16. Hukuk Dairesi 2013/9121 E. , 2013/8047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu dava konusu Bakış Köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 2 ve 173 ada 130 parsel sayılı 396.576,56 ve 4.992.563,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak taşınmazların bir bölümü hakkında tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 106 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 15.10.2012 tarihli fen bilirkişisi raporunda (a) harfi ile gösterilen, 173 ada 130 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (d, e, f, g) harfleri ile gösterilen bölümlerinin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava konusu 106 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan temyiz incelemesinde; Dava kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Yasası"nın 12/3. maddesi gereği kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılamaz. Çekişme konusu 106 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 27.01.2000 tarihinden dava dilekçesinin verildiği 13.10.2010 tarihine kadar 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre geçtiğinden, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilip davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, 106 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden hükmün BOZULMASINA,
2- 173 ada 130 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince; davacı çekişme konusu taşınmazın babası adına kayıtlı tapu kayıtları ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenleriyle tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Mahkemece keşif sırasında beyanlarına başvurulan yerel bilirkişi ve tanıklar da taşınmazın davacının babasına ait olduğunu söylemişlerdir. Davacının nüfus aile kayıt tablosuna göre, davacının babası muris ..."in davacı dışında başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. TMK.nın 640/2. ve 702/2. maddelerine göre, miras bırakan İmam"ın ölüm tarihi itibariyle mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK.nın 701 ve 702. maddelerine göre, belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı, taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK.nın 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların üçüncü kişi durumunda bulunan Hazineye karşı birlikte dava açmaları zorunludur. Davacı, dava konusu parsele ait tapu kaydının iptali ile sadece adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Bu haliyle davacının tek başına davalı Hazineye karşı dava açma sıfatı ve yetkisi bulunmamaktadır. Mahkemece davacıya dava dilekçesi açıklattırılarak taksim olgusuna dayanıp dayanmadığı sorulup bu konuda araştırma yapılmaksızın karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi mahkemece işin esası hakkında yapılan araştırma ve inceleme de yetersizdir. Doğru sonuca ulaşabilmek için öncelikle davacıya dava dilekçesi açıklattırılarak taksim olgusuna dayanıp dayanmadığı sorulmalı, taksime dayanıyorsa bundan sonra işin esasına girilerek dayanılan tapu kayıtlarının tüm tesis ve tedavülleri ile varsa haritaları ve dayanağı olan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde çekişmeli taşınmazı ve çevresini bilen yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve uzman bilirkişiler huzuruyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında davacının dayandığı tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup hudutlar mahalli bilirkişilere zeminde tek tek göstertilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tesbiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazların niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, davacıların dayanak tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsaması halinde taşınmazın haricen taksim edilip edilmediği araştırılmalı, tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsamaması halinde davacı kazanmayı sağlayan zilyetliğe de dayandığına göre dosya içerisindeki hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 13.09.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.