Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2020/3513
Karar No: 2021/5454
Karar Tarihi: 13.04.2021

Danıştay 6. Daire 2020/3513 Esas 2021/5454 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/3513
Karar No : 2021/5454

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
3- … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN ÖZETİ : Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, … Mahallesi, … ada, … Parsel de bulunan taşınmazın imar planında ''Okul Alanı'' olarak ayrılması sonucunda taşınmaz üzerinde mülkiyetten kaynaklanan tasarruf hakkının kısıtladığından bahisle ve kamulaştırmasız el atılması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen şimdilik 971.850,00-TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faiz ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 09/03/2017 tarih ve E:2017/218, K:2017/1554 sayılı kararı ile onandığı, Danıştay Altıncı Dairesinin 01/03/2018 tarih ve E:2018/189, K:2018/1842 sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilerek kararın kesinleşmesi üzerine Anayasa Mahkemesinin … tarih ve … sayılı bireysel başvuru kararı üzerine yeniden yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulü yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dava konusu taşınmazın yürürlükte olan imar planında "temel eğitim alanı" kullanımında olması sebebiyle kamulaştırmadan sorumlu idare Milli Eğitim Bakanlığı olduğu için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca davalılardan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Yenimahalle Belediye Başkanlığı hasım mevkiinden çıkarılarak işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendinde, temyiz incelemesi sonucu Danıştay'ın kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Temyize konu karara dayanak alınan bilirkişi raporunda, davaya konu taşınmazın değerinin adli yargıda dava açma tarihi olan 24.07.2012 tarihi itibarıyla hesaplandığı, adli yargıda açılan davanın 1.000,00-TL bedelli olduğu, görevsizlik kararı sonrasında idari yargıda 16.09.2015 tarihinde açılan davanın ise 971.850,00-TL bedelli olduğu, faiz başlangıcının her iki dava değerleri dikkate alınarak ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği halde, hükmedilen tazminat bedeline, adli yargıda açılan dava tarihi olan 24.07.2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verildiği anlaşıldığından, dosyanın geldiği aşama da dikkate alınmak suretiyle, hüküm kısmında yer alan, ''...971.850,00-TL tazminatın ilk dava tarihi olan 24/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerce davacıya ödenmesine;...'' şeklindeki ifadenin ''...kabul edilen tazminat bedelinin 1.000,00-TL'lik kısmının adli yargıda açılan dava tarihinden (24.07.2012) itibaren, 970.850,00-TL'lik kısmının ise idari yargıda açılan dava tarihinden (16.09.2015) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine;...'' şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan; hukuki el atma nedeniyle açılan tazminat davaları; tazmine konu miktarın Kamulaştırma Kanunu esasları çerçevesinde kamulaştırmaya esas bedel olarak belirlenmesi, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla hukuki el atma nedeniyle mülkiyetteki kısıtlamayı sonlandırmayı hedeflemesiyle tam yargı davalarından farklılaştığından, tam yargı davalarında olduğu gibi nispi harç ve nispi vekalet ücreti uygulanması bu davaların kaynaklandığı niteliğe uygun düşmeyeceğinden, temyize konu kararda, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerekirken, nispi olarak belirlenmiş olduğu anlaşıldığından, dosyanın geldiği aşama da dikkate alınmak suretiyle, karar harcı da 27,70-TL olarak belirlendikten sonra hüküm kısmında yer alan ''...69.596,17-TL...'' şeklindeki ifadenin ''...3.236,80-TL...'' şeklinde düzeltilmesi; ''...hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan 52.824,00-TL avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak...'' şeklindeki ifadenin ''...belirlenen 1.362,00-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak...'' şeklinde düzeltilmesi; yine kararın hüküm kısmında yer alan ''hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan 66.387,073-TL nispi karar harcının dava açılırken peşin yatırılan 27,70-TL harcın mahsubundan kalan 66.359,373-TL harcın davacıya tamamlattırılmasına...'' şeklindeki ifadenin karar metninden çıkarılması gerekmektedir.
Öte yandan, davacıya ödenmesine hükmolunan tazminat tutarının, taşınmazın idare adına tapuda tescil edilmesi sırasında kamulaştırma bedeli yerine geçecek miktar olarak kabul edilmesi ve buna göre işlem yapılması da zorunludur.
… İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 13/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X):

İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca parselasyon planlarının hazırlanması ile bir yandan düzenlemeye giren kadastral parselden daha fazla değere sahip imar parselleri oluşturulmakta, diğer taraftan düzenlemeye tabi tutulan bölgenin gereksinimi olan hizmet ve tesisler için kullanılmak üzere umumi hizmet alanlarının (Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi) elde edilmesi sağlanmaktadır. Kamu/umumi tesislere ayrılan alanlara ait parseller ise (hastane, kreş, belediye hizmet veya diğer resmi tesis alanı gibi) eşit oranda hisselendirme yapılmak suretiyle oluşturulmaktadır.
Bu çerçevede, imar planında umumi hizmetlere ayrılan alanlar kapsamına girmeyen ancak, imar planında yer verilen hastane, kreş, belediye hizmet veya diğer resmi tesis alanı gibi alanların oluşturulacağı parsellerin elde edilmesi ve oluşacak parsellere yapılacak tahsislerin mülkiyet hakkı yönünden irdelenmesi gerekmektedir.
Düzenlemeye tabi tutulan bölgenin gereksinimi olan hizmet ve tesislerden umumi hizmet alanları arasında yer almayan ancak, imar planı kararları ile düzenleme bölgesine de hizmet verecek nitelikte olan düzenleme sınırı içerisinde yer alan kamu/umumi tesislerin ya da kamu kuruluşları/hizmetlerin yer almasının öngörüldüğü durumda; plan öngörüsü olarak oluşturulan parsele yapılacak tahsisler, düzenlemeye giren kadastral parsellerden eşit oranda pay verilmek suretiyle gerçekleştirilecektir.
Bu suretle kamu/umumi tesis alanlarından paydaş kılınma; kentsel yerleşim yerlerinin iyileştirilmesi, sosyal ve teknik altyapı açısından ulaşılması öngörülen düzeye ulaşılması, kent yaşamı yönünden önem taşıyan kamu yararının gerçekleştirilmesi ve sosyal yarar sağlamak amaçlı olduğu; bu alanlara dengeli şekilde katılım sağlayan, bu parseldeki tesisin gerçekleştirilmesi aşamasında kamulaştırma yoluna başvurularak, düzenleme alanında kentsel yaşamın ve bu ihtiyaçların karşılanmasına kadar geçen süreçte, bu alanlarda paydaşlar bu taşınmazı yapılaşmaya dönük kullanamamakla birlikte, yapılaşma imkanının kadastral parsele karşılık olarak imar parseli yapılan tahsis üzerine yapı yapma dahil, kendisine tahsis edilen ve denkliği gözetilen bu imar parselinde tasarrufta bulunma hakkının sağlaması, kamu ortaklık payı uygulamasının demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmayan şekilde öngörülmesi ve kentleşmenin gereği olan kamu/umumi tesisler için elde edilmesine dönük olması nedenleriyle, kamu külfetine eşit olarak katlanma şeklinde oluşan sınırlandırmanın malikin mülkiyet hakkının özüne dokunduğundan söz edilemez.
Bu halde parselasyon işlemi sonucunda kamu ortaklık payı olarak düzenleme sahası içerisindeki parsel maliklerinin hisselendirilmesi suretiyle oluşan parsellerde hisse sahibi olan kişiler açısından mülkiyet hakkının belirsiz ve uzun bir süre kısıtlanması durumu ortadan kalkmıştır. Zira idare imar planıyla kamu alanına ayırmış olduğu kök parseli düzenlemeye tabi tutarak kök parsel sahibine ortaklık payının kesilmesinden sonra kalan hissesine mukabil yapılaşmaya elverişli parsel tahsis ederek davacının imar planıyla kök parseli açısından oluşan kısıtlılığını gidermektedir.
Düzenlenme yapılan alandaki diğer parsel malikleri ile eşit oranda kamu külfetine katlanma yükümlülüğü gereği kamu hizmetlerinin karşılanmasına, düzenleme sınırı içinde parselleri bulunanların katılımı sağlanmaktadır. Kamu ortaklık payı olarak ayrılan taşınmazlarda idare, kamu hizmetine ihtiyaç duyulduğunda (bölgedeki nüfus ve yapılaşma durumu dikkat alınarak) yapılan program dahilinde kamulaştırmayı gerçekleştireceğini kabul etmektedir.
İdarenin yeni bir hukuki karar alarak imar planının uygulanması kapsamında İmar Kanunundan doğan yükümlülüğünü parselasyon işlemi yaparak yerine getirmesi durumunda, artık uzun yıllar programa alınmama, imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeme, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edilme olarak tanımlanan ve mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip bulunan kamulaştırmasız el koyma olgusundan söz edilemeyeceği, idarece mülkiyet hakkı üzerindeki belirsizliğin giderildiği, dolayısıyla idarenin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek aldığı hukuki karar sonucunda imar uygulaması yaparak ilgililerin imar haklarının verilmesi halinde tazminat ödenmesini gerektirecek koşulların oluşmayacağı açıktır.
Uyuşmazlıkta, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan İmar Kanununun 18 inci maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin "Kamu tesisleri arsalarına tahsis'' başlıklı 12. maddesine göre yapılan parselasyon işlemi sonucu kamu ortaklık payı (KOP) olarak oluşturulan taşınmazdaki hisse için açılan davada, kamu ortaklık payı olarak hisse tahsisinin yapıldığı parselasyon işleminde, davacıya ayrıca tasarruf edebileceği başka bir yer tahsisinin yapılıp yapılmadığı araştırılarak elde edilen sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca; kullanım şekli ve imkanları belirli ve sınırlı olan "kısıtlı hisseyi" satın almak suretiyle taşınmazda tamamen kendi iradesi ile hissedar duruma gelen davacılara, taşınmazın bu "kısıtlılık niteliği" göz önünde bulundurularak bilirkişi incelemesi sonucu belirlenecek kısıtlı taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kamulaştırma işlemine esas değer olmak üzere ödenmesi gerektiği, diğer taraftan, her ne kadar Anayasa Mahkemesince karar tarihi itibarıyla 5 yıllık sürenin geçmiş olmasına rağmen taşınmazın halen kamulaştırılmamış olması ve davacılara da herhangi bir tazminat ödenmemiş olması dikkate alınarak hak ihlali kararı verilmiş ise de mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde taşınmazın tasarrufunun hukuken kısıtlanması durumunun gerçekleşebilmesi için aranan 5 yıllık sürenin davacılar yönünden davanın açıldığı tarih itibarıyla geçmiş olmasının gerektiği, aksi durumun kabulünün haksız kazanca ve hakkın kötüye kullanılmasına yol açabileceği açıktır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle, temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına katılmıyorum.

KARŞI OY(XX):

Kullanım şekli ve imkanları belirli ve sınırlı olan "kısıtlı hisseyi" satın almak suretiyle taşınmazda tamamen kendi iradesi ile hissedar duruma gelen davacılara, taşınmazın bu "kısıtlılık niteliği" göz önünde bulundurularak bilirkişi incelemesi sonucu belirlenecek kısıtlı taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kamulaştırma işlemine esas değer olmak üzere ödenmesi gerektiği, diğer taraftan, her ne kadar Anayasa Mahkemesince karar tarihi itibarıyla 5 yıllık sürenin geçmiş olmasına rağmen taşınmazın halen kamulaştırılmamış olması ve davacılara da herhangi bir tazminat ödenmemiş olması dikkate alınarak hak ihlali kararı verilmiş ise de mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde taşınmazın tasarrufunun hukuken kısıtlanması durumunun gerçekleşebilmesi için aranan 5 yıllık sürenin davacılar yönünden davanın açıldığı tarih itibarıyla geçmiş olmasının gerektiği, aksi durumun kabulünün haksız kazanca ve hakkın kötüye kullanılmasına yol açabileceği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi