13. Hukuk Dairesi 2015/43019 E. , 2018/3362 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalının Vakıfbank ... şubesinden kredi kullandığını, davalı hakkında ... . İcra Müdürlüğü"nün 2013/3531 esas sayılı ile dosyası icra takibinde bulunulduğunu, borçlunun borca ve takibe itiraz ettiğini, bunun üzerine davalı borçlu açısından takibin durdurulmasına karar verildiğini, tüm bu nedenlerle itirazının iptali ile davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... İcra Müdürlüğü’nün 2013/3531 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen kaldırılmasına, takibin 18.057,76 TL üzerinden devamına, davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı icra-inkar tazminatı talebinde bulunmuş ise de, mahkemece, davacının bu konudaki talebinin reddine karar verilmiştir. İİK’nin 67/2 maddesi hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağın likit ve belli olması, yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Açıklanan yasal kuralların ışığında, takip konusu alacak değerlendirildiğinde davacı yararına icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, mahkemece, bu kalem istemin reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyip kararın düzeltilerek onanması HMUK"un 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının ikinci bendin kapsamı dışındaki dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın hüküm fıkrasının ikinci bendinde yer alan" davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine" cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine aynen "Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak miktarı olan 17.793,97 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" cümlesinin yazılmasına, mahkeme kararının düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1,233,52 TL. Onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin alınan 27,70 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.