11. Ceza Dairesi Esas No: 2016/7130 Karar No: 2019/960 Karar Tarihi: 04.02.2019
Vergi Usul Kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/7130 Esas 2019/960 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, vergi usul kanununa muhalefet suçundan hüküm giyen sanığın temyiz başvurusunu incelemiş ve yerinde görmediğinden reddetmiş. Sanığın sahte fatura düzenleyip kullanma suçlarında suça konu faturaların sadece unsurlarının tespiti için incelenmesi gerektiğini belirtmiş ve sanığın savunmasını reddetmiştir. Dosyada bulunan vekaletnamelerde, sanığın işyerine ait açılış yoklamalarında ve tanıkların ifadelerindeki çelişkiler, işyerindeki eksiklikler ve diğer delillerin de gözetilmesi sonucunda mahkumiyet kararı verilmiştir. Kararda, 213 sayılı VUK'un 230. maddesine atıfta bulunulmuştur. Ayrıca, TCK'nin 43. ve 53. maddelerine de yer verilmiş; bağlayıcı nitelikteki Anayasa Mahkemesi kararlarına göre cezanın uygulanması gerektiği vurgulanmıştır.
11. Ceza Dairesi 2016/7130 E. , 2019/960 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet HÜKÜM : Mahkumiyet
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 08.11.2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK‘nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığının anlaşılması ile sanığın savunmasında, şirket işleri ile fiilen ortağı olan ...‘ın ilgilendiğini, bu kişiye vekalet verdiğini bildirmesine karşın, dosya içerisinde bir sureti mevcut Antalya ... Noterliği‘nin 13.08.2010 tarihli ve 18205 yevmiye no‘lu vekaletnamesinde sanığın vekalet verdiği kişiler arasında ... isimli kişinin bulunmaması, sanığın işyerine ait 13.08.2010 tarihli açılış yoklamasında hazır bulunması ve sonraki tarihlerde yapılan yoklamalarda işyerinin faaliyette bulunmadığının belirlenmesi, işçisinin olmaması, mal ve hizmet satın aldığı herhangi bir mükellefin tespit edilememesi, 30 metrekarelik işyerinde faaliyet göstermesi ve herhangi bir satışa hazır malı olmamasına rağmen, KDV beyanlarında yıllık toplam hasılatının 3.910.213 TL olduğunu belirtmesi, sanığın yetkilisi olduğu şirketten mal aldığını Ba formları ile bildiren mükelleflerin bildirimleri doğrultusunda ise yıllık toplam hasılatının 12.216.688 TL olduğunun tespit edilmesi, sanığın Fırak Barak işyerinde ayrıldıktan sonra şirket işleri ile kendisinin ilgilendiğini kabul etmesi karşısında, 5271 sayılı CMK’nin 217. maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip sanık hakkında mahkûmiyet kararı veren mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş; gerekçeli karar başlığında “01.05.2011“ olarak yanlış yazılan suç tarihinin, “2010 yılı Aralık ayı“ olarak ve hüküm kısmında TCK‘nin 43. maddesine ilişkin uygulamanın yapıldığı bölümde sehven “sahte fatura kullanmak“ olarak belirtilen suç adının “sahte fatura düzenlemek“ şeklinde mahallinde düzeltilmesi ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı arttıran ve azaltan sebeplerin nitelik ve dereceleri takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 04.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.