Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/599
Karar No: 2022/2108
Karar Tarihi: 10.03.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/599 Esas 2022/2108 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/599 E.  ,  2022/2108 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacılar vekili, anne ...’un 26.05.2012 tarihinde doğum için davalı şirkete ait...Med hastanesinde yatışının yapıldığını, normal doğum sırasında doğumun zor bir şekilde seyretmesi üzerine anne tarafından sezaryen talep edildiğini ancak davalı doktorlarca normal doğum önerildiğini ve sonrasında doğumun bir türlü gerçekleşmemesi üzerine vakum yöntemi ile bebeğin doğurtulmaya çalışıldığını ve bu şekilde bebek ...'un doğduğunu, çocuğun doğar doğamaz beynine oksijen gitmediği ve beyninde ödem oluştuğundan yeni doğan yoğun bakım ünitesine alındığını, davacı bebek ...'un doğduğu günden itibaren bir çok hastanede tedavi gördüğünü ve en son Şanlıurfa ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce 10.12.2013 tarihinde "orta derecede bilişsel gelişim geriliği" tanısı ile yardım mekanik destek veya bir yardımcı cihaz olmaksızın ayağa kalkamayacağının belirtilerek % 94 oranında özür oranı verildiğini, davalı hastaneye müracaat ederek doğum sırasında çekilen NTS kayıtları ile doğum sırasındaki yapılan tetkiklere ilişkin evrakları istemesi üzerine sadece epikriz formunun verildiğini, doğum sırasında vakum uygulandığı halde epikriz kayıtlarında buna ilişkin bir kayda rastlanılmadığını, davalı hekim ve hastanenin sezaryenla doğum talep etmesine rağmen normal doğuma zorlanarak doğum sırasında vakum yöntemini yanlış kullanarak davacı bebek ...'un beyninde hasar meydana gelmesine neden olduğunu, bebek ...'un sürekli iş görmezliğe uğradığını ayrıca özürlü ve sürekli yatalak biri olarak hayatını idame ettirmek zorunda kalacağından ömür boyu normal bir insan gibi yaşamayacağını, ömür boyu acı ve keder dolu bir yaşam süreceğini, bu keder ve üzüntü ailenin ortak yaşayacağı bir kader olduğundan davacı anne ve babanın da çocukla beraber hatta çocuklarından daha fazla acı alem yaşayacaklarını beyan ederek davacı ... için maddi zararı tam olarak tespit edildiği anda artırılmak üzere 3.000,00 TL. maddi 100.000,00 TL. manevi, davacılardan baba ...
    ve anne ... için 75.000,00'er TL manevi tazminat olmak üzere toplam 253.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, davacının doğumun gerçekleştiği 26.05.2012 tarihinden iki gün önce poliklinik muayenesi için başvurduğunu, davacı ...’un hastanelerine başvurduğu tarihte 39 haftalık gebe olduğunu, hastadan o güne kadar gebeliği ile ilgili yapılmış tetkiklerin istendiğini ancak hastanın herhangi bir evrak getirmediğini, doğum şekli konusunda gerek normal gerek sezaryen hakkında hastaya, eşiyle birlikte sözel bilgi verildiğini, hastaya normal doğum önerildiğini ve normal doğumu kabul etmemesi durumunda yazılı onam verilerek sezaryen yapılabileceğinin de bildirildiğini, iddia edildiğinin aksine hastanın sezaryen istemediğini, iddia edildiği gibi doğumun uzamadığını, ayrıca doğum süresince ne hastadan ne de eşinden sezaryen yapılması talebi gelmediğini ve doğum süreci boyunca sezaryeni gerektirecek ne fetal(bebekle ilgili) ne de maternal( anne ile ilgili) gerekçe oluşmadığını, ddia edildiği gibi zor bir doğum olmadığını ve doğum sırasında vakum kullanılmadığını, bebeğin doğduktan sonra çok kısa bir süre ağladığını ve sonrasında solunumunun kötüleştiğini, bunun üzerine nöbetçi çocuk doktoru tarafından ilk müdahalenin yapıldığını ve yoğun bakım ünitesine alındığını, doğum sonrası bebekte oluştuğu iddia edilen durumun doğum sürecine bağlı olmadığını, davacı annenin daha öncesinde beş aylık gebelik kaybı öyküsü de göz önünde bulundurulduğunda bu durumun altında başka bir sebebin olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, literatür incelendiğinde perinetal asfiksinin önemli bir kısmının doğum öncesi süreçte başladığının ortaya koyulduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen hüküm, davacıların temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 13/05/2019 tarihli ve 2016/13530 - 2019/6035 sayılı kararıyla; hükme esas alınan raporda, doktorlara ve sağlık çalışanlarına atfı kabil kusur bulunmadığı belirtildiği, davacı çocuk ...'da meydana gelen engellerin ne olduğu ve doğum öncesinde mi yoksa doğum sırasında mı gerçekleşmiş olabileceği hususunun yeteri kadar açıklanmadığı,doğum sırasında vakum kullanılmış ise bunun ne şekilde tespit edilebileceği ve tespit edilmesi durumunda çocukta meydana gelen durumla bu yöntemin kullanılması arasında bir bağlantı olup olmadığı, çocukta gerçekleşen bu durumun davacı ...'nın daha önce gerçekleştiği iddia edilen beş aylık gebelik kaybı öyküsü ile bir ilgisinin olup olmadığı hususlarında yeterli açıklama bulunmamaktadır. O halde mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında 2 kadın hastalıkları ve doğum ve 1 çocuk hastalıkları uzmanı bulunan, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, davacı ve davalının iddia ve savunmaları ile itirazlarını karşılar nitelikte dava konusu olayda davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece;davanın reddine karar verilmiş;hüküm,davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hükme esas alınan raporda;annenin önceki gebeliğinde 5 aylık bebek ölümü hikayesinin bulunması, önceki gebelikteki bebek ölümünün nedenlerinin araştırılmaması ve buna ait herhangi bir kayıt bulunmaması, kesin olmamakla birlikte plasenta ile ilgili bir problem olabileceğini düşündürdüğü ve dolayısıyla bu engellerin doğum öncesinde gelişmiş olabileceği ihtimalinin göz ardı edilemeyeceği, yenidoğanda gelişmiş olan kranial hemorajiler ve komplikasyonları da çok nedenli bir durum olup, vakumla doğumun kesin bir kriteri olmadığı, doğumda vakum kullanıldığını kesin olarak söylemenin mümkün olmayacağı,davalı ...'un doğum sonrası ikinci günde çekilen (28.05.2012) beyin tomografisinde perinatal asfiksi değerlendirmesinde kullanılan kan tetkiklerinin yüksek çıkması, doğum seyrinde herhangi bir zor doğum öyküsü,
    doğum travması, forseps, vakum gibi müdahaleli doğum öyküsü ve buna bağlı gelişen asfiksi bulunmaması, annenin önceki gebeliğinde beş aylık bebek ölümü hikayesinin bulunması, önceki gebelikteki bebek ölümünün nedenlerinin araştırılmaması ve buna ait herhangi bir kayıt bulunmaması, kesin olmamakla birlikte plasenta ile ilgili bir problem olabileceğini düşündürdüğü ve dolayısıyla bu engellerin doğum öncesinde gelişmiş olabileceği, bu nedenle bu durumun daha önce kaybedilen beş aylık gebelikle de ilgisi olabileceği ihtimalinin de olabileceği yönünde rapor verilmiştir.
    Söz konusu rapor hükme esas alınmış ise de küçük ...'da meydana gelen engellerin ne olduğu ve doğum öncesinde mi yoksa doğum sırasında mı gerçekleşmiş olabileceği hususunda yeterli açıklamaya yer verilmediği ,ihtimaller dahilinde rapor edildiği anlaşılmaktadır.
    Bu nedenle daha somut rapor tanzim edilebilmesi için öncelikle; davacı ...’nın önceki gebeliğinde beş aylık bebek ölümü ile ilgili varsa tüm hastane kayıtları getirtilmeli,davacı ...’un fiziki muayenesi yapılmalı ve doğum sırasında vakum kullanılıp kullanılmadığına ilişkin davacıların göstermiş olduğu tanıklar dinlenerek önceki bozma kararımız doğrultusunda mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında iki kadın hastalıkları ve doğum,bir yenidoğan yoğun bakım,bir beyin cerrahi ,bir çocuk nöroloji uzmanı bulunan, akademik kariyere sahip beş kişilik bilirkişi kurulundan, tarafların iddia ve savunmaları ile itirazlarını karşılar nitelikte dava konusu olayda davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacılara iadesine, 6100 sayılı HMK'nin geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nin 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi