4. Hukuk Dairesi 2018/4520 E. , 2019/1647 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 20/11/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız takip nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/05/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava tarihi 20/11/2012 olmasına rağmen, karar başlığında 12/10/2015 olarak yazılması mahallînde düzeltilebilir bir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve bozma sebebi yapılmamıştır.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi olanağı bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, haksız icra takibi nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, elden nakden verilen borcun tahsili iddiasıyla, davalı tarafından kendisi aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştirilerek tarafına ait araçlar üzerine haciz konulduğunu, takip, haciz ve yakalama kararlarının iptali için ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/146 esasına kayden açtığı menfi tespit davasında; İİK"nın 72/3. maddesi uyarınca takip borcunun tamamı ile %15 teminat bedeli olan 54.625,00 TL naktin dosyaya depo edildiğini, paranın icra dosyasında kalması nedeniyle zarara uğradığını, ayrıca icra takibi ile ilgili davalarda kendisini temsil eden avukata vekâlet ücreti ödediğini belirterek maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, depo edilen paraya 09/08/2010-13/07/2012 tarihleri arasında yıllık mevduat faizi işletilmesi durumunda elde edilecek bedelin 21.695,85 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde; vekâlet ücreti olarak 8.000,00 TL, depo edilen paranın işletilememesi nedeniyle uğranılan zarar olarak 12.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL talep edilmiş, mahkemenin davanın reddine ilişkin ilk kararının Dairemizce bozulmasından sonra dava değeri ıslah edilmiştir.
Mahkemece 01/12/2016 tarihli ikinci hükümde; davalı tarafından davacıya 8.350,00 TL ödeme yapıldığı, bu miktarın 21.695,85 TL"den mahsubu ile "faiz zararının" 13.345,85 TL olduğu, taleple bağlı kalınarak 12.000,00 TL maddi zarar ile 8.000,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı için ıslah ile arttırılan miktarın reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce 14/12/2017 gün, 2017/4317 esas, 2017/8311 karar sayılı bozma ilamıyla; tarafların diğer temyiz itirazları reddedilerek karar, depo edilen paranın işletilememesi nedeniyle uğranılan zarardan 8.350,00 TL"nin tenzili gerektiğine ilişkin belirlemenin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı yararına, avukatlık ücretine dair istemin reddi gerektiği gerekçesiyle davalı yararına bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, avukatlık ücreti istemi bozmaya uygun olarak reddedilmiş, maddi zarar olarak ise 21.695,85 TL"nin tahsiline karar verilmiştir. Depo edilen paranın işletilememesi nedeniyle uğranılan zararın 21.695,85 TL olduğuna ilişkin mahkeme gerekçesi doğru olmakla birlikte, davacı bu zarar kalemi için dava dilekçesinde 12.000,00 TL talep ettiğinden ve 04/02/1948 tarih ve 1944/10-1948/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile de bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kabul edildiğinden talebi aşar şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Şu halde mahkemece, depo edilen paranın işletilememesi nedeniyle uğranılan zarar olarak taleple bağlı kalınarak 12.000,00 TL"ye hükmedilmesi, bu zarar kalemine ilişkin ıslahla arttırılan miktarın İBK uyarınca reddedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.