14. Hukuk Dairesi 2013/5315 E. , 2013/8449 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.08.2001 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, suya vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacılar asıl ve birleştirilen davada, kadimden beri içme ve sulama amaçlı olarak yararlandıkları ... Köyü çeşmesi menbaına yakın yerde davalıların açmış oldukları keson kuyularını derinleştirip santrüfüj kullanmaları sonucu çeşme suyunun etkilendiğini ve zaman zaman kesildiğini ileri sürerek müdahalenin önlenmesini ve davalılara ait kuyuların kapatılmasını talep ve dava etmişlerdir.
Davalılar, kuyularını uzun zamandır kullandıklarını, davacıların ses çıkarmayarak kullanıma zımnen rıza gösterdiklerini, etkileşimin yeraltı sularının 2000 yılından itibaren azalmasından kaynaklandığını savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak kurulan hüküm, davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 26.11.2007 günlü 2007/12284 Esas, 2007/17876 Karar sayılı ilamı ile onanmış, davacılar vekilinin kararın düzeltilmesini istemeleri üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 06.03.2008 günlü 2008/1335 Esas, 2008/3634 Karar sayılı ilamı ile özetle “ ...davacılar, davalıların keson kuyularını derinleştirip pompaj sistemi ile kuyulardan fazla su almaları sonucu kendilerinin yararlandıkları çeşme suyunun azaldığını ileri sürüp davalı kuyularının kapatılması yanında bu suretle yaratılan muarazanın da giderilmesini istemişlerdir. Nitekim, dosyadaki belgelere ve alınan bilirkişi
raporlarına göre davacılara ait çeşmenin bağlı olduğu kaynak ile davalılara ait kuyuların aynı beslenme havzası içinde bulundukları, davalılara ait kuyulardan su çekilmesi halinde davacıların kaynağının etkilendiği ve ihtilaflı suyun yer altı suyu niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Genel sulardan herkes, kadim ya da öncelikli kullanım hakları engellenmemek koşulu ile faydalı ihtiyaçları oranında yararlanabilirler. Davacılar, davalılara ait keson kuyuların kapatılması yanında keson kuyuların derinleştirilip pompaj sistemi ile fazla su alınması sonucu ihtilaflı çeşme suyunun etkilendiğini ve zaman zaman kesildiğini ve bu suretle yaratılan muarazanın da giderilmesini istediklerine göre, mahkemece; tarafların içme ve sulama suyu olarak faydalı ihtiyaçları belirlenip çevrede aynı amaçla yararlanabilecekleri yada halen yararlanmakta oldukları başka su kaynakları bulunup bulunmadığı araştırılıp, davacıların öncelik hakları da gözetilerek, davalıların keson kuyularının davacılara ait kaynağı ne oranda etkilediği uygulama yapılmak suretiyle belirlenmek (boya vs kullanılarak) gerektiğinde bilirkişilerden bu konuda ek rapor da alınarak tarafların kuyulardan yararlanma nisbet ve esasları belirlenip oluşan muarazanın giderilmesine karar verilmesi gerekirken yanılgı sonucu belirtilen şekilde karar verilmesi doğru bulunmamış, davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, davacıların davalılara ait kuyuların kapatılması yönündeki taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davacılar vekilinin ve davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Somut olayda, dosya içerisindeki bozma ilamı sonrasında yapılan keşif sonrasında alınan 24.11.2011 tarihli bilirkişi raporunda davalı ..."a ait 1 numaralı keson kuyunun pompa tecrübesi sonrasında davacılara ait heküke bağlantılı kaynağı % 32 oranında azaltarak etkilediği, davacıların kaynağında 0,394 lt/sn debilik kayıp olduğu, bu etkilenmenin ortadan kaldırılması için davalı ..."a ait keson kuyunun çıkış borusundan kaynağı etkilediği oran kadar Q= 0,394 lt/sn suyun vana ayrımı noktasından ayarlanarak pvc boru yardımı ile davacılara ait kaptaja akıtılması gerektiği, davalı ... ... ait 2 numaralı keson kuyunun pompa tecrübesi sonrasında davacılara ait heküke bağlantılı kaynağı % 60 oranında azaltarak etkilediği ,davacıların kaynağında 0,710 lt/sn debilik kayıp olduğu, bu etkilenmenin ortadan kaldırılması için davalı ..."e ait keson kuyunun çıkış borusundan kaynağı etkilediği oran kadar Q= 0,710 lt/sn suyun vana ayrımı noktasından ayarlanarak pvc boru yardımı ile davacılara ait kaptaja akıtılması gerektiği belirtilmiştir.
Davalılara ait 2 keson kuyunun aynı anda 48 saat pompa tecrübesi ile davacılara ait heküke bağlantılı kaynağı % 97 oranında etkileyerek davacıların kaynağında 1,078 lt/sn debilik kayıp oluşturduğu tespit edilmiş fakat davacıların kaynağında meydana gelen bu etkilenmenin ne şekilde giderileceği bilirkişi raporunda tespit edilmemiştir.
Bu hususun yanında mahkemece hüküm fıkrasının ikinci bendinde belirtilen su düzeneğinin masraflarının kim tarafından karşılanacağının açıkça belirtilmeyerek infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm tesisi de doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, suların en az olduğu dönemde uzman bilirkişi kurulu (jeolog, ziraat ve fen) marifetiyle yeniden keşif yapılarak, davalılara ait kuyuların aynı dönemde çalıştırılması durumunda davacılara ait kaynakta meydana gelecek etkilenme oranının ne şekilde giderileceğine ilişkin bilirkişi raporu alınarak ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken yazılı şeklide karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacılar ve davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatıralan harcın istek halinde taraflara iadesine, 31.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.