20. Hukuk Dairesi 2012/1464 E. , 2012/2193 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ... köyü 642 parsel sayılı 1620 m² yüzölçümlü taşınmazın yörede 1979 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını, davalı adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne ve 08.04.2010 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) işaretli 1325,71 m² yüzölçümlü bölümün orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1744 sayılı Yasaya göre 1979 yılında ... G25 b3, ... G25 C2 nolu 1/25000 ölçekli pafta ve film no 1793, kolon no 32-b, resim no 173-182 nolu hava fotoğrafları kullanılarak fotografik yöntemle yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Yasaya göre 2008 yılında yapılıp 14.03.2008 - 14.09.2008 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşen evvelce sınırlaması yapılan ormanlarda aplikasyon ve 2/B, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanlarda orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (B) bölümünün kesinleşmiş orman tahdit sınırı içinde kaldığından davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Dosyada yer alan tahdit haritasında çekişmeli taşınmazı ilgilendiren 6 ve 7 nolu orman sınır noktalarını birleştiren hat çekişmeli taşınmazın içerisinden düz çizgi ile devam ederek bilirkişi raporlarında belirtilen (B) işaretli bölümün tahdit içerisinde kaldığını göstermekte ise de, orman tahdit tutanaklarının 3. sayfasında “OS hattı 6 nolu OS noktasından itibaren tapulama müdürlüğü hattını çeşitli yönlerle kırık hatlarla aynen takip ederek sağ tarafta D. ormanı sol tarafta ... ... fındık bahçesi (par. no. 629), ... ... fındık bahçesi (par. no. 628), ... fındık bahçesi (par. no. 642) ... fındık bahçesi (par. no. 643) olmak üzere; D. ormanı ile ... fındık bahçesi (par. no. 643) ve ... ... fındık bahçesi (par. no. 644) müşterek sınırında tapulama hattı üzerindeki sabit taşa yazılan 7 nolu OS noktasına gelir.” şeklinde belirtilmiştir. Yani 6 ve 7 nolu OS hattını takip eden tahdit hattı bazı bölümlerinde kırık hatlı olmak üzere genel arazi kadastro sınırını takip etmekte olup orman tahdidinin yapılmasında kullanılan hava fotoğrafları getirtilerek orman tahdid haritası ve tutanakları denetlemeye elverişli olarak hava fotoğrafı üzerinde gösterilmemiştir. Çekişmeli taşınmaz yönünden 2008 yılında yapılan işlemin aplikasyon olduğu ve bu işlemin yeni bir kadastro işlemi olmayıp, kesinleşen orman kadastrosunda yazılı orman sınır noktalarının yenilenmesi, başka anlatımla güncelleştirilmesinden ibarettir.
Orman bilirkişisince orman kadastrosu ve aplikasyon tutanakları gerektiği gibi uygulanıp, denetlenmeden haritalar uygulanmak suretiyle ve denetime elverişli olmayan şekilde çekişmeli parselin konumunun gösterilmesi suretiyle yapılan uygulama yöntemine uygun değildir. Orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon harita ve tutanaklarının birbiri ile çelişmesi halinde orman kadastro haritası ve aplikasyon haritalarına değil, ilk orman kadastrosuna ait tutanaklarda tarif edilen orman sınır noktaları ve tutanaklarda yazılı sınırlara değer verilerek orman sınırlarının belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına göre Orman Kadastrosu ve aynı Yasanın 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 20.02.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.