17. Hukuk Dairesi 2014/4534 E. , 2014/4751 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bakırköy 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/09/2013
NUMARASI : 2013/81-2013/53
Taraflar arasındaki Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline kasko sigortalı aracın, davalıların murisi olan T. C. E.’nin kayden maliki olduğu aracın çarpıp kaçması sonucu hasarlandığını belirtip, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere sigortalıya ödenen tazminattan sovtaj bedelinin mahsubundan sonra bakiye 10.500,00 TL’nin 25.10.2007 tarihinden işleyecek avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili gerek müvekkillerinin gerekse dava konusu otomobilin mezkur tarihte herhangi bir kazaya karışmadığını, aracın kaza tarihinden çok önce ve kaza tarihinde zaten arızalı olduğunu ve gerekli onarım için bakımda bulunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalıların miras yoluyla malik oldukları aracın dava konusu olaya karışdığı kanıtlandığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak emniyet görevlileri tarafından tutulan 15.09.2007 günlü kaza tespit tutanağında sürücülerin kendi beyanlarına göre davacıya kasko sigortalı araç sürücüsü B. D.’in sevk ve
idaresindeki araca davalıların murisi adına kayıtlı olan aracın arkadan çarpıp kaçtığı, çarpmanın etkisi ile savrulan davacı aracının sağ yan kısımlarına dava dışı A. Y. idaresindeki aracın ön kısımları ile çarpması ve bu çarpma sonucunda da davacıya kasko sigortalı aracın bu kez aracın sol yan kısımları ile yan bariyerlere çarpması üzerine maddi hasarlı kaza olduğu ve kazaya olay yerini terk eden davalı aracının sebebiyet verdiği belirtilmiştir. Davalılar savunmalarında murisleri adına kayıtlı olan aracın kaza tarihinden çok önce arızalı olması nedeniyle bakımda olduğunu belirtip, aracın kazaya karışmadığını bildirmişlerdir. Mahkemece davalıların gösterdikleri tanıklar ile kazaya karışan dava dışı diğer araç sürücüsü tanık olarak dinlenmiş, yine kaza tespit tutanağını düzenleyen tutanak mümzilerinin beyanı alınmıştır. Davacı tanıkları kaza tarihinden yaklaşık olarak 3-4 yıllık bir süre geçtikten sonra verdikleri beyanlarında davalılara ait aracın 2007 yılı Ocak ayından 2008 yılına kadar sanayide kaldığını, sanayide çalışanların yardımı ile çalışır hale getirildiğini bildirmişlerdir. Tanık A.Y.ise kaza sırasında davalı aracını görmediğini, davacı aracının geriden gelmesi nedeniyle arkada olan bir olayı görmesinin mümkün olmadığını, kaza yerinden geçen başka bir araç sürücüsünün aracını durdurarak olayın oluşunu polislere anlattığını, vurup kaçan aracın plakasını da bu şahsın verdiğini bildirmiştir. Tutanak mümzileri polis memurları da tutanak içeriğinin doğru olduğunu ancak olayın üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle hatırlamadıklarını bildirmişlerdir.
Dosyada mevcut, kazanın hemen akabinde trafik polislerince tutulan kaza tespit tutanağında davacıya kasko sigortalı araca arkadan çarpıp kaçan ve kazaya sebebiyet veren aracın davalıların murisi adına kayıtlı olan araç olduğu belirlenmiş, tutanağı düzenleyen tutanak mümzileri dinlenmiştir. Resmi makamlarca düzenlenen kaza tespit tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerdendir. Davacı tanıklarının olaydan uzun bir süre sonra verdikleri ve yaklaşık olarak 1 yıldan fazla süre davalı aracının sanayide bakım ve onarımda kaldığına ilişkin beyanları kaza tespit tutanağının aksini ispatlayacak nitelikte değildir.
Bu durumda mahkemece, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan kaza tespit tutanağına göre davalıların murisi adına kayıtlı olduğu aracın kazaya karıştığının kabulüyle işin esasına girilip, yapılacak yargılama sonucunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de :
Dava dilekçesinde davacı yasal ve takdiri delillere dayanmıştır. Mahkemece davacının yasal ve takdiri delillere dayanması nedeniyle davalılara yemin teklifi hakkının hatırlatılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 31.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.