
Esas No: 2021/5298
Karar No: 2022/1102
Karar Tarihi: 15.02.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/5298 Esas 2022/1102 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Turhal Sulh Ceza Mahkemesi tarafından trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan 25 gün hapis cezası verilen sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sonrası, 27/06/2009 tarihinde başka bir suç işlemesi nedeniyle verilen ceza kararının zamanaşımı süresinin dolması sonucu düşmesi gerektiği ancak hatalı şekilde mahkumiyet kararı verildiği belirtilmiştir. Bu nedenle, Yargıtay Ceza Dairesi tarafından karar bozulmuş ve sanık hakkındaki davanın düşmesine karar verilmiştir. Kararda belirtilen kanun maddeleri ise şöyle açıklanmıştır:
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 179/2 ve 62/1. maddeleri
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50/3, 66/1-e ve 67/4. maddeleri
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5, 223/8 ve 309.maddeleri
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 179/3. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 179/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına dair Turhal Sulh Ceza Mahkemesinin 29/04/2009 tarihli ve 2009/139 esas, 2009/204 sayılı kararının 06/05/2009 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 27/06/2009 tarihinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Kanun'un 179/3. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 179/2 ve 62/1. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Turhal 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/12/2020 tarihli ve 2020/403 esas, 2020/634 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre,
Sanığın 10/03/2009 tarihinde işlemiş olduğu trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan hakkında 19/03/2009 tarihli iddianame ile Turhal Sulh Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, anılan Mahkemenin 2009/139 esas sırasına kayden yapılan yargılama sırasında sanığın 29/04/2009 tarihinde sorgusunun yapıldığı ve bu tarihte zamanaşımının kesildiği, adı geçen sanık hakkında Turhal Sulh Ceza Mahkemesinin 29/04/2009 tarihli kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 06/05/2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine dava zamanaşımın durduğu, duran zamanaşımı süresinin ikinci suçun işlenme tarihi olan 27/06/2009 tarihinde yeniden işlemeye başladığı, sanığın sorgusunun yapıldığı tarih ile hükmün açıklandığı tarih arasında zamanaşımını kesen başkaca bir sebep bulunmadığı, bu haliyle zamanaşımının durduğu 06/05/2009 - 27/06/2009 tarihleri arasındaki 1 ay 21 günlük sürenin, sanığın sorgusunun yapıldığı 29/04/2009 ile hükmün açıklandığı tarihe kadar geçen süreden mahsup edilmesi sonucu kalan sürede, 5237 sayılı Kanun’un 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık olağan dava zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu gözetilmeden, sanık hakkında düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde
Kabule göre de,
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50/3. maddesinde yer alan, "Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir." hüküm gereğince, suç tarihinden önce hapis cezasına mahkûm edilmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı Kanunun 50/3. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 12/07/2021 gün ve 94660652-105-60-5432-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07/09/2021 gün ve 2021/92750 sayılı ihbarnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, TCK'nın 179/3 maddesi yollamasıyla 179/2.maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suç 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıllık zamanaşımına tabidir. Aynı Kanunun 67/3.maddesi uyarınca dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemesi gerektiğinin belirtildiği, sanığın Turhal Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/139 esas sırasında kayden yapılan yargılaması sırasında 29/04/2009 tarihinde yapılan sorgusu ile zamanaşımının kesildiği, ardından sanık hakkında aynı Mahkemece 29/04/2009 tarihli kararı ile anılan suçtan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiği, kararın 06/05/2009 tarihinde kesinleşmesi ile dava zamanaşımının durduğu, duran zamanaşımı süresinin ihbara konu ikinci suçun işlenme tarihi olan 27/06/2009 tarihinde yeniden işlemeye başladığı, sanığın sorgusunun yapıldığı tarih ile hükmün açıklandığı tarih arasında zamanaşımını kesen başka sebep bulunmadığı, bu haliyle zamanaşımının durduğu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 06/05/2009 tarihi ile ihbara konu ikinci suçun işlendiği 27/06/2009 tarihi arasındaki 1 ay 21 günlük süre ile kanundan kaynaklı 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin, sanığın sorgusunun yapıldığı 29/04/2009 tarihine eklenmesiyle 20/06/2017 tarihi itibariyle dosyada, 5237 sayılı Kanunun 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık olağan dava zamanaşımı süresinin gerçekleştiğinin anlaşıldığı, dosya içeriği itibariyle de, 5271 sayılı CMK'nın 223/9.maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar bulunmadığından, gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 67/4.maddeleri ile 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Turhal 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 17/12/2020 tarihli ve 2020/403 esas, 2020/634 karar sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 309/4-d.maddesindeki “Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.” şeklindeki düzenleme gereği bozma nedenine göre uygulama yapılarak, sanık hakkındaki davanın 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 67/4.maddeleri ile 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dolayı hükmolunan cezanın çektirilmemesine, müteakip işlemlerin mahallinde buna göre yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 15/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.