10. Hukuk Dairesi 2015/8723 E. , 2015/10762 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, 01.01.1985 tarihinden itibaren, çakışan 506 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılık süreleri dışlanarak Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti, 6111 sayılı Kanunun yapılandırmaya ilişkin hükümlerinden yararlanılması ve yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, bozma üzerine, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Kurum vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dairemizin 2013/ 9924-24752 sayılı bozma ilamına uyulması sonrasında yapılan yargılama sonunda, sigortalılık sürelerinin belirlenmesine dair kabulü isabetlidir.
Yaşlılık aylığı koşulları hususunda ise;
2829 sayılı Kanunun , " Kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir." şeklindeki 4. maddesi ile 8. maddesinin “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.” hükmüne göre yaşlılık aylığının bağlanacağı yasal mevzuat dikkate alındığında, Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Hakimin davayı aydınlatma ödevi" başlıklı 31. maddesi ile "Tarafların Dinlenilmesi" başlıklı 144. maddesi kapsamında, öncelikle davacı tarafa, tahsis talebi hakkında, salt 506 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında geçen hizmet sürelerinin mi yoksa bunlarla beraber mahkemece tespitine karar verilen 2926 sayılı Kanun kapsamındaki
... sigortalılık süresi de dikkate alınarak mı aylık bağlanmasını istediği sorulmalı, kuşkusuz, ikinci durumda davacının prim borcu bulunup bulunmadığı hususu da araştırılmalı, sonrasında yapılacak değerlendirmenin sonuca göre hüküm tesis edilmelidir.
Tahsis koşullarının yargılama aşamasında gerçekleşmesi durumunda, özellikle, Anayasa’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlığını taşıyan 141. maddesindeki, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğunu belirten hüküm, 6100 sayılı Kanunun “Usul ekonomisi ilkesi” başlıklı 30. maddesinde yer alan, hakimin, yargılamanın kabul edilebilir süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu yönündeki düzenleme, sosyal koruma, dayanışma, sosyal denkleştirme ve zorunluluk ilkelerine dayanan sosyal sigortalar, bireyin onuru ile kişiliğinin geliştirilmesi için kaçınılmaz ekonomik, sosyal ve kültürel hakların doyurulması temeline dayanan sosyal güvenlik hukukunun ilkeleri dikkate alındığında, bütün şartların yerine getirildiği tarihi izleyen ay başından itibaren aylığa hak kazanıldığının tespitine ilişkin hüküm kurulmalı, ancak, yargılama aşamasında aylık bağlama koşulları gerçekleşen davacı sigortalı yönünden tahsis talep günü itibarıyla şartlar oluşmamakla Kurumun dava açılmasına sebep olan herhangi bir haksız işleminin de söz konusu bulunmadığı gözetilerek yargılama giderleri buna göre değerlendirilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu istemin tümüyle hüküm altına alınması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.