MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Kurtulmuş Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 239 ada 13, 14, 240 ada 13, 241 ada 2 ve 3 parsel sayılı 6223.50, 5984.69, 225.12, 935.28 ve 1141.49 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kayıtları nedeniyle; 239 ada 13, 240 ada 13, 241 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar davalı ..., 239 ada 14 ve 241 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar ise davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı, adına tespit edilen 239 ada 15 ve 241 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar ile çekişmeli taşınmazların aynı kök tapu kaydının kapsamında bulunduğunu, ancak tapu kaydındaki payının tespit sırasında eksik hesaplandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, temyize konu 239 ada 13, 14, 240 ada 13, 241 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davaya konu taşınmazların tespitine dayanak tapu kayıtlarının keşifte uygulanamadığı gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli olmadığı gibi, değerlendirme de dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davaya konu taşınmazların tespitine dayanak ve aynı kökten gelen Eylül 2005 tarih 1 sıra numaralı tapu kaydında davacı 3/8 pay, Kasım 1992 tarih 2 sıra numaralı tapu kaydında ise davalılar 5/16’şar pay sahibidirler. Davacının iddiası, tapu kaydındaki payı ile tespitte belirlenen yüzölçümü miktarı arasında aleyhine durum yaratılmış olup, davalıların bu iddiaya ilişkin cevabı ise; taşınmazın 1985 yılında paylaşıldığı ve tespite kadar bu şekilde kullanıla geldiğidir. Bu durumda tespite dayanak tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazları kapsadığı taraflar arasında tartışmasızdır. İhtilaf; taşınmazların kayıt malikleri arasında paylaşıma konu edilip edilmediğidir. Mahkemece bu yönde araştırma yapılmaksızın, keşif sırasında dinlenilen yerel bilirkişilerin, tespite dayanak tapu kayıtlarının sınırlarında okunan şahısları tanımadıklarını bildirmeleri üzerine tapu kaydının uygulanamadığı biçimindeki değerlendirmesi dosya kapsamına uygun değildir. Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazlar başında yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılarak, tapu kayıt malikleri arasında paylaşım yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise hangi tarihte yapıldığı, sınırlarının ne şekilde belirlendiği ve kullanım durumu araştırılarak, fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verecek şekilde rapor alınmalı, krokisinde çekişmeli taşınmazların sınırlarının işaretlemesi sağlanmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 16.09.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.