16. Hukuk Dairesi 2013/6666 E. , 2013/7623 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sonucu Kaynarca Köyü çalışma alanında bulunan 129 ada 3 parsel, 162 ada 1 parsel ve 166 ada 1 parsel sayılı sırasıyla 2023,45, 381,83 ve 3299,06 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanesine ayrı ayrı 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldıkları ve bu taşınmazlar 50 yıldan yıldan beri ... oğlu ..."nun kullanımında oldukları şerhi verilerek, bahçe niteliği ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmişlerdir. Davacı ..., taşınmazların murisleri ..."dan kaldığını bu nedenle, beyanlar hanesinde davalı ... Şato ile birlikte kendi adına da zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 129 ada 3 parsel, 162 ada 1 parsel ve 166 ada 1 parsel sayılı taşınmazların mevcut zilyetlik şerhlerinin kaldırılarak; 129 ada 3 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine “iş bu taşınmaz 50 yıldan beri kargir ev, ahır, müştemilat ve bahçe olarak 1/2 hissenin davacı ... kızı ..."nun ve geri kalan 1/2 hissesi de davalı ... oğlu ..."nun kullanımındadır" şerhinin; 162 ada 1 parsel ve 166 ada 1 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesine ise “"İş bu taşınmaz 50 yıldan beri 1/2 hissenin davacı ... kızı ..."nun ve geri kalan 1/2 hisseninde davalı ... oğlu ..."nun kullanımındadır.” şerhinin verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazların önceleri tarafların müşterek murisi ..."nun kullanımında olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, uygulama ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dosya içinde bulunan ve davalı tarafça sunulan delil listesi ekinde, müşterek muris ... tarafından, Kaynarca Köyü hudutları içinde bulunan taşınmazlarının tamamını oğlu ..."na hibe ettiğine ilişkin 11.2.1990 tarihli senet bulunduğu halde, yerel bilirkişi ve taraf ve senet tanıklarından buna ilişkin bilgi ve görgüleri sorulmamıştır. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen Ek 4. maddesinde bu madde gereğince, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerle ilgili kadastro tespiti sırasında, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhtesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceği düzenlenmiştir. O halde doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahallinde yerel bilirkişi ve yöntemince belirlenecek taraf tanıkları ve sözü edilen 11.2.1990 tarihli senet tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılarak, yapılacak keşifte 3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek 4. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazları fiilen hangi tarihten beri kim veya kimler tarafından kullanıldığı, kullanımın ne şekilde sürdürüldüğü, davalı ..."in kullanımı var ise bu kullanımın ne zamandan beri ne şekilde sürdürdüğü ve muris ..."nin sağlığında da bu yeri kullanıyor ise bu kullanımın neye dayalı olduğu etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, davalı tarafça sürdürülen zilyetliğin tereke adına mı yoksa kendi adına mı olduğu açık bir şekilde belirlenmeli, taşınmazın öncesinin müşterek muris ..."nin zilyetliğinde olduğunun saptanması halinde, terekesi taksim edilmediği sürece, mirasçılardan biri ya da bir kaçı tarafından sürdürülen fiili kullanımın, tereke adına olduğunu kabul etmenin zorunlu olduğu ve bu durumda müşterek muris ..."nin mirasçısı olan davalı ..."in zilyetliğinin, kural olarak tereke adına sürdürüldüğü düşünülmelidir. Bu durumun aksi ise; terekenin taksim edildiği yahut çekişmeli taşınmazların murisin sağlığında kendisine satış, hibe ve benzeri şekilde kendisine zilyetliğin devredildiğinin davalı tarafça kanıtlanması gerekir. Hal böyle olunca davalı taraftan, bu husustaki delilleri sorularak, özellikle dosya içinde bulunan 11.2.1990 tarihli hibe senedi yöntemine uygun olarak değerlendirilmek ve bildirilen diğer tüm deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi yerinde olmadığı gibi; kabule göre de, tarafların müşterek murisi ..."nin, davacı ve davalı dışında başka mirasçılarının bulunması nedeniyle, davacının talebinin, ancak miras payı oranında olduğunun kabulü gerekeceği göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması da isabetsiz olup; davalı tarafın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı ..."na iadesine, 02.07.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.