11. Hukuk Dairesi 2018/1865 E. , 2019/3488 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Korkuteli Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) verilen 16/05/2017 tarih ve 2015/460 Esas - 2017/177 K. sayılı kararın davalılar ... ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 22/12/2017 tarih ve 2017/1265-2017/1495 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılardan ...’ın diğer davalı şirketteki % 20 hissesini Korkuteli Noterliğinin 11/11/2014 tarih 3753 yevmiye numaralı pay devri sözleşmesi ile kendisine devrettiğini, bu devrin tüm hissedarlara noterce tebliğ edildiğini, davalı şirkete işlemlerin gerçekleştirilmesi için Korkuteli 3. Noterliğinden 09/04/2015 tarih 1301 yev. numaralı bildirimi gönderildiğini, bildirimin 20/04/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davalılar ... ve ...’nın pay defterini imzalamaması sebebiyle Ticaret Sicil Müdürlüğünün pay defteri ve karar defterini tescil etmediğini, tescil talebinin TTK 595. maddesindeki 3 aylık süre içinde reddedilmediğini ileri sürerek pay devrinin hukuka uygun şekilde yapıldığının tespiti ile devrin ticaret sicilde tescil ve ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ve ... davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu ortaklık payının noter tasdikli devir sözleşmesi ile devredildiği, bu hususların davalı şirket ve şirket ortaklarına noter aracılığı bildirildiği, ancak davalı şirket tarafından dava konusu hisse devri ile ilgili bir genel kurul toplantısı yapılmadığı, genel kurul tarafından hisse devrinin reddedilmediği, dava konusu edilen hisse devrinin noter devir sözleşmesi tarihi olan 11.11.2014 tarihi itibariyle gerçekleştiği gerekçesi ile davalı ..."ın 10.000.-TL değerindeki 400 hissesinin davalı Doğru Ulaşım Hizmetleri Uygulama Emlak Turizm İnşaat Ltd. Şti."nde ortak olan ..."e devir ettiğinin tespitine, pay devrinin ticaret siciline tescil ve ilanı karar vermesinde mahkeme yetkili olmadığından davacının bu talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar ... ve ... vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar ... ve ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve davacının hisseyi noterden devralmasından sonra bu devri davalı şirket ve ortaklarına bildirmiş olmasına rağmen 3 ay içerisinde devrin şirket genel kurulu tarafından reddedilmemiş olması nedeniyle 6102 sayılı TTK"nın 595/7 maddesi gereğince şirket genel kurulunun onay verdiğinin kabul edilecek olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar ... ve ... vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 647,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılar Muhammet Bozovo ve ..."ten alınmasına, 07/05/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine bu kararın temyiz sonucu onanması halinde, maktu harç mı yoksa nisbi harcın mı tahsiline karar verileceğine ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
(1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve maktu karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararında harç yönünden 492 sayılı Yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Davalı, istinaf başvurusunun esastdan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Sayın Çoğunluk görüşü ile davalıdan maktu onama harcı yerine nisbi onama harcı tahsiline karar verilmiş olup, bu yönü itibariyle çoğunluk görüşüne katılamıyorum.