Hukuk Genel Kurulu 2015/159 E. , 2017/214 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 17. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 17. Hukuk Dairesince;
“İDDİA :
Davacı vekili 30.10.2012 harç tarihli dilekçesiyle Elmalı İcra Müdürlüğünün 1998/884 Esas sayılı takip dosyası ile alacağının tahsili amacıyla takip başlattığını, takibin kesinleşmesinden hemen önce borçlu ...."ın kendi adına olan taşınmazını üçüncü kişi olan ...."a satarak devrettiğini, bu nedenle alacağın tahsilinin mümkün olmadığını, muvazaalı satış işleminin alacağın tahsilini engellemeye yönelik olduğundan Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde 1998/1124 Esas sayılı tasarrufun iptali davasını açtığını, tasarrufun iptali talep edilen Antalya İli Muratpaşa Kütükçü Mevkisi 2901 ada 7 nolu parseldeki dükkan üzerine ihtiyati haczi konulduğunu, 22.02.1999 tarihinde davanın HUMK"nun 409 maddesi gereğince müracaata bırakıldığını, 09.03.1999 tarihinde yenilendiğini, bu süre içerisinde de davalıların müracaatı üzerine üç aylık süre beklenmeden taşınmaz üzerindeki haczin kaldırıldığını, taşınmazın 03.08.1998 tarihinde satılarak devredildiğini, verilen kararın önce bozulduğunu, sonra onanarak kesinleştiğini, fakat davada haklı olmakla birlikte taşınmazın satılması ve mahkemece ihtiyati tedbirin hukuka aykırı kaldırılması sebebiyle alacağın tahsilinin mümkün olmadığını, zararlarının doğduğunu, 6100 sayılı yasa ile hakimlerin kusurlarına karşı açılacak tazminat davalarının devlet aleyhine açılmasının öngörüldüğünü, görevli hakimin ihtiyati tedbiri kaldırmamış olması halinde alacağın tahsil edebileceğini, bu nedenle maddi zararlarının tam olarak tespiti ile idareden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bilahare bu talebini 04.02.2013 tarihli dilekçesi ile 10.000-TL olarak açıklamıştır.
CEVAP :
Davalı Hazine vekili tazminat miktarı belirtilmeden davanın açılamayacağını, davanın süresinde açılmadığını, hakimin sorumluluğu için HMK"nun 46 maddesinde belirlenen sınırlı sayıdaki sebeplerden herhangi birisinin gerçekleşmesi gerektiğini, ancak bu koşulların gerçekleşmediğini, davacının davasını ispata yönelik yeterli delil sunulamadığını belirterek reddini istemiştir.
GEREKÇE :
Dava, HMK"nun 46. maddesi gereğince devlete karşı açılmış hakimin sorumluluğuna dayalı maddi tazminat davasıdır.
Taraflarca belirtilen takip ve dava dosyası dosya içerisine getirtilmiştir.
Davacı vekilinin dilekçesinde belirtmediği maddi tazminat miktarı açıklattırılmış, eksik peşin harç ile gider avansı tamamlattırılmıştır.
Davanın HMK"nun 48/2 maddesi gereğince ilgili hakim olan ..."ın 09.05.2013 tarihinde vefat etmesi nedeniyle veraset ilamı doğrultusunda mirasçılarına ihbarı yapılmıştır.
İhbar olunanlar Emre ve H.Süheyla Koçak beyan dilekçeleri ile davacının zararının doğmadığını, davacının tasarrufun iptali davasının kesinleşmesinden sonra 30.200,00-TL banka havalesi olarak yapılan ödemeyi tahsil ettiğini, muris ..."ın davanın açılmasından hemen sonra gerekli tedbir kararını verdiğini, davalıların ilk yaptıkları itirazların reddedildiğini, ancak takip eden oturumda davanın takipsiz bırakıldığını, davalı ...."ın teminat mektubu karşılığında tedbirin kaldırılmasını istediğini, ihtiyati tedbirin kati teminat mektubu karşılığı ile kaldırıldığını, 22.02.1999 tarihinde teminat mektubunun alındığını, HMK"nun 46. maddesindeki sorumluluk nedenlerinin gerçekleşmediğini, bu nedenle davanın reddine, davacının disiplin cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Yargılama sırasında davacı vekili 17.07.2013 tarihli celsede 30.200,00-TL alacağı tahsil ettiğini, 30.05.2014 tarihli celsede ise alacağın kesin aciz belgesine bağlandığı için faiz alacağını alamadığını bildirmiştir.
Dosyaya celbedilen Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/1124 Esas sayılı dosyasında; davacı tarafından İ.İ.K"nun. 277. maddesinde tanımlanan tasarrufun iptali davasının açıldığı, davacının ..., davalıların borçlu Aziz Kırbaş, üçüncü kişi .... olup davacı alacaklının Elmalı İcra Müdürlüğünün 1998/884 Esas sayılı takip dosyasındaki alacağın tahsili için takip yaptığı, ancak borçlunun toplam yedi adet çek bedelini ödemediği gibi 03.08.1998 tarihinde kendisine ait 2901 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki işyerine üçüncü kişi ...."a sattığı, Mahkemece 29.09.1998 tarihinde 100.000 TL teminat ile ihtiyati tedbir talebinin kabul edildiği, 22.02.1999 tarihli celsede davanın takipsiz bırakıldığı, davacı vekilinin vekillikten çekildiği, davacı asılın ise duruşmadan haberdar olduğu halde duruşmaya gelip davayı takip etmediği, bu duruşmaya gelen .... vekilinin teminat mektubu karşılığında tedbirin kaldırılmasını talep ettiği, dosyanın müracaata kaldığı, tedbirin 2.350.000,000-TL miktarlı kati teminat mektubu alınması kayıt ve şartı ile iki çek yönünden kaldırıldığı, 28.02.1999 tarihli Yazı İşleri Müdürü zabıt şerhinde "teminat mektubu alındı " yazılı olduğu, bilahere teminat mektubunun yine aynı zabıtta "teminat mektubu aslını aldım . 14.02.2000 tarihli Av.Selma Dolgun" şerhlerinin imzalı olduğu, takip eden duruşmalarda hakimin değiştiği, 06.10.1999 tarihinde ise yeniden taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir şerhinin konulduğu, bilahare mahkemece 14.02.2000 tarihinde davanın reddine karar verildiği, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin kararın esasının incelenmesi gerektiğinden bozulduğu, 27.06.2001 tarihli mahkemenin davanın kabulüne ilişkin 2. kararının ise yine Yargıtay 15. Hukuk Dairesince 20.03.2002 tarihinde eksik inceleme nedeniyle bozulduğu, 13.12.2006 tarihli mahkemeye ait üçüncü kararın taşınmazın elden çıktığı için tazminata dönüşen dava ile ilgili 30.980-TL olarak kabul edilip, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26.09.2008 tarihli kararı ile tekrar bozulduğu, mahkemece verilen 11.05.2010 tarihli dördüncü kararda ise kabul kararının Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26.04.2011 tarihli kararı ile onanarak, karar düzeltme talebinin reddi üzerine bu kararın 28.12.2011 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Bu hususlar dava dosyası içerisinde mevcut olup taraflar arasında ihtilaf yoktur.
Uyuşmazlık, davanın hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı ile ilgili hakimin HMK"nun 46. maddesinde belirlenen ve sorumluluğunu gerektiren hallerden birinin gerçekleştirip gerçekleşmediği, bu anlamda hakimin "hakkın yerine getirilmesinden kaçınıp kaçınmadığı" ve "ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verirken kanunun açık ve kesin hükmüne aykırı karar verip vermediği" ile eğer zarar doğdu ise maddi zararın miktarı konusunda toplanmaktadır.
Mahkememizce ön inceleme yapılmış, davacı dava değerini 10.000,00-TL olarak açıklamış, eksiklikler bu aşamada giderilmiş, bu davanın 2802 Sayılı Kanunun 93/ a maddesinde belirlenen asıl kararın kesinleşmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü sürede açıldığı görülmüştür.
İşin esasına yönelik yapılan incelemede ise, yukarıda açıklandığı gibi ilgili Hakim ..."ın davanın açılması ile birlikte teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararını verdiği, davalı tarafından verilen ilk itirazı reddettiği , bilahare davacıların davayı takip etmemesi aşamasında davalı tarafın teminat mektubu karşılığı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına yönelik talebi ise 2.350.000,000-TL kati teminat mektubu almak suretiyle iki adet çekle ilgili tedbiri kaldırdığı, diğer çeklere yönelik tedbirin devamına karar verildiği, teminat mektubunun kasaya alındığı, bu arada taşınmazın el değiştirdiği, bu nedenle davacının talebinin tazminata dönüştüğü belirlenmiştir. Nitekim taşınmazın elden çıkması nedeniyle bilahare hakim değişikliğinden sonra verilen üçüncü ve dördüncü kararda taşınmazın üçüncü kişiye devir tarihi olan 03.05.1999 tarihindeki değeri 30.980.00-TL"ye hükmedilerek karar verilmiş karar bu şekilde kesinleşmiştir. Davacı vekilinin 30.05.2014 tarihli oturumda belirtildiği gibi takip dosyasına aciz belgesi ibraz edilmiş ve faiz alacağının, alacağın aciz belgesine bağlanmış olması nedeniyle alınamadığı görülmüştür.
Bütün bu açıklamalardan sonra HMK"nun 46. maddesinde belirtilen koşulların hiçbirisinin oluşmadığı anlaşılmakla davacının maddi tazminat davasının esastan reddedilmesi, bu nedenle de davacının disiplin para cezası ile cezalandırılması gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın esastan REDDİNE,
2-HMK"nun 49. maddesi gereğince takdiren 1.000-TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazineye gelir yazılmasına,
3-Karar tarihindeki harçlar yasası gereğince alınması gereken 25,20-TL harcın peşin alınan 170,80-TL harçtan düşümü ile fazla yatırılan 145,60-TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihindeki AAÜT gereğince 1.500-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
6-Davalı tarafça masraf yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran davacıya iadesine,,”
Dair oybirliği ile verilen 30.05.2014 gün ve 2012/1E., 2014/1 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, Elmalı İcra Dairesinin 1998/884 sayılı dosyası ile alacağının tahsili amacıyla takip başlattığını, takibin kesinleşmesinden hemen önce borçlu ...."ın kendi adına olan taşınmazını üçüncü kişi olan ...."a satarak devrettiğini, alacağın tahsilinin mümkün olmadığını, muvazaalı satış işlemi sebebiyle Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/1124 E. sayılı tasarrufun iptali davası açtığını, tasarrufun iptali talep edilen Antalya ili Muratpaşa Kütükçü mevkiinde bulunan 2901 ada 7 no.lu parseldeki dükkan üzerine ihtiyati haczi konulduğunu, 22.02.1999 tarihinde davanın HUMK"nın 409. maddesi gereğince işlemden kaldırıldığını, 09.03.1999 tarihinde yenilendiğini fakat bu süre içerisinde davalıların müracaatı üzerine üç aylık süre beklenmeden taşınmaz üzerindeki haczin kaldırıldığını, taşınmazın 15.03.1999 tarihinde satılarak devredildiğini, esas hakkında verilen kararın önce bozulduğunu, sonra onanarak kesinleştiğini, fakat davada haklı olmakla birlikte taşınmazın satılması ve mahkemece ihtiyati tedbirin hukuka aykırı kaldırılması sebebiyle alacağın tahsilinin mümkün olmadığını, hakimin kusuru nedeniyle zararının doğduğunu ileri sürerek 10.000,00-TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde davanın süresinde açılmadığını, davada HMK"nın 46. maddesinde yazılı koşulların oluşmadığını ve davacının iddialarını ispata yetecek yazılı delil göstermediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan mirasçıları ... ve ... cevap dilekçelerinde; davacının zararının doğmadığını, davacının tasarrufun iptali davasının kesinleşmesinden sonra 30.200,00-TL banka havalesi olarak yapılan ödemeyi tahsil ettiğini, muris ..."ın davanın açılmasından hemen sonra gerekli tedbir kararını verdiğini, davalıların ilk yaptıkları itirazların reddedildiğini, ancak takip eden oturumda davanın takipsiz bırakıldığını, davalı ...."ın teminat mektubu karşılığında tedbirin kaldırılmasını istediğini, ihtiyati tedbirin kati teminat mektubu karşılığı kaldırıldığını, 22.02.1999 tarihinde teminat mektubunun alındığını, HMK"nın 46. maddesindeki sorumluluk nedenlerinin gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, dava dilekçesinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46. maddesi uyarınca hangi sorumluluk sebebine dayanıldığının açıkça belirtilmemesine göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 08.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.