10. Hukuk Dairesi 2015/9365 E. , 2015/10828 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, tespit ve alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1) Dava, sakatlık indirimine dayalı olarak 506 sayılı Kanunun 60/C-b uyarınca sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığının (sakatlık oranının saptanmasına ilişkin çalışma gücü kaybı oranının %28"ye inmiş olduğunun tespiti üzerine) başlangıçtan itibaren iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline, birikmiş aylıkların tahsiline yöneliktir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma kararına uyulmakla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar ve mahkemece de bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi gerekir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İBK) O halde mahkemece bozma kararına uyulduğuna göre, bozma kapsamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesi gerekir.
Dairemiz bozma ilamında, "raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek üzere ...Kurulundan rapor alınarak, öncelikle sakatlık sebebiyle vergi indiriminden yararlandırma kararına dayanak alınan Devlet Hastanesinin 07.05.1996 tarihli raporda yer alan davalının %55’lik iş gücü kaybını gerektiren bulguların başlangıçta var olup olmadığı (diğer bir deyişle anılan raporun gerçek dışı düzenlenmiş olup olmadığı) konusunun üzerinde durularak, yöntemince araştırılıp irdelenmek suretiyle açıklığa kavuşturulması, ikinci olarak, bu ilk raporda yer alan bulguların o tarih itibariyle mevcudiyeti halinde, bu bulguların sonradan vaki tedavi ile iyileşme gösterip gösteremeyeceği, iyileşme gösterebilecek olguya sahip ise, o takdirde, sonradan alınan raporlarda yer alan bulgular ve işgöremezlik dereceleri de irdelenmek suretiyle sakatlık nedeniyle bağlanan aylığın kesildiği tarih itibariyle tıbbi durumun belirlenerek, saptanacak bulguların davalının sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlandırıldığı ilk tarih itibariyle ve kazanılmış hakların korunması ilkesinden hareketle o tarihte yürürlükte bulunan, diğer bir anlatımla 18.03.1981 tarih ve 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla belirlenen ”sakatlık indiriminden yararlanacak hizmet erbabının sakatlık derecesinin tesbit şekli ile uygulaması hakkındaki yönetmelik” hükümlerine göre değerlendirmeye alınarak anılan yönetmeliğin
./..
değişik 3. maddesine göre çalışma oranı kaybı ve sakatlık derecesinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereğinin gözetilmesi gerektiği" belirtilmiştir.
Bozma ilamı sonrasında yürütülen yargılama sürecinde,... Kurulundan alınan 18.12.2014 tarihli raporda,"18.03.1981 tarih ve 8/2620 sayılı bakanlar kurulu kararı ile 28.04.1981 tarih ve 17324 sayılı resmi gazetede yayımlanan, sakatlık indiriminden yararlanacak hizmet erbabının sakatlık derecelerinin tespit şekli ile uygulanması hakkında yönetmelik hükümlerine göre baş arızaları bölümde epilepsi hastalığı nedeniyle %55 oranında özürlü olduğu, (bu yönetmelikte dizartri için bir bölüm bulunmadığı,Raporlar arasındaki farkın bu konuda çıkarılmış yönetmelik ve tüzükler arasında farklılıklardan kaynaklandığı, 18.03.1998 tarih ve 23290 sayılı resmi gazetede yayımlanan özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik hükümlerine göre ileri derecede dizartri %40, epilepsi fokal nöbet %20 balthazard formülüne göre %52 oranında özürlü olduğu,Söz konusu hastane raporunda (...i) hangi tarih ve sayılı hangi tüzük yada yönetmeliğe göre değerlendirme yapıldığına dair atıf bulunulmadığı cihetle hastane raporları hakkında görüş verilemeyeceği, Özürlülüğünün başlangıç tarihinin 07.05.1996...hastanesinin muayene bulgularının yer aldığı rapor düzenleme tarihi olduğu" belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, davanın kabulü gerekirken, reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
2) Hukuk Genel Kurulu’nun 15.07.2009 tarih ve 2009/19-285 Esas, 2009/359 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgularla hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir.
Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması, zorunludur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa"nın 141/3 üncü maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi, bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olarak gerekçesiz karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.