14. Hukuk Dairesi 2013/5937 E. , 2013/8446 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.10.2009 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, maliki olduğu 101 ada 483 parsel sayılı taşınmazındaki suyu davalının kaptaj yapmak ve boru döşemek suretiyle götürdüğünü belirterek davalının suya ve taşınmaza yaptığı müdahalesinin kal suretiyle giderilmesini istemiştir.
Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temiyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Malik ya da zilyet olunan taşınmaza haksız elatma halinde taşınmazın korunması istemi yargı önüne taşınabilir. Mülkiyet hakkının içeriği başlıklı TMK"nın 683. Maddesi gereğince “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.
Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.”
Türk Medeni Kanununun 718. maddesinde arazi mülkiyetine tabi şeylerden birisinin de kaynaklar olduğundan söz edilmiştir. Yine 756. maddede ayrıca kaynakların bulundukları arazinin bütünleyici parçası oldukları ve arazi mülkiyetine tabi bulundukları belirtilmiştir.
Ayrıca 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun “Kamulaştırma Şartları” başlıklı 3. maddesinde; “İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları hizmetlerinin veya teşebbüslerenin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden veya peşin olarak aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler” şeklinde ve aynı kanunun “irtifak hakkı kurulması” başlıklı 4. maddesinde “Taşınmaz malın mülkiyetinin kamulaştırılması yerine, amaç için yeterli olduğu takdirde taşınmaz malın belirli kesimi, yüksekliği, derinliği ve kaynak üzerinde kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı kurulabilir”şeklinde düzenlemeler bulunmaktadır.
Bu düzenlemeler ışığında somut olaya gelince;
Davacıya ait 101 ada 483 parsel sayılı taşınmazda bulunan su kaynağının, davalı ... Belediye Başkanlığı tarafından davacıya ait taşınmazda kaptaj yapmak ve boru döşemek suretiyle içme suyu ihtiyacı için götürüldüğü sabittir. Dosya içerisindeki 12.09.2012 tarihli jeoloji bilirkişi raporunda dava konusu suyun genel su olduğu belirtilmiştir. Genel sulardan ise herkes kadim yada öncelik hakları ihlal edilmeden faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. Ancak davalı idare tarafından dava konusu genel su götürülürken davacıya ait taşınmaz üzerinde herhangi bir kamulaştırma işlemi veya kamulaştırma yolu ile irtifak hakkı kurulmadan davacının mülkiyet hakkını kısıtlar şekilde kaptaj yapılmış ve boru döşenmiştir. Bu durumda davalı ... Belediye Başkanlığının davacıya ait taşınmaza müdahalesi sabit olduğundan bu istem yönünden davanın kabul edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 31.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.