Vergi Usul Kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/5446 Esas 2019/989 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/5446
Karar No: 2019/989
Karar Tarihi: 04.02.2019

Vergi Usul Kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/5446 Esas 2019/989 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada sanık, vergi usul kanununa muhalefet suçundan mahkum edilmiştir. Sanık, sahte fatura düzenlemediğini savunmuştur. Mahkeme, suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşku uyandırmayacak şekilde tespiti için birtakım araştırmalar yapılması gerektiğini belirtmiştir. Bu araştırmalar şunlardır:
1. Sahte faturaların yazı ve imzalarının sanığa ait olup olmadığının tespiti için yazı ve imza örneklerinin uzman bir kurum veya kuruluşta incelenmesi.
2. Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin tanık olarak dinlenmesi ve sanık ile ilgili bilgi vermeleri.
3. Faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için gerekli belgelerin getirtilmesi ve karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması.
Mahkeme, eksik araştırma ve inceleme yapılmasından dolayı kararı bozmuştur. Ayrıca, sanık hakkında TCK'nın 43. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin ve Anayasa Mahkemesi kararı sebebiyle sanığın durumunun yeniden belirlenmesi gerektiğinin gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Vergi Usul Kanunu
- Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) madde 48
- Türk Ceza Kanunu (T
11. Ceza Dairesi         2016/5446 E.  ,  2019/989 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Sanığın sahte fatura düzenlemediğini savunması nedeniyle, suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
    1- Sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturaların kullanan mükelleflerden veya bu mükelleflerin ve sanığın bağlı bulunduğu vergi dairesinden sorulmak suretiyle, getirtilip dosya içine konulması ve sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylediği takdirde; yazı ve imza örnekleri temin edilerek, faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
    2- Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
    3- Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için;
    a) Faturayı düzenleyen mükellefe ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin; faturaları kullananlara ait yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgelerin getirtilmesi,
    b) Daha sonra, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan şirket veya kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
    Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
    4- Kabule göre;
    a) Her takvim yılı içinde düzenlenen faturaların ayrı suçları oluşturması, ancak aynı takvim yılına ait birden fazla fatura düzenlenmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak, sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
    b) Hükümden sonra 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 04.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.