20. Hukuk Dairesi 2017/9800 E. , 2019/2798 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 10/07/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkiline ait ... ili, Merkez ilçesi, ... mah. pafta 98/2, ada 1660, parsel 2"de kayıtlı arsa vasfındaki taşınmazın sahte kimlik kullanılmak suretiyle davalı ... tarafından 08/11/2006 tarihinde ... ..."ya satıldığını, ... ... tarafından ..."e, ..."ten ..."a, ... tarafından ..."a satıldığını, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/186 Esas sayılı dosyası ile ..."in cezalandırılmasına karar verildiğini, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/512 Esas sayılı dosyası ile son malik hakkında açılan davanın iyi niyetli üçüncü kişi konumunda kaldığı gerekçesiyle reddedildiğini, yapılan bu haksız ve usulsüz işlem nedeniyle yıllarca mahkeme kapılarında süründüklerini, müvekkilinin uğradığı maddi manevi zararlardan davalıların sorumlu olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 105.000,00.-TL maddi tazminat ve 20.000.-TL manevi tazminat olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı kurumdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesi ile yargılamanın giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili 05/08/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde; idarenin kusurlu ve kusursuz sorumluluğuna ilişkin taleplerin idari yargının görev alanına girdiğini, görev itirazında bulunduklarını, ayrıca davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, Hazinenin söz konusu davada herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacının maddi ve manevi tazminat talebini kabul etmediklerini belirterek, haksız ve yersiz açılan hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın öncelikle görev husumet ve zamanaşımı yönünden reddine, ayrıca esas yönünden reddine, davanın ilgili sorumlulara ihbarına, yargılama gideriyle avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalının görev ve zamanaşımı itirazının reddine, davacı yanın davasının kısmen kabul - kısmen reddi ile; davacı yanın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 85,152,35.,-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı yanın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.800,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 04.05.2016 tarih 2015/2474 Esas, 2016/5073 Karar sayılı ilamı ile maddi tazminata ilişkin hükmün onanmasına, manevi tazminata ilişkin hükmün “Her ne kadar, mahkemece, sahte kimlik kullanmak suretiyle tapuda yapılan usûlsüz işlem nedeniyle davacının maddi zarara uğraması yanında mahkeme kapılarında gidip gelmek suretiyle rencide olduğu ve üzüntü duyduğu ve manevi olarak zarara uğradığı varsayılarak yazılı şekilde manevi tazminata da
hükmetmişse de ulaştığı hukukî sonuç Yargıtayın kökleşmiş içtihatlarına uygun düşmemektedir. Şöyleki;
Kural olarak; Mamelek Hukukundan kaynaklanan maddi zararlardan dolayı tapu malikine maddi zararının tazmini dışında, manevi zarara hükmedilemez. Başka bir anlatımla; taşınmazın aynının elden haksız nedenle çıkartılması veya taşınmazın aynına zarar verilmesi şeklinde oluşan haksız fiillerde maddi tazminata hükmedilmesi esastır.
6098 sayılı TBK"ya göre; gerçek kişinin vücut bütünlüğüne gelen cismani zararlarda ise hem maddi hemde manevi tazminata hükmedileceği açıktır. Trafik kazalarında ölüm ve yaralanma ve uzuv tatili ve sakatlanma hallerinde kusur oranına göre maddi tazminat yanında manevi tazminata da hükmedilmektedir. Basın yoluyla veya niteliksiz hakaret ve sövme suçlarında da kişinin manevi şahsiyetine yönelik haksız fiil kapsamında kaldığından manevi tazminata hükmedilmesi hayatın olağan akışına uygundur.
Ne var ki; mamelek hukukundan kaynaklanan ve taşınmazın aynının haksız nedenlerle elden çıkartılması veya taşınmazın aynına zarar verilmesi şeklinde oluşan haksız fiillerde manevi tazminata hükmedilmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Çünkü; bir taşınmazın hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elden çıkması halinde kişi uğradığı zararı her zaman dava yolu ile tazmin ettiğinden veya edebileceğinden karşılıksız kalmayan zarar için ayrıca manevi zararın da doğduğu ve oluştuğu olasılığından artık söz edilemez.” gereğine değinilerek bozulmuştur. Davacı ve davalı Hazine vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuş, Dairemizin 21.11.2016 tarih 2016/10989 Esas, 2016/10974 Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davalının görev ve zamanaşımı itirazının reddine, davacı yanın davasının kısmen kabul kısmen reddi ile davacı yanın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 85,152,35 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı yanın manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararın 4721 sayılı Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince tazmini istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, çekişmeli ... ili, Merkez ilçesi, ... mah. pafta 98/2, ada 1660, parsel 2"de kayıtlı arsa vasfındaki taşınmaz davacı ... adına 23.12.1991 tarih ve 8618 nolu yevmiye ile satış suretiyle tescil edilmişken, sahte kimlik kullanılmak suretiyle davalı ... tarafından 08/11/2006 tarihinde 7067 yevmiye ile ... ..."ya satıldığı, ... ... tarafından 7.12.2006 tarihinde 16654 yevmiye ile ..."e, ..."ten 21.2.2007 tarihinde 2877 yevmiye ile ..."a, ... tarafından da 31.07.2007 tarihinde 12789 yevmiye ile İsmail Büyükkurt"a satıldığı, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/186 E. sayılı dosyası ile davalı ..."in cezalandırılmasına karar verildiği, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/512 E. sayılı dosyası ile son malik hakkında açılan davanın iyi niyetli üçüncü kişi konumunda kaldığı gerekçesiyle reddedildiği, ilk hukuka aykırı işlemin 08/11/2006 tarihinde kesinleştiği, bu işleme bağlı olarak son hukuka aykırı işlemin ise 31.07.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
18/04/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.