17. Hukuk Dairesi 2014/2781 E. , 2014/4782 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; davanın 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 79 maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkin olduğu, anılan madde uyarınca haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, 3.kişinin süresinde itiraz etmemesi halinde mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde 3.kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda olduğu, somut olayda 23.7.2011 tarihli haciz ihbarnamesinin davacı şirkete 9.8.2011 tarihinde tebliğ edildiği, davacı şirket tarafından da haciz ihbarnamesine 7 günlük yasal sürede cevap verilmemiş olması nedeniyle 6183 Sayılı AATUHK"nun 79.maddesinde öngörülen bir yılık süre içerisinde işbu menfi tespit davasının açıldığı, davacının davasının ispatlaması halinde borçlu olmadığının tespitine karar verileceğinden hakkındaki haciz ihbarnamesi ve ödeme emri de bu şekilde hükümsüz kalacağı, mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile dava reddedilmiş ise de varılan sonucun dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmediği, Mahkemece yapılması gereken işin dava dışı ..."nun davacı şirkette çalıştığı dönemi ve maaşını gösterir kayıtların ... Müdürlüğünden istenerek davacının ticari defterlerleri de celpedildikten sonra haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih olan 9.8.2011 tarihi itibarıyla dava dışı vergi borçlusu ..."nun davacı şirketten alacağı bulunup bulunmadığı, alacağının bulunması halinde davacı tarafından davalı idareye yapılan ödemelerde mahsup edilecek şekilde mali müşavir bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre karar vermekten ibaret olduğu, bu nedenle eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin isabetli olmadığı, kabule göre de; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmünü içermektedir. Somut olayda davalı idare yararına anılan yasal değişiklik gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nisbi vekalet ücreti takdirinin doğru olmadığı gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve bozma ilamı doğrultusunda dava dışı vergi borçlusu ..."nun davacı şirkete 21.12.2010 -9.7.2012 tarihleri arasında çalıştığı, bu kapsamda ücretini 31.12.2011 tarihine kadar tahsil ettiği, 9.8.2011 tarihi itibarıyla davacı şirketten hiçbir alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne davacının dava konusu 15.11.2009 tarih 2011/9 nolu takip dosyasından gönderilen ödeme emrinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davanın açılmasına davalı ... sebebiyet vermediğinden vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK"nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 3.bendinin hükümden tamamen çıkarılmasına; 4.bentteki “davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin çıkarılarak yerine “davacı üzerinde bırakılmasına ”ibaresinin yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA 1.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.