Esas No: 2021/8617
Karar No: 2022/2226
Karar Tarihi: 14.03.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8617 Esas 2022/2226 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/8617 E. , 2022/2226 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : 1-..., 2-...
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava dışı ... tarafından davalılar aleyhine icra takibi başlatılması üzerine takibe dayanak bonoların altındaki imzaların davalılara ait olmadığı, davalıların takip alacaklısına herhangi bir borçlarının bulunmadığı yönünde açılacak menfi tespit davası için davalı ... ile 20/02/2014 ve 10/11/2014 tarihli vekalet ücret sözleşmelerini imzaladığını, ... ile vekalet ücret sözleşmesi imzalamadığını, ...'ın 5.000 TL peşinat, 6.900 TL karşı taraf nispi vekalet ücreti, 3.000 TL menfi tespit davası değerinin %5'i, ve 10/11/2014 tarihli sözleşme uyarınca da 12.282,74 TL ve ayrıca ödeneceği kararlaştırılmış %18 KDV’si olmak üzere toplam 32.074,74 TL borcunun bulunduğunu, ... ile herhangi bir vekalet ücret sözleşmesi imzalanmamış ise de onun adına Serik İcra Ceza Mahkemesinin 2014/174 Esas 2014/281 Karar, 2014/318 Esas 2014/545 Karar ve 2014/547 Esas 2015/203 Karar sayılı dosyaların takip edildiğini, avukatlık asgari ücret tarifesine göre üç dosya için toplam 900 TL borcu bulunduğunu iddia ederek; 32.074,74 TL borcun davalı ...’den, 900 TL’nin ise davalı ...’tan faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece; davalı ...’in 20/02/2014 tarihli sözleşme uyarınca peşin ödenmesi gereken 5000 TL, 3000 TL akdi, 6.900 TL karşı yan vekalet ücreti ile %18 KDV toplamı 17.582 TL borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile fazlaya dair istemin reddine dair verilen hüküm, davacı ve davalı ...’in temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 13/11/2019 tarihli ve 2016/20862 E 2019/11256 K sayılı kararıyla; dava konusu avukatlık ücret sözleşmelerinin geçerliliği hususunun Borçlar Kanunu ve Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesi uyarınca değerlendirilmesi ve gerektiği takdirde konusunda uzman bilirkişiden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, tarafların diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
Bozmaya uyan mahkemece; taraflar arasında akdedilen 20/02/2014 tarihli sözleşmede vekalet ücretinin açıkça maktuen 5.000 TL olarak kararlaştırıldığı, sözleşmedeki ifade ediliş şekline göre müddeabih üzerinden %5 oranında vekalet ücreti hesaplanacağına dair sözleşme maddesinin bağlantılı olarak takip edilen davalar için ödenecek vekalet ücretini hüküm altına aldığı ve dolayısıyla vekalet ücretinin serbestçe maktu olarak 5.000 TL olarak belirlendiği, davacının %18 KDV ile 5.900 TL akdi vekalet ücreti ile 6900 TL karşı yan vekalet ücreti talep edebileceği, 04/11/2014 tarihli sözleşme ile kötü niyet tazminatının avukata ait olacağına yönelik ibarelerin ise Avukatlık Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne aykırılık teşkil edeceği, kötü niyet tazminatının esasında sözleşme hükümlerine aykırılık nedeniyle haksız fiil mahiyetinde bulunduğundan vekil edenin şahsına yönelik bir tazmin kalemi olduğu, "davanın konusunu oluşturan para alacağı" mahiyetinde bulunmadığı ve buna yönelik sözleşme hükmünün geçerli olmadığı, davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü gerekçesiyle; davacının ...'a yönelik davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 5900 TL akdi ve 6900 TL karşı yan vekalet ücretinin dava tarihi olan 23/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı ile davalı ... arasında imzalanan 10/11/2014 tarihli sözleşme ile Serik 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/135 E sayılı dosyasında 04/11/2014 tarihli ilam ile hüküm altına alınan 12.282,74 TL kötü niyet tazminatının davacıya ait olacağı kararlaştırılmıştır. Söz konusu sözleşme, geçerli olup tarafları için bağlayıcıdır. Bunun yanı sıra, davacı tarafça davalıya borcun ödenmesi için noter aracılığıyla gönderilen ihtarname 23/04/2015 tarihinde tebliğ edilmekle davalı bu tarihte temerrüde düştüğünden, bu tarihten itibaren hüküm altına alınan alacağa faiz yürütülmesi gerekir.
Hal böyle olunca mahkemece; 04/11/2014 tarihli sözleşme uyarınca davacıya ait olacağı belirtilen 12.282,74 TL bakımından da davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu talebin reddine karar verilmiş olması ayrıca ihtarname tebliğ tarihi 23/04/2015 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.