14. Hukuk Dairesi 2013/6778 E. , 2013/8212 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.11.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, dava konusu 4581 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının mera olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden tapulama sırasında 2413 parsel sayılı taşınmazın mera niteliği ile sınırlandırıldığı, Yeşilkent Belediyesi adına tapuya kayıt edildiği, 2413 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile 4581 parselin oluştuğu ve belediye adına tescil edildiği, belediyenin 01.09.1973 tarihinde davalıya tahsis nedeniyle devir ettiği anlaşılmaktadır.
Görülüyor ki dava konusu taşınmaz 2413 sayılı mera parselinden gelmektedir. İmar planı içindeki meraların planın onayıyla birlikte hukuki bakımdan mera niteliğini yitireceğinden, bu yerlerden genel hizmete ayrılanların (yol, park, yeşil saha gibi) belediye veya özel idareye bedelsiz terkini gerekir. İmar planında genel hizmetler dışında özel mülkiyete konu olabilecek konut, sanayi ve ticaret alanı olarak belirlenmiş alanlarda kalan meralar bu vasıflarını yitirmeleri halinde Hazine adına tescili gerekir. (Danıştay 1. Dairesinin 1988/328 E, 1989/19 K. sayılı mütalaası) Belediye adına tescili gerekmeyen yerler belediye veya gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri adına tescil
edilmiş ise “Yolsuz Tescil “ olacağından Hazine her zaman bu iddia ile dava açabilir. Ne var ki, başlangıçtaki tescil işlemi yolsuz tescil olsa da 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi hükmü koşulların oluşması halinde tescilin belediye veya gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına devam etmesi olanağı sağladığından, artık burada 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi şartları üzerinde durulması gerekir.
Anılan madde uyarıca işlem yapabilmesi için;
a)Mera, 4342 sayılı kanunun geçici 3. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 03.05.2005 tarihi itibariyle Belediye ve mücavir alan sınırları içersinde bulunmalıdır. Zira bu tarih itibariyle köy sınırları içerisinde bulunan veya bu tarihten sonra Belediye ve mücavir alan sınırları içersine alınan meralarda bu madde hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur.
b)Mera, 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşmiş imar planı içerisinde kalmalıdır. Bu tarihten sonra imar planı içerisine alınan veya imar planı bulunmayan yerlerdeki meralarda bu madde hükmü uygulanmaz. Yasa hükmünde geçen "imar planından" maksat ise, her türlü ölçekteki plan yani nazım, uygulama veya mevzi imar planıdır.
c)Meranın, yerleşim yeri olarak işgal edilmesi, yani bu şekilde kullanılması, yerleşim ve işgal durumunun da 01.01.2003 tarihinden önce var olması gerekir. Bu tarihten sonra işgal edilerek yerleşim yeri olarak kullanılan meralarda bu madde hükmü uygulanamaz. Bu maddenin uygulanmasında "yerleşim yeri" kavramı konut, konaklama, turizm, sanayi, askeri ve benzeri amaçlar için kullanılmak üzere planlanarak yapılaşmış veya eskiden beri bu amaçlarla kullanılan şehir, kasaba ve beldelerin üzerinde yapılaşma bulunan yerleşik alanlarını ifade etmektedir.
d)Diğer bir koşul da; meranın, mera niteliği ile kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunmamasıdır.
Yukarıda belirtilen şartların varlığı duraksamaksızın saptanmadan Belediye, diğer kamu kuruluşları ile gerçek kişiler adına tescil edilmiş meraların mülkiyeti belediye, diğer kamu kuruluşları ve gerçek kişilere bırakılamaz.
Bu ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında;
Davacı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın evveliyatının mera olduğunu ileri sürerek Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece şehir plancısı, zirai bilirkişi, harita mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişi de bulundurularak dava konusu 4581 sayılı parsel (imar uygulamasından önceki 2413 sayılı parsel sayılı taşınmaz) üzerinde yeniden keşif yapılmalı, imar planı ve uygulama haritaları belediyeden getirtilmeli
ayrıca 01.01.2003 tarihinden önce çekilen hava fotoğraflarından da yararlanılarak öncesi mera olan dava konusu taşınmazın mera niteliğini yitirip yitirmediği, 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinde yazılı koşulların oluşup oluşmadığı ve özellikle yerleşim, işgal ve yapılaşmanın 01.01.2003 tarihinden önce var olup olmadığı incelenmeli, keşfi izlemeye olanak sağlayacak sayıda fotoğraf çekilerek dosyaya konulmalı, yapılan tüm araştırmalar neticesinde geçici 3. maddedeki koşulların oluştuğunun saptanması halinde dava reddedilmeli, aksi takdirde satış suretiyle yapılan tescil yolsuz tescil olacağından davanın kabulüne karar verilmelidir.
Tüm bu yönler bir yana bırakılarak yetersiz araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 30.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.