23. Ceza Dairesi Esas No: 2015/2456 Karar No: 2015/850 Karar Tarihi: 22.04.2015
Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/2456 Esas 2015/850 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, boşandığı eşiyle birlikte yaşamasına rağmen babasının ölüm aylığı alarak haksız şekilde menfaat temin ettiği iddiasıyla dolandırıcılık suçundan yargılanmıştır. Ancak eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından, boşanma kararları sonrası bir arada yaşamak hileli davranış olarak kabul edilememektedir. Ayrıca, boşanma davalarında hakim boşanmanın mali sonuçları ile ilgili düzenlemeyi uygun bulduğu takdirde boşanmaya hükmedebilir. Bu nedenle sanığın suçu işlediği yasal unsurlarının oluşmadığı kabul edilerek beraatine karar verilmiştir. Kanun maddeleri olarak Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesi ve 5510 sayılı Kanun'un 56. maddesi belirtilmiştir. 5510 sayılı Kanun'un 56. maddesi ile bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağı hükme bağlanırken, bu hususta cezai müeyyide getirilmemiş olması anlaşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde kaldığını göstermektedir.
23. Ceza Dairesi 2015/2456 E. , 2015/850 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : Beraat
Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 15/05/2002 tarihinde mahkeme kararıyla eşinden resmen boşanan sanığın, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşamayı sürdürmesine rağmen, 03/08/1996 tarihinde vefat eden babasından dolayı hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı aylık almak suretiyle haksız şekilde menfaat temin ettiği ve bu yolla katılan ..."nı dolandırdığı iddia edilen olayda; Hukuken geçerliliği hususunda tereddüt bulunmayan boşanma kararlarından sonra eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından; boşanmanın hileli davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, Türk Medeni Kanunu"nun 166/3 maddesinde, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı; hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı vurgulanmaktadır. Olaya bu açıdan bakıldığında zikredilen maddeye göre açılan boşanma davalarında yasa, boşanma gerekçesinin doğruluğunu araştırma hususunda boşanma kararını verecek hakime araştırma yetkisi vermediğinden, maaş almak amacı ile yapılan boşanmalar dahi hileli davranış olarak vasıflandırılamaz. Üstelik 5510 sayılı Kanun"un 56. maddesi ile bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağı hükme bağlanırken, bu hususta cezai müeyyide getirilmemiş olması anlaşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde kaldığını göstermektedir. Bu açıklamalar, kanuni düzenlemeler ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 26.11.2013 tarih ve 2012/15-1363 esas 2013/533 karar sayılı ilamı çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; suçun yasal unsurlarının oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 22/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.