Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün davacı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-) İstem, 2926 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılan 36. ve 1479 sayılı Kanunun 53. maddeleri kapsamında davalı tarafından zorunlu Tarım ... sigortalılarından satın alınan ürün bedelleri üzerinden sigorta primlerine yönelik gerçekleştirilmesi gereken kesinti tutarlarının yasal faiziyle birlikte tahsili için davacı Kurumca başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptaline ilişkin olup davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun takip tarihi itibarıyla yürürlükte olan 67/2. maddesinde, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın %40’ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği belirtilmiştir. İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir. ./.. Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, ürün bedelleri üzerinden kesilmesi gereken sigorta prim tutarları olan asıl alacak, icra takip ve dava tarihi itibarıyla belli ve sabit, dolayısıyla likit nitelikte olduğundan, takibe haksız itiraz eden davalının, Kurum yararına hüküm altına alınan asıl alacak tutarının %40’ı oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, anılan istemin reddedilmesi isabetsiz olduğu gibi, faiz sorumluluğu bakımından ilgili gerçek ve tüzel kişilerin temerrüde düşürülmelerine gerek bulunmadığı ve konuyla ilgili Kararname ile Tebliğ hükümlerine göre uygulama yapılması gerektiği belirgin bulunmasına karşın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu faiz talebinin de reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. S O N U Ç : Hükmün 1 numaralı bendinde yer alan “takip tarihinden” sözcüklerinin çıkartılarak yerine “her bir tevkif edilmesi gereken tutar yönünden prim kesintisi yapılması gereken tarihi izleyen ayın 21. gününden” sözcüklerinin yazılmasına, 3 numaralı bendinde yer alan sözcüklerin çıkartılarak yerine “Hüküm altına alınan asıl alacak tutarı üzerinden %40 oranına göre hesaplanacak icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacı Kuruma verilmesine,” sözcüklerinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.