![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2016/1906
Karar No: 2017/215
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/1906 Esas 2017/215 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3.İş Mahkemesince kısmen kabulüne dair verilen 23.01.2014 gün ve 2011/265 E.-2014/8 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve davalı Kurum vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 23.06.2015 gün ve 2014/10188 E., 2015/12517 K. sayılı kararı ile;
"...2926 sayılı Kanunun mülga 36. maddesi; “Sigortalı, 31. maddede belirtilen prim borcunu ait olduğu yıl içinde Bakanlar Kurulunca tespit edilen dönemlerde ödemek zorundadır. Kurumun prim alacakları; Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebilir.” hükmünü getirmiş, anılan madde, 02.08.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 56’ncı maddesi ile ilga edilmiş olmasına karşın, bu Kanunun 27’nci maddesi ile söz konusu hüküm, 1479 sayılı Kanunun 53’üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle yeniden ve aynı şekilde düzenlenmiştir. Konuya ilişkin olarak 01.04.1994 tarihinde uygulamaya başlanılan 03.04.1993 gün ve 93/4384 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ve eki 13.05.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Anılan Kararname’nin 1’inci maddesi; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler ve gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, çiftçilerden satın aldıkları ürün bedellerinden, bunların Bağ–Kur prim borçlarına mahsuben %3 oranında tevkifat yaparak düzenledikleri belgelerde göstermek ve tevkif ettikleri tutarları ertesi ayın 20’nci günü akşamına kadar Bağ–Kur hesaplarına intikal ettirmek zorundadırlar.” hükmünü içermekte olup, 3’üncü maddesinde, Bağ – Kur’un prim alacaklarının ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsili ve yersiz olarak alınan tutarların ilgililere geri verilmesine ilişkin usul ve esasların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca belirleneceği açıklanmıştır. Daha sonra, 28.01.1994 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 08.01.1994 gün ve 94/5173 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile tevkifat oranı %1’e indirilmiştir.
Somut olayda, davacının 1997 yılında Nilsan Süt Mamulleri San ve Tic Ltd Şirketine teslim ettiği ürün bedelinden tevkifat yapıldığını iddia ettiği, Mahkemece davalı Kuruma yazılan müzekkereye cevaben Kurumca tevkifat bedelinin intikal etmediğinin belirtildiği bu tevkifata istinaden davanın 01.05.1997-31.12.1997 tarihleri arasında davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakta olup, tevkifatların Kuruma intikal edip etmediğinin araştırılması ve gerektiğinde şirket kayıtları ve Kurum kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin çiftçilik ve hayvancılıkla uğraştığını belirterek ilk prim kesintisini takip eden aybaşından itibaren SSK’lı çalışmaları dışlanarak aralıksız şekilde Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 2926 sayılı Kanunun 2. maddesine göre sigortalı olmaları gerektiği halde Kuruma kayıt ve tescilleri yapılmamış çiftçilerin, tevkifatın yapıldığını gösteren belgeleri de eklemek suretiyle talepte bulunmaları halinde söz konusu taleplerinin tescil için irade beyanı olarak değerlendirildiğini ve sigortalılıklarının tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşından başlatıldığını, ancak 2926 sayılı Kanunun 3. maddesi gereği sigortalılığının devamı için tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülmesinin gerektiğini belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının 01/07/1994 ile 31/12/1994 tarihleri arasına ilişkin Tarım Bağ-Kur sigortalılığı olduğunun kurumca kabul edildiği ve Nilsan Süt Mamülleri San ve Tic Ltd Şti tarafından da Bağ-Kur’a prim tevkifatı yapılan tarihi takip eden aybaşı olan 01/07/1997 tarihi ile ilgili prim kesintisinin yapıldığı yıl sonu olan 31/12/1997 tarihi arasında da Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği gerekçesiyle 7325537161 Bağ-Kur sicil nolu davacının Kurumca kabul edilen 01/07/1994-31/12/1994 tarihleri arasındaki Tarım Bağ-Kur Sigortalılık süresine ilaveten 01/1997-31/12/1997 tarihleri arasında da Tarım Bağ-Kur Sigortalısı sayılması gerektiğinin tespiti ile fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili ve davalı ... vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece önceki karadaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını, davalı ... vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının ürettiği ürününü, dava dışı özel kuruluşlara tesliminden dolayı davacı adına tevkifat yoluyla kesilen Bağ-Kur priminin, Kurum hesabına intikal edip etmediğinin araştırılmasına gerek olup olmadığı, Kuruma intikal ettirilmemiş ise sorumluluğun davacıya yüklenip yüklenemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca; Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden uygulama tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla 55 yaşını dolduran erkekler istekleri halinde kapsama alınırlar. Anılan madde, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 48. maddesi ile değişikliğe uğramış olup ilk tescil tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla 60 yaşını dolduran erkeklerin istemleri halinde kapsama alınacakları düzenlenmiştir.
Anılan kanunun 3. maddesinde “Tarımsal Faaliyette Bulunanlar”; “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar” olarak ifade edilmiştir.
Başka bir ifade ile 2926 sayılı Kanunun 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9. maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurumca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Kanunun 36. maddesi kapsamında Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2. madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı resen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği resen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.
Sigortalı sayılanlar Kanunun 7. maddesi uyarınca sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan Kanun kapsamına girdikleri tarihten itibaren üç ay içerisinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemi Kurumca resen yapılarak, Kanunun 5. maddesi hükmü ile tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalı sayılacaklar, öngörülen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri ise kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacaktır.
Diğer yandan, 2926 sayılı Kanunun 10. maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, Tarım Satış Kooperatifler Kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulaması ile Tarım Bağ-Kurluluğun kanıtlanması yönünde zirai kuruluşların kayıtları karine olarak kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2002 gün ve 2002/21–69 E.-44 K., 03.07.2002 gün ve 2002/21–576 E.-584 K., 14.02.2007 gün ve 2007/21–73 E.-71 K., 14.02.2007 gün ve 2007/21–172 E.-2007/177 K., 03.03.2010 gün ve 2010/10–107 E.-127 K., 07.07.2010 gün ve 2010/10–359 E.-368 K. sayılı kararları).
2926 sayılı Kanunun uygulamasına ilişkin 26.03.1994 tarihli 4 nolu tebliğin “D” bendinde; çiftçilerin, Bağ-Kur primlerinin sattıkları ürün bedellerinden tevkif suretiyle ödendiğini ispatlayabilmelerinin kendilerine verilen belgeleri muhafaza etmelerine bağlı olduğu, aynı tebliğin “F” bendinde ise çiftçilerin sattıkları ürün bedellerinden prim borçlarına mahsuben yapılan tevkifatların, tevkifatın kurum hesaplarına intikal etmesi koşuluyla, tevkifatın gerçekleştiği tarih itibariyle cari ve geçmiş dönem prim borçları ile iadenin talep edileceği dönemin sonuna kadar tahakkuk ettirilecek prim borçlarına mahsup edileceği, Kurum hesaplarına intikal etmeyen tevkifatların mahsup işlemine esas alınmayacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, davacının ziraat oda kaydı ve kooperatif kaydının bulunmadığı, üzerine kayıtlı taşınmazın olmadığı ancak eşi adına kayıtlı incir bahçesinin bulunduğu, davacı adına düzenlenen 30.04.1997 tarihli müstahsil makbuzunda Bağ-Kur prim kesintisinin yapıldığı belirgindir.
Ne var ki, davacının ürettiği ürününü, dava dışı özel kuruluşlara tesliminden dolayı davacı adına tevkifat yoluyla kesilen Bağ-Kur priminin, Kurum hesabına intikal edip etmediği hususu Yerel Mahkemece yeterince araştırılmamıştır.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin kesintisinin kurum hesabına intikal edip etmediğinin araştırılması zorunludur.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; ürün tesliminin özel kuruluşa yapılması karşısında; hak ve mükellefiyetin başlangıcı bu tevkifatın Bağ-Kur’un hesabına intikal etmesi koşuluyla tevkifat tarihini takip eden aybaşı olarak kabul edilmesi gerektiği dikkate alındığında söz konusu tevkifatların Kurum hesabına intikal edip etmediğinin araştırılması; intikal etmiş ise davacının tevkifatları takip eden aybaşından sigortalı olduğunun kabulüne, intikal etmemiş ise davanın reddine karar vermek olmalıdır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacının prim ödeme şeklinin 2926 sayılı Kanunun 36. maddesine uygun olarak yapıldığı, dava dışı özel kuruluşlara teslim edilen ürün bedellerinden tevkifat yolu ile yapılan prim kesintisinin Kuruma intikalinin takip görevinin Kurumun müfettişlerinin ve denetim memurlarının görevinde kaldığı, davacının teslim ettiği ürünlerden kesilen Bağ-Kur priminin Kuruma intikal edip etmemesinin davacının sorumluluğu kapsamında olmadığı, müstahsil makbuzunda maliye mührünün bulunduğu ve herhangi bir sahtecilik iddasının olmadığı, bu nedenle geçerli bir prim kesintisinin bulunduğu ve davacıya sigortalılık hakkı kazandırması gerektiği dolayısıyla Yerel Mahkeme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki görüş aykırılığına neden olan ve direnme kararına konu somut uyuşmazlığın niteliği itibariyle, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından belirtilen nedenle kabul edilmemiştir.
Sonuç olarak, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.02.2017 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
Yerel mahkeme ile Yargıtay 10. Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlık, Davacının sattığı zirai ürünlerden dava dışı şirket tarafından 2926 sayılı Yasanın 36. maddesi hükmüne göre kesilen Tarım Bağ-Kur prim tevkifatının Kurum hesaplarına intikal etmemesi halinde sigortalılık tescilinin yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Yüksek Daire prim tevkifatının Kurum hesaplarına intikal etmesi halinde tescilin yapılması gerektiğini kabul etmektedir.
Somut olayda ise, prim tevkifatının Kurum hesaplarına intikal etmemesi halinde tescilin yapılamayacağı temel kabulü ile bu konuda araştırma yapılması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
2926 sayılı Yasanın 36. maddesi Bakanlar Kurulu kararı ile Tarım Bağ-Kur primlerinin üreticinin sattığı ürünlerin bedellerinden tevkifat yolu ile kesilebileceğini öngörmektedir.
Bakanlar Kurulu 08.01.1994 tarihinde 94/5173 sayılı Kararı ile 01.04.1994 tarihinden itibaren ürün bedellerinden tevkifat yolu ile tahsil edilmesine karar vermiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 26.03.1994 tarihli resmi gazetede yayınlanan 2926 sayılı Yasaya ilişkin seri no 4 uygulama tebliğinde;
D- Tevkifat İşlemlerinde Kullanılacak Belgeler ve Bu Belgelerde Yer Alacak Bilgiler:
Çiftçilerden ürün alımı sırasında tevkifat yapmak zorunda olan gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu satın alma işlemleri nedeniyle mevzuat gereği düzenlemek zorunda oldukları belgelerin uygun bir yerine (gerek kendilerinde kalacak, gerek çiftçiye verecekleri örneklerde) çiftçinin ad ve soyadını, adresini,yaptıkları tevkifat tutarını, Bağ-Kur numarasını; bu numara yoksa veya bilinmiyorsa ayrıca çiftçinin baba adını, doğum tarihi ve yerini kaydetmek zorundadırlar.
Çiftçinin tevkifat muafiyet belgesi göstermesi durumunda ise, alıcı, çiftçinin ad, soyad ve adresi ile birlikte tevkifat muafiyet belge numarasını düzenlediği belgeye kaydedecektir.
Diğer taraftan, çiftçilerin, Bağ-Kur primlerinin sattıkları ürün bedellerinden tevkif suretiyle ödendiğini ispatlayabilmeleri veya yersiz olarak ödenen primleri iade olarak alabilmeleri için, yukarıda belirtilen bilgilerin alıcılarca düzenlenen belgelerde eksiksiz olarak yer almasını talep etmeleri ve kendilerine verilen belgeleri muhafaza etmeleri gerekmektedir.
Vergi kanunları hükümleri uyarınca defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerce yapılacak ürün satımlarında ise söz konusu bilgilerin anılan çiftçilerce düzenlenecek belgelerde yer alacağı tabiidir.
E- Tevkifat Tutarlarının Kurum Hesaplarına Yatırılması ve Tevkifat Bildirimlerinin Verilmesi:
Çiftçilerden satın alınacak ürün bedelleri üzerinden tevkif edilecek tutarlar, tevkifatın gerçekleştiği ayı takip eden ayın en geç 20 nci günü ( bu günün resmi tatile rastlaması halinde, takip eden ilk iş günü) mesai bitimine kadar Kurum hesaplarına yatırılacak veya PTT vasıtasıyla aynı süre içinde bağlı bulunulan il müdürlüğüne havale edilecektir. Gerçek ve tüzel kişiler, bir ay içinde yapacakları tevkifatlar için Bağ-Kur il müdürlüklerinden temin edecekleri örneği Tebliğ ekinde yer alan bildirimi düzenleyecekler ve Kurum hesaplarına yaptıkları ödemelere ilişkin belgelerin birer fotokopisini veya suretini söz konusu bildirime ekleyerek, takip eden ayın 20 nci günü (bu günün resmi tatile rastlaması durumunda, takip eden ilk iş günü) mesai bitimine kadar zirai gelir vergisi tevkifatı ile ilgili muhtasar beyannamelerini vermekle yükümlü oldukları vergi dairelerinin bulunduğu illerdeki Bağ-Kur il müdürlüklerine vereceklerdir. Bildirimlerin aynı süre içinde anılan il müdürlüklerine taahhütlü olarak PTT vasıtasıyla gönderilmesi de mümkün bulunmaktadır.
Ancak, Kanunun 2 nci maddesine göre sigortalı olmaları gerektiği halde, Kuruma kayıt ve tescilleri yapılmamış çiftçilerin, tevkıfatın yapıldığını gösteren belgeleri de eklemek suretiyle yazılı talepte bulunmaları halinde, sözkonusu talepleri tescil için irade beyanı olarak değerlendirilecek ve tevkifat tutarının Kurum hesaplarına, bildirimin ise Kurum kayıtlarına intikal etmesi koşuluyla, sigortalılıkları tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşı itibariyle başlatılacaktır.
Sigortalının bu yönde bir talebinin olmaması halinde, sigortalılık Kurumca re"sen tescil işleminin yapıldığı ayı takip eden aybaşından itibaren başlatılacaktır.
İ- Hukuki ve Cezai Sorumluluk:
Tebliğin "Tevkifat Yapacak Olanlar" başlıklı Öte yandan, 2926 sayılı Kanun kapsamına girmeyen çiftçiler ile 2926 sayılı Kanun kapsamına girmekle beraber, prim borçlarını ödemek veya taksitler halinde ödeme taahhüdünde bulunmak suretiyle sattıkları ürün bedellerinden tevkifat yapılmaması uygulamasından faydalanan çiftçilerin, Kanun kapsamına giren diğer çiftçilere ait ürünleri kendi adlarına sattıklarının tespit edilmesi halinde, haklarında yasal işlem yapılacaktır.
J- Kurum Memurlarının Teftiş Yetkisi :
2926 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinde, " Kurumun teftişe yetkili memurları bu Kanunun uygulanması bakımından, İş Kanununda belirtilen teftiş, kontrol ve denetleme yetkisini haizdirler." hükmü yeralmaktadır. Bu hükme istinaden, Kurumun teftişe yetkili memurları; çiftçilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmak zorunda olan gerçek ve tüzel kişilerin, tevkifat yapıp yapmadıklarını, tevkifat tutarlarını tam olarak ve süresi içinde Kurum hesaplarına intikal ettirip ettirmediklerini tespit amacıyla, anılan gerçek ve tüzel kişilerin ilgili defter, evrak ve hesaplarında teftiş, kontrol ve denetleme yetkisini haizdirler.
Öte yandan;Sosyal Güvenlik Kurumu 2007/44 sayılı Genelgesinde; 5- Sattıkları ürün bedellerinden tevkifat yapılan ancak Tebliğde belirtilen kurum ve kuruluşlarda kaydı bulunmayanların talepleri halinde sigortalılıklarının tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren başlatılması ve yıl sonuna kadar devam ettirilmesi, tevkifat yapılmayan yıllar varsa bu yıllar atlanarak tevkifat yapılan yıllarda aynı şekilde sigortalılıklarının başlatılması ve sona erdirilmesi,
6- 5. maddedeki gibi tevkifata ilişkin geriye dönük sigortalılık başlatılması için başvurulduğu tarihte geriye dönük sigortalılıkları başlatılıp sona erdirilenlerden, başvuruda bulunulan tarihte 2926 sayılı Kanun kapsamında bulunduğu tespit edilenlerin mevcut mevzuat hükümlerine göre Kurumca yeniden sigortalılıklarının re’sen başlatılması,
7- Kurumca tevkifata istinaden yapılan re’sen tescillerde de Tebliğde belirtilen şartları taşıyanların sigortalılıklarının tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren başlatılması, gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini, tevkifata istinaden tescillerin yukarıda belirtildiği gibi yerine getirilmesini, sattıkları ürün bedellerinden tevkifat yapılan çiftçilerden 2926 sayılı Kanun kapsamında bulunanların zamanında 3tescillerinin yapılarak mağduriyetlerine meydan verilmemesi gerektiği benimsenmiştir.
Kurum, Bakanlar Kurulu Kararı ile kesilen hatta kesilmeyen tevkifatları, yukarıda aynen alınan uygulama tebliğinde açıklandığı gibi kontrol ve tahsil etmekle yükümlüdür.
Öteyandan Vergi Usul Kanununun 235. maddesine göre üreticiden ziai ürün satın alanlar 2 nüsha müstahsil makbuzu düzenlemekle yükümlüdürler. Maliye damgası taşıyan bu müstahsil makbuzları ise Maliye ile anlaşmalı matbaalarda maliye kontrolünde basılmakta ve denetlenmektedir. Fatura niteliğinde belgedir.
Örnek olarak, herhangi bir cep telefonu firması faturasında iletişim vergisi gibi vergileri tahsil etmekte ve maliyeye aktarmaktadır. Ana firma veya şubesinin bu vergiyi ödememesi halinde Maliyenin tüketiciye dönerek vergi talep etme hakkı bulunmamaktadır.
Müstahsilin aldığı makbuz prim borcunun Bağ Kur adına tahsil edildiğini göstermektedir. Kaldı ki davalı kurum bir sahtelik iddiasında da bulunmamaktadır.
Tüccarın iş bu fatura ile başvurarak gecikme zammı ile prim ödemesi mümkün olduğu gibi gerektiğinde davacının da intikal etmeyen bu primi gecikme zammı ile ödemesi de mümkündür. Kurumun prim alacağını takip edeceği yerde yasal düzenlemeler çerçevesinde zorunlu olarak prim ödeyen çiftçiyi yüzüstü bırakması hukuk devletinde kabul edilemez.
Sosyal güvenlik hakkı tüccarın keyfine bırakılamaz. Üreticinin tüccar tarafından adeta soyulmasına hukuk devleti seyirci kalamaz.
Yargıtay 21 Hukuk Dairesi yukarıdaki gerekçelerle Kuruma intikal etmeyen kesintiler nedeniyle de tescili kabul etmektedir.
Davacının red kararının kesinleşmesinden itibaren bir ay içinde Anayasa Mahkemesine Başvurması halinde sosyal Güvenlik Hakkının ihlal edildiğine de karar verilebileceği kuşkusuzdur.
Yüksek Genel Kurulun hukukun genel ilkelerine aykırı olan bozma kararına katılmadığımdan ve yerel mahkeme kararının onanması görüşündeyim.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.