Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/10325
Karar No: 2014/4746
Karar Tarihi: 31.3.2014

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/10325 Esas 2014/4746 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2013/10325 E.  ,  2014/4746 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Körfez 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 09/02/2012
    NUMARASI : 2009/65-2012/78

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar R.. U.., M.. B.. ve Z.. B.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu otobüste yolcu olan müvekkilinin yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, tedavinin devam ettiğini, maddi ve manevi zararının oluştuğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, daimi sakatlık (iş göremezlik) olarak 5.000,00 TL., maddi tazminat ile 10.000,00 TL. manevi tazminatın davalılardan faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan delillere göre, maddi tazminat davasının reddine, Davalılar İ. Grup Ltd.Şti., A. Sigorta A.Ş., İsviçre Sigorta A.Ş. ve A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan manevi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 9.000,00 TL manevi tazminatın gerçek kişi davalılardan dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte müştereken ve mütelsilen alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili ve davalılar Recep, Mehmet ve Zahide vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-)Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı ve davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-)Davacı ve davalılar M.. B.. ve arkadaşları vekilinin, davalılardan İ. Ltd.Şti"nin işletenlik sıfatına ve manevi tazminata yönelik temyiz itirazları incelendiğinde;
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirketin, işleten sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. 2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı "işletenin" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, moturlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir.
    Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak ta araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktirinde, gerekse
    Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
    Somut olayda, dava konusu motorlu araç, olay günü dava dışı E. Otomotiv Ltd.Şti tarafından 29.01.2004 tarihli faturayla satın alındığı ve E. Otomotiv Ltd.Şti elamanı olmadığı yolunda bir itiraz bulunmayan diğer davalı .H. Ç."e aynı tarihli irsaliye ile teslim edildiği anlaşılmaktadır.
    O halde mahkemece yapılacak iş; aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, yapılan işlemin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, E. Otomotiv Ltd.Şti ve İ. Grup Ltd. Şti"nin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle , fatura, ruhsat, cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak varılacak uygun sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Bu durumum göz önünde bulundurulmamış olması bozmayı gerektirmiştir.
    3)bozma neden ve şekline göre manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına
    4)Davacı vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    a)HUMK"nun 163.maddesinde, "kanunun tayin ettiği müddetler katidir. Bu müddetlerde yapılması lazım olan muamele yapılmazsa o hak sakıp olur. Hakim tayin ettiği müddetin kati olduğuna da karar verebilir. Aksi takdirde tayin olunan müddeti geçirmiş olan taraf yenisini isteyebilir. Bu suretle verilecek müddet katidir. Bir daha verilemez" hükmüne yer verilmiştir.
    Bu durumda, HUMK"nun 163.maddesi hükmüne göre, kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi bakımından, ülke koşulları ve hayatın gerçekleri gözönünde tutularak, taraflara yüklenen yükümlülüklerin birer birer açıklanması, masrafların kalem kalem bildirilmesi ve tarafların yapacağı işlevlerin duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık ve kesin olarak belirlenmesi, kesin süre verilen tarafa, süreye uymadığı takdirde davasının bu nedenle reddedileceği konusunda uyarılması gerekir. Yargıtay"ın uygulaması da bu yöndedir. (HGK 25.6.1975-1-1560/837, HGK 18.2.1983-1-1284/141, HGK 24.6.1992-14-296/395, HGK 10.10.2001-14-940/709)
    Somut uyuşmazlıkta, 12.05.2009 tarihli celsede davacının ATK"ya sevkine karar verilmiş, 07.07.2009 tarihli celse de bu arakararın yerine getirilmesi için 10 gün kesin süre verilmiş, 17.11.2009 tarihli celsede tekrar belgeler toplanınca davacının ATK" ya sevkine karar verilmiş, 23.12.2010 trihli celse de SGK raporunda maluliyet oranı belirtilmesi halinde buna göre karar verilmesine hükmedilmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiği de yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler karşısında, verilen sürenin HUMK"nun 163.maddesinin özüne uygun bulunmadığından , maddi tazminat talebi konusunda inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.
    5)Tazminat hukuku ilkeleri gereğince, haksız eylemden kaynaklanan zararın ödetilmesi amacıyla açılan davalarda, istek bulunması durumunda, kabul edilecek tazminata olay gününden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Uyuşmazlık konusu trafik kazası haksız eylem niteliğinde olup taraflar arasındaki ilişkinin niteliği gereği faiz başlangıç tarihi olay tarihi olmalıdır.
    Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, kabul edilen manevi tazminata olay gününden itibaren yasal faiz yürütülmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekir.
    6)Davalılar vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde;
    Davacıların uğradığı zarar tek bir olaydan kaynaklanmakta olup, 2918 sayılı KTK.’nun 88. ve BK.’nun 50. maddesi uyarınca haksız fiile karışanların her biri zarardan müteselsilen sorumludurlar. Ancak davacılar vekili dava dilekçesinde, maddi ve manevi tazminatın davalılardan (sigorta şirketleri sadece maddi tazminattan ve poliçe limitleriyle sınırlı olarak) müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmemiştir. Bu durumda davacı tarafca, yasanın verdiği müteselsilen talep hakkı kullanılmadıkça, hükmedilen tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece talep göz önünde bulundurulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2, 4 ve 5 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, 2 ve 6 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün adı geçenler yararına BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle tarafların manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar R.. U.., M.. B.. ve Z.. B.."a geri verilmesine 31.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi