22. Hukuk Dairesi 2014/6865 E. , 2015/12119 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık izin ile hafta tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar ve avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı sebep olmadan feshedildiğini belirterek işe iadesine karar verilmesini, olmadığı taktirde kıdem ve ihbar tazminatı ile birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı ve diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, bilirkişi hesaplaması doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar süresi içinde davalılar tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık davacının feshe bağlı haklar olan kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddelerinde iş güvencesi hükümleri altında, feshin geçersizliği ve işe başlatılma davası ve sonuçlarına yer verilmiştir. İş güvencesi kapsamında kalan işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde, feshin geçerli sebebe dayanmadığının tespit edilmesi halinde feshin geçersizliğine, buna bağlı olarak da 21. madde de işe başlatmama tazminatı ve dört aya kadar boşta geçen süre için ücret ve diğer haklara karar verilmektedir. İşçinin feshin geçersizliği ve işe iade davasını kazanması ve işe başlatılmaması durumunda, anılan dört aylık süre ihbar, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağını etkiler. Çünkü dört aya kadarki süre işçinin fiili çalışmasına ilave edilir. Dört aylık süre her zaman kıdemi etkiler. İhbar tazminatı ile yıllık ücretli izni ise ücret artışı meydana geldiğinde veya süre eklenip süresini ve izne hak kazanmaya sebep olduğunda etkilemektedir. Kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağının işe başlatmama tarihi yeni fesih tarihi olduğundan, bu tarihteki ücret üzerinden hesaplanması gerekir. Zira önceki fesih ortadan kalkmıştır.
Keza işçi feshin geçersizliğini isteminde bulunduğu davadan başka, kıdem ve ihbar tazminat istemi ile bir dava da açmış bulunabilir. Bu durumda, feshin geçersizliğine ilişkin dava bekletici mesele yapılmalıdır. Feshin geçersizliğine karar verilmesi ve işçinin işverene başvurması üzerine işe başlatılması veya başlatılmaması halinde, davaya konu fesih ortadan kalktığından, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin reddedilmeli, feshin geçerli sebebe dayandığı veya geçersiz kabul edilmesine rağmen, işçinin başvurmaması sebebi ile geçerli hale geldiği durumda ise kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin kabul edilmelidir.
Dosya içeriğine göre davacı işe iade, olmadığı taktirde kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesi istemi ile terditli olarak dava açmıştır. Mahkemece işe iade istemine ilişkin davanın eldeki dosyadan tefrik edilerek başka bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir. Neticeye etkili olacağından, açılan işe iade davasının kesin sonuca bağlanması, işe iade sonrası işçi lehine karar verilmesi halinde, davacının işe başlama talebinde bulunup bulunmayacağı, işe başlama talebinde bulunduğu takdirde işverence işe başlatılıp başlatılmayacağı hususlarının bekletici mesele yapılması gerekirken, feshe bağlı haklar olan kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacakları yönünden yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; ıslahla artırılan yıllık izin ücreti alacağına ıslah tarihi yerine dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması hatalıdır.
2-Taraflar arasındaki diğer uyuşmazlık işyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımındandır.
İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Kanun"un 14. maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Kanun"un 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanun"un 6. maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır.
Somut olayda mahkemenin iş sözleşmesinin feshi konusundaki kabulüne göre, ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işveren ..."nun bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmadığının ve kıdem tazminatı alacağından kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğunun gözetilmemiş olması hatalıdır.
Yine, dava konusu fazla mesai ve genel tatil ücreti alacakları yönünden devreden işveren ..."nun sorumluluğunun davacının devir tarihinden önceki çalışmaları sebebi ile devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğunun değerlendirilmemiş olması hatalıdır.
3-Davacı ile davalı arasındaki diğer uyuşmazlık cevap dilekçesinin ıslahı yolu ile zamanaşımı itirazında bulunulup bulunulmayacağı konusundadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 176. maddesinde taraflardan birinin yapmış olduğu usul işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği düzenlenmiştir. Islah bir ilk itiraz olmayıp cevap dilekçesinin ıslahı yolu ile zamanaşımı itirazında bulunulabileceği gözetilmeden ve davalı bu konudaki dilekçe ve beyanları değerlendirilmeden karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.03.2015 günü oybirliği ile karar verildi.