gibi olguları kanıtlamak durumundadır. Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle paranın döviz karşısında hızlı değer kaybı, yüksek enflasyon gibi genel, afaki ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen umumi ekonomik konjonktürel olgular TBK’nın 105. maddesinde sözü edilen munzam zararın varlığını göstermez. İstikrar bulmuş Yargıtay uygulamasına göre, davacı faizi aşan (munzam) zararını yukarıda açıklanan şekilde ispat etmeden bu yöndeki talebin kabul edilmesi mümkün değildir.
Somut olayda; mahkemece bozma sonrasında 26.02.2015 tarihli celsede munzam zararına ilişkin delillerini bildirmek üzere davacıya süre verilmiş, davacı vekili 11.03.2015 tarihli dilekçesinde, hakkın doğduğu tarihten itibaren geçen sürede enflasyon, paranın değer kaybı ve alım gücündeki düşüş, faizin ana para üzerinden hesaplanması ve ana paranın enflasyon karşısında sürekli erimesi gibi olgular dikkate alınarak munzam zarar hesaplaması yapmasını talep etmiştir. Buna göre, davacı munzam zararını ispatlayamadığı gibi esasen somut bir munzam zarar iddiasında da bulunmamıştır. O halde mahkemece, davacının munzam zarara ilişkin iddiasını ispatlayamadığı dikkate alınarak, bu alacak kalemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacının munzam zarar talebinin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK’nın 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.










Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi