Hukuk Genel Kurulu 2015/842 E. , 2017/223 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 5. İş Mahkemesince verilen 01.10.2013 gün ve 2013/671 E., 2013/552 K. sayılı yetkisizlik kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 02.12.2013 gün ve 2013/34879 E., 2013/27626 K. sayılı kararı ile;
"...Davacı, çalışma yeri ve şartlarında esaslı değişiklik yapılmak istenilmesi sebebi ile iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini belirterek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Mahkemece dosya üzerinden inceleme yapılarak mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın yetkili Kayseri İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosya içeriğine göre, yetkili mahkemenin hangi iş mahkemesi olduğu uyuşmazlık konusudur.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesi uyarınca, iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme geçerli değildir.
İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan, davalı tarafça süresinde yetki itirazı yapılmamış olsa bile, mahkeme tarafından bu husus kendiliğinden gözönünde bulundurmalıdır. Bir başka anlatımla hâkim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir.
Somut olayda davacı, davalı şirketin Akdeniz Saha Operasyon Müdürü olarak Adana"da çalıştığını ve daha alt bir pozisyonda Kayseri"de görevlendirilmesine rağmen görev yeri değişikliğini kabul etmeyerek iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, Kayseri"de hiç çalışmadığını beyan ederek davayı İzmir mahkemesinde açmıştır. Mahkemece, davacının çalıştığı işyeri Kayseri"de bulunduğundan Kayseri İş Mahkemesine yetkisizlik kararı verilmiştir. Dava dilekçesine ekli ihtarnamelerde davalı şirketin adresi Şişli/İstanbul olarak gösterilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, öncelikle dava dilekçesini davalı tarafa tebliğ ettikten sonra tarafların gösterecekleri delilleri değerlendirerek davacının son görev yerini tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlemek ve oluşacak sonuca göre yetki konusunda kanunun belirlediği çerçevede bir karar vermektir. Eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kıdem tazminatı ile hafta tatili, fazla çalışma ile genel tatil ücreti alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 01.11.2006 tarihinden 18.01.2013 tarihine kadar saha operasyon bölge müdürü olarak, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ve iş sözleşmesini, müvekkilinin onayı alınmadan görev yerinin değiştirilmesi ve işyerindeki statüsünün düşürülerek ücret ve diğer özlük haklarının kötüleştirilmesi nedenleriyle haklı sebeple fesih ettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı ile hafta tatili alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel Mahkemece ön inceleme aşamasında dosya üzerinden inceleme yapılarak, “İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesindeki düzenleme doğrultusunda davalı şirketin adresinin Şişli/İstanbul olduğu, davacının satış şefi olarak davalı şirketin Kayseri"de bulunan işyerinde fiilen görev yaptığı, davacının çalıştığı iş yerinin bulunduğu Kayseri Nöbetçi İş Mahkemelerinin yetkili olduğu” gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, kararın kesinleşmesinden itibaren süresi içerisinde başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Kayseri Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Davalı vekili bozma kararından sonra verdiği cevap dilekçesinde, davacının önce Adana’da ve sonrasında Kayseri’de çalıştığını, davalı şirketin ise Şişli/İstanbul’daki adresinde faaliyet gösterdiğini, İzmir Mahkemelerinin yetkili olmadığını belirterek, davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece davacının Adana"da çalışmakta iken Kayseri"ye atandığı, tarafların birbirlerine gönderdikleri noter ihtarnamelerine göre de davacının Kayseri"de fiilen göreve başladığı ve yaklaşık 3 ay çalıştığının belirlendiği ve sabit olduğu, yetki durumunun tespiti yönünde eksik tahkikatın bulunmadığı ve davacının son çalıştığı işyeri adresinin Kayseri yargı çevresinde bulunduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının son defa çalıştığı işyerinin neresi olduğunun araştırılmasına gerek olup olmadığı, varılacak sonuca göre de yetkili mahkemenin belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5. maddesi iş uyuşmazlıklarında yer itibari ile yetkili iş mahkemelerini belirlemiştir. Bu maddede “İş Mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.” hükmü yer almaktadır.
Maddenin gerekçesinde ise “gerek işçi, gerek işveren veya vekili tarafından bu kanuna göre iş mahkemesinde açılacak davalarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğunu göstermek üzere tedvinine lüzum görülen bu madde, Hükümet tasarısında derpiş edilmemiş olan bir ihtiyacı karşılamaya matuf bulunmaktadır. Bilhassa işçilerin içinde bulundukları şartlar bakımından, dava olunanın ikametgahı mahkemesinde dava açmaya mecbur kalmalarından doğabilecek güçlüklerin önlenmesi maksadıyla, bu davaların, dava olunanın Medeni Kanun gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde açılabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili yer mahkemesinde de görülebileceği esası konulmuş, kamu intizamı bakımından konulmuş bu yetki hükmünün hilafına mukavele yapılamayacağı da tashih edilmek suretiyle işverenlerin işçiler tarafından aleyhlerine dava açılmasını güçleştirmek üzere iş mukavelelerinde veya işyeri dahili talimatnamelerinde başka yargı merci tayin etmeleri önlenmiştir” denilmektedir.
Anılan düzenleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 6. maddesinde düzenlenen genel yetki kurallarına uygun olup, buna ek olarak işçinin işini yaptığı yer mahkemeleri de iş davaları için yetkili kılınmaktadır. Bu yetki kuralı, işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya İş Kanununa dayanan alacak ve hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklar yönünden kamu düzenine ilişkindir. Öngörülen kamu düzeni etkisinin, ilke olarak işverene karşı ve yalnız işçinin yararına olduğu, burada işçinin değil işverenin sözleşme serbestisinin kısıtlandığı, bu nedenle anılan maddenin yetki ile ilgili genel hükümleri kaldırmadığı, sadece genel hükümlerle birlikte öngörmüş olduğu, işyeri esasına dayanan yetkiyi bertaraf edecek anlaşmaları geçersiz kılacağı, geçersizliğin sadece işvereni hedef tuttuğu anlaşılmaktadır.
Nitekim bu ilke Hukuk Genel Kurulu’nun 03.07.2013 gün ve 2012/10-1832 E., 2012/427 K.; 25.09.2013 gün ve 2013/22-186 E., 2013/1391 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olaya bakıldığında, davalı şirketin yerleşim yerinin Şişli/İstanbul olduğu, davacının davalı şirket bünyesinde Adana"da çalışmakta iken Kayseri"deki birimde görevlendirildiği, görev yeri değişikliğini kabul etmeyerek iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini bildirdiği, Kayseri"de hiç çalışmadığını beyan ederek davayı İzmir İş Mahkemesinde açtığı, yerel mahkemece davalı işverene dava dilekçesi tebliğ edilmeden, ön inceleme aşamasında davacının çalıştığı işyerinin Kayseri"de bulunduğu, bu nedenle Kayseri İş Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı itibariyle, davacı işçinin görevlendirildiği Kayseri’deki işyerinde görevine başlayıp başlamadığı hususunun açıklığa kavuşmadığı, dolayısıyla davacının son defa çalıştığı işyerinin nerede olduğu konusunda taraflar arasındaki ihtilafın çözümlenmemiş olduğu görülmektedir. Oysaki davalı işverenin ikametgâhının bulunduğu yer mahkemesinin yanında davacı işçinin son defa çalıştığı işyerinin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu ve bu iki mahkemenin hangisinde dava açılacağı hususunda tercih hakkının davacıya ait olduğu hususunun gözetilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, mahkemece öncelikle dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilerek tarafların gösterecekleri delillerin değerlendirilmesi, davacının son görev yerinin tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlemesi ve davacının tercihine göre davaya bakacak yetkili mahkemenin belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.
Belirtilen bu maddi ve yasal olgular gözetildiğinde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, eksik araştırma ve hatalı kabulle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 08.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.