Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/41882 Esas 2018/3428 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/41882
Karar No: 2018/3428
Karar Tarihi: 22.03.2018

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/41882 Esas 2018/3428 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2015/41882 E.  ,  2018/3428 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ... avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, davalılardan satın aldığı dubleks dairenin süresinde teslim edilmediği gibi ayıplı inşaa edildiğini ileri sürerek uğradığı zararların dava tarihinden itibaren davalılardan müteselsilen ödetilmesini istemiştir.
    Davalı ... cevap vermemiş, davalı ... de, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
    Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca dava tarihinde yürürlükte bulunan, HUMK.nun 388/son maddesi gereğince hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine aynı Kanunun 389 maddesinde de, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüte yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır.
    Temyize konu davada, gerekçeli kararın hüküm kısmında “davanın kısmen kabulüne, toplam 49.772,00 TL"nin ...davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm kurulmasına rağmen gerekçede, bu istek kalemlerinin " ...davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine" şeklinde karar verildiği, bu hali ile açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmaktadır. ması HMK 297.maddesine aykırı olup, bozma gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre, temyiz eden davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2. bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 849,20 TL harcın istek halinde davalı ..."e iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.